15 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Parçalı az bulutlu
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

Abbas ibn Mirdas...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Abbas ibn. Mirdas, şair kimliği ve kahramanlığı ile tanınıp meşhur olmuş sahabidir. 

Müslüman olmasına putu sebep olmuş,  

katıldığı savaşlarda kahramanlık şiirlerini okuyarak, bu duyguları coşturmuştur. 

Savaş ve seferler dışında kabilesinin yanına dönmüş, Mekke veya Medine'de fazla bulunmamıştır. 

Peygamber Efendimizin yanında fazla bulunmamış olmasından dolayı çok az sayıda hadis rivayet etmiştir. 

Hakkında ayrıntılı bilgi olmadığı gibi doğum ve ölüm tarihleri kesin olarak bilinmemektedir. Huneyn Savaşı sonrasında, kendisine verilen ganimeti az bulmuş ve rahatsızlığını şiirle dile getirmiştir. 

Bunun üzerine, Peygamber Efendimiz, O'nu, kalbi İslam'a ısındırılanlar sınıfına dahil etmiş ve o oranda ganimet verilmiştir. 

Künyesi, Ebü'l-Heysem Abbas bin Mirdas bin Ebi Amir es-Sülemi şeklindedir.

Hayatı hakkında yeterli bilginin olmayışının belki de önemli sebeplerinden bir tanesi, savaş ve seferler dışında Medine'de kalmaması ve kabilesinin yanına gitmesidir. 

Doğum tarihi hakkında kesin bilgi olmadığı gibi, vefatı hakkında da fazla bilgi yoktur. 

Abbas, şair kişiliği, cesur ve güçlü olmasıyla tanınmaktaydı. 

Cahiliye devrinde kendisine içkiyi yasaklayıp içmeyenlerden birisiydi. 

Abbas'ın babası Mirdas, Dımar adı verilen puta tapmakta ve ailesinden de bunu istemekteydi. Vefatından önce, hasta yatağında, oğlu Abbas'ı yanına çağırarak, ''Yavrucuğum! Dımar'a tap! 

Çünkü, o, sana yarar da verir, zarar da!'' dilek ve vasiyetinde bulundu. (İslam Tarihi)

Bir diğer rivayete göre dile gelen Dımar; 

''Süleym'den olan bütün kabilelere deki,  

Dımar yok olup gitti, artık! 

Mescid-i Haram halkı ise, yaşıyordur! 

Çünkü, Kureyşlilerden doğru yolu bulmuş olanlar, Meryem'in Oğlu'ndan sonra Peygamberliğe ve Hidayete varis oldular! 

Muhammed Peygamber'e Kitab'ın gelmesinden öncesine kadar tapılıp duran Dımar da yok olup gitti artık, '' dedi.

Dımar'dan söz konusu sözleri duyan Abbas,  

putunu yakıp Peygamber Efendimizin yanına gitti ve Müslüman oldu. 

Kendisi ile birlikte kabilesinden bazı kimseler de iman ettiler. 

Bu sıralarda henüz Mekke fethedilmemişti. 

Abbas, kabilesinden topladığı dokuz yüz kişilik bir kuvvetle Mekke'nin fethine katıldı. 

Daha sonra gerçekleşen Huneyn Savaşı'na da katılarak kabilesinin kuvvetlerinin başında bulundu.

Huneyn Savaşı sonrasında elde edilen ganimetleri Müslümanlara dağıtan Peygamber Efendimiz, bazılarına fazla hisse vermekteydi. 

Fazla pay verilenler, kendilerine ''Müellefe-i Kulub'' denilen yani; kalpleri İslam dinine ısındırılacak olanlardı. 

Çünkü, bunlar henüz yeni iman etmiş ve İslamiyet'i tam olarak öğrenmemişlerdi. 

Abbas bin Mirdas, bazı kimselere fazla ganimet malı verildiğini öğrenince rahatsızlığını şiir yazarak dile getirdi. 

Bunun üzerine, Peygamber Efendimiz kendisine daha fazla ganimet malı verilmesini emretti. 

Böylece kendisi de Müellefe-i Kulub denilen kimseler arasına dahil edildi.

Peygamber Efendimiz, Abbas'ın söz konusu şiirini duyduktan sonra, Bilal'i Habeş'e götürüp dilini kesmesini buyurdu. 

Abbas ise, sahiden dilinin kesileceğini sanarak bağırmaya ve orada bulunanlara dilinin kesileceğini söyleyerek haykırmaya başladı. 

Abbas'ın fazla bağırdığını gören Bilal-i Habeş, Peygamber Efendimizin, kendisine, bir takım elbise vermesini ve bununla dilini kesmemi, söyledi. 

Yani, aslında dili kesilmeyecek, sadece söz konusu şiir gibi şiir söylememesi sağlanacaktı. 

Nitekim alıp götürüldükten sonra önce kendisine bir takım elbise verildi ve akabinde razı oluncaya kadar deve verildi. 

Böylece dili kesilmiş oldu. 

Abbas bin Mirdas'ın bir ara sefer ve savaşa katılmasına Peygamber Efendimiz tarafından izin verilmedi. 

Çünkü, annesinin yanında kalmasını ve izni olmadan ayrılmamasını emretmiş, ''Çünkü, cennet ananın ayağının altındadır'' diye buyurmuştu. 

Başka bir seferinde, bir kimse tehlikeli bir sefere çıkacağı zaman anne babasının iznini almadan çıkmamasını tembihlemişti.

Şair kimliğiyle tanınan Abbas, başta Huneyn Savaşı olmak üzere, katıldığı savaş ve seferlerde müminlerin kahramanlık duygularını coşturan şiirler okudu. 

Şiirlerinin toplandığı Divan'ı, Abdullah Tusi, İbnü's-Sikkit ve Ali bin Abdullah tarafından tertip edildi. 

Bu tertip ve düzenleme sayesinde günümüze kadar ulaştı. 

Şiirlerinin yetmiş tanesinin yer aldığı eser,  

Yahya Cüburi tarafından, Divanü'l-Abbas bin Mirdas es-Sülemi başlığı altında neşredildi.

Hazreti Ömer'in halifeliği sırasında,  

bulunduğu yerden ayrılarak Basra'ya yerleşti. 

Bir süre burada yaşamını devam ettirdi ve Hazreti Osman'ın halifeliği zamanında vefat etti. 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *