İktidar Partisinin tüm dış politika hamlelerini beğenmediğim gibi,

İsrail ile masaya oturma konusunda da herkes gibi benim de şüphelerim var.

Katil devlet diyoruz.

Filistinli kardeşlerimizi eziyor diyoruz.

Devlet terörü yapıyor diyoruz.

İlişkilerimizi kesiyoruz.

One Minute diyoruz.

Ama bir bakıyoruz İsrail ile masadayız

Hamas liderlerinden Salih El Aruri'yi sınır dışı etmişiz.

Bu dış politikamızı anlayan var mı?

***

 "Filistinli kardeşlerimiz katlediliyor"diyoruz.

İsrail"i eleştiriyoruz.

Arap dünyası yan çizerken biz Filistin davasının arkasında duruyoruz

Sonra acı gerçeği görüyoruz

 Filistin'de üs tutan Hamas,Filistinli cihatçılarla ve Suriye ordusu ile birlikte Bayır Bucak Türkmenlerini katlediyor.

Görüntü bu.

Gerçek olan;

 "Ne Şam"ın şekeri,

Ne de Arap"ın yüzüdür".

***

Hükümet Sünni Arap dünyası ile

Şii;

 "Suriye, İran ve Irak"a karşı bir ittifak içinde.

Hatta Suudiler bu amaçla Yemen"de el altından,

İran ile savaşıyorlar.

Şimdi İran"la karşı karşıyalar.

Kurulacak SUNNİ İslam ordusunun ilk gönüllüsü de biz olduk.

Ve bizim söylemlerimizde,

Rabialar, Arap kardeşliği, Filistin ön planda.

Ama önceki hafta 22 Devletten oluşan Arap Birliğinden,

Bir karar çıktı;

"Türk askeri Irak"ı terk etsin" diye.

Alın size ARAP dostluğu.

Tepe tepe kullanın.

***

Biraz da İRONİ.

Bir profesörümüz, Ege'nin şirin bir ilinde,

Bir konferans veriyor.

Konferans sonunda misafir olduğu dostları kendine küçük bir jest yapıyorlar.

Ege'nin organik zeytin ve de zeytinyağında küçük bir kargo oluşturup hediye ediyorlar.

Hocamız bu duruma çok seviniyor.

Çünkü eşi organik zeytin ve zeytinyağı delisi

Ancak bu küçük jest THY"de KÂBUSA dönüyor.

THY zeytin içindeki "ZEYTİNYAĞINI" tehlikeli(!) bulup koliyi kargosuna kabul etmiyor.

Sonuçta hediye paketi hocamızın elinde patlıyor.

Atsan atılmaz satsan satılmaz misali,

Hocamız o güzelim yağı-zeytini; 

"LANET OLSUN" diyerek,

 THY giriş kapısının önündeki ÇÖP kutusuna bırakıp uçağa biniyor.

Paketin akıbeti ise hala meçhul!

***

Bu günlerde en çok ihtiyacımız olan gülümsememizi sağlayacak bir hikâyecik daha.

Meryem kızımız yüksek hemşire.

İki çocuk annesi vatansever bir Türk kadını.

Eşinin işine çok odaklanmasından,

Yorgun ağrın eve geldiğinde hiç konuşmamasından, sohbet etmemesinden şikâyetçi.

Eşinin küçük bir tavuk, kaz hindi ve tavus kuşundan oluşan çiftliği de var.

Meryem kızımız bir plan yapıyor ve eşi ile UZUN konuşmanın yolunu buluyor.

Sesini elinden geldiğince değiştirerek kendini,

 "Tavus Kuşu yumurtası" satın almak isteyen bir müşteri gibi tanıtarak eşini telefonla arıyor.

Ve eşine tavus kuşu yumurtasının faydalarını soruyor;

Tavus kuşu yumurtası ticari olarak cazip bir yumurta.

Tanesi 50-60 lira.

Ve evde konuşmayı pek sevmeyen eşinin işin için de ticaret olunca dili açılıyor.

 Tavus kuşu yumurtasının faydalarını Meryem kızımıza yani kendi eşine tam "45" dakika anlatıyor

Böylece aile babasının eşiyle konuşma özrü de  son bulmuş oluyor.

***

Sayın Başbakan afra ile

Tafra ile;

"İsrail'e ilk özür dileten devlet olmanın,

Onurunu yaşıyorum" diyor.

Öncelikle şu ÖZÜR belgesini bir görelim!

Ortada yok!

Obama"ya, Netanyau, rivayet odur ki;

"Üzgünüz(!)"demiş.

Onur duyulan özür bu(!)

Aslında anladığım kadarı ile bu bir ALGI açıklaması.

Atıp tuttukları İsrail ile anlaştıklarını,

Bir şekilde masada olduklarını,

Denize düştüklerinde yılana sarıldıklarını,

Gözlerden uzak tutma, örtme çabası olsa gerek.

***

Emekli öğretmen bir vatan evladı.

1995 model otomobiline atlıyor havaalanına gidiyor

Otosunu, THY otoparkına park ediyor.

Sonra öğretmen kızının aldığı bilet ile

THY uçağına binip kızını ziyarete gidiyor.

"2" günlük bir gezi.

Sadece torunları ve kızı ile hasret giderme gezisi.

Dönüşte arabasının otopark ücretini ödemek üzere turnikede kuyruğa giriyor.

Ve can evinden vuruluyor.

"120"lira OTOPARK ücreti.

"Yandım Allah" diye bağırıyor.

Otopark parası THY bilet parasından fazla.

Ve Başbakanımıza imdat mesajını bizim aracılığımızla gönderiyor;

"THY Otoparklarında ki bu SOYĞUNU" durdurun diye.