Baas rejiminin 61 yıllık iktidarının, HTŞ (Hayat Tahrir el-Şam) liderliğindeki silahlı muhalifler tarafından devrilmesi, Suriye'de önemli bir dönüm noktasını işaret etti. Bu değişim, ülkede yeni bir dönemin kapılarını araladı. Beşar Esad’ın rejimi, yıllar süren iç savaşın ardından, özellikle 2024 yılının Aralık ayında, önemli bir zafiyet yaşadı. HTŞ ve diğer muhalif grupların karşısında Esad rejimi gerileyerek devrildi. Bu gelişme, bölgede hem Suriye hem de komşu ülkelerde derin yankılar uyandırdı.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK), bu tarihi değişimin ardından Suriye'ye geri dönen mültecilerle ilgili önemli bir açıklama yaptı. Yapılan yazılı açıklamaya göre, 8 Aralık 2024’ten bu yana Türkiye, Ürdün ve Lübnan gibi komşu ülkelerden, 115 binden fazla Suriyeli, ülkelerine dönüş yaptı. BMMYK, bu verilerin doğruluğunun, ev sahibi ülkelerin kamuoyu paylaşımları, Suriye’deki göç hizmetleriyle yapılan temaslar ve sınır gözlemleriyle sağlandığını belirtti. Bu bilgiler, hem uluslararası kuruluşların hem de bölgedeki yerel gözlemcilerin sağladığı verilerle destekleniyor.
Suriye'den komşu ülkelere büyük bir göç hareketinin yaşandığı yıllarda, bu dönüşlerin başlaması, bölgesel dinamikler açısından büyük bir önem taşıyor. Özellikle Türkiye, Ürdün ve Lübnan gibi ülkeler, Suriye’deki iç savaşın başından itibaren büyük mülteci akışını kabul etmişti. Şimdi ise, rejimin devrilmesiyle birlikte, bu mültecilerin büyük bir kısmı, geride bıraktıkları ülkeye geri dönme kararını almış gibi görünüyor. Bu dönüşler, Suriye'nin geleceğiyle ilgili umutları artırırken, bölgedeki siyasi ve insani durumu da etkiliyor.
Ancak BMMYK, bu geri dönüşlerin tamamen gönüllü ve güvenli olmasının önemine dikkat çekiyor. Suriyelilerin geri dönüşleri, yalnızca Suriye’deki güvenlik ortamının iyileşmesiyle değil, aynı zamanda temel insani ihtiyaçların sağlanmasıyla da doğru orantılı. BM yetkilileri, Suriyelilerin geri dönüşlerinin yalnızca rejim değişikliğiyle sınırlı kalmaması gerektiğini, ülkedeki yaşam koşullarının, barışçıl bir ortamın ve yeniden yapılanmanın sağlanmasının önemini vurguluyor.