Aman haa sakinlik

 

SEÇMEN artık ‘Yeter’ diyor. Sakinlik ve huzur zamanı şimdi. Başımızı ellerimizin arasına koyup düşünme ve şu krizden çıkmanın yollarını arayıp bulma dönemi. Kaos, tartışma, monolog dönemi bitmeli. Tarafların seçim kazanma, mutlu olma hakkı kadar, kaybedenlerin de sonuca itiraz etme hakkı vardır. Bu doğaldır. Spor müsabakalarında bile hakem kararlarına itiraz ediliyor ve VAR sistemiyle doğru karar aranıyor.

HER türlü algı operasyonu kargaşa yaratır. Baskın çıkma taktikleri tutmaz. Zamanlama diye bir şey vardır. Kazananlar şenlik düzenlerken, kaybedenler ise hüzün yaşayacaklardır. Hele İstanbul gibi sürpriz sayılacak sonuçlar travma etkisi de yaratır. Biz Sayın Ekrem İmamoğlu’nun takdir ederken, dünkü etkinliklerini de eleştirebilmeliyiz. Örneğin Anıtkabir çıkartması zamanlama olarak uygun değildi. Mazbata alınmadan, resmi sonuç ortaya konmadan unvan sahibi olunamaz. Kendi kendisine verdiği başkanlık sıfatıyla resmi tören düzenlemesi için kuralları bypas edemez.

Partiye gidebilir

Parti genel merkezine gidebilir, coşku ile başarısını partililerle kutlayabilir. İtiraz yok. Ancak daha devir-teslim yapılmamış. Halen başkanlık koltuğunda oturan var. O halde Anıtkabir özel defterine nasıl imzasını unvanıyla birlikte atabilir? Anıtkabir personeli de bu uygulama sonucunda mağdur oldu. Çünkü özel ziyaret değil, resmi tören düzenlenmesi yapıldı. Oysa mazbatadan sonra kucaklaşma fotoğrafı çok anlamlı olacaktı. 1994 yılında Sayın Nurettin Sözen ile Recep Tayyip Erdoğan’ın töreni böyle gerçekleşti. Rahmetli Erbakan, halef-seleflerin ellerini birlikte havaya kaldırdı. Tek sorun çıkmadı. Siyasi nezaketi bilen Binali Yıldırım da aynı gerçeklik içinde olacaktır şüphesiz. Kurumların, bireylerin, tarafların itiraz hakkı saklıdır. Sözleşme imzalarken bile ‘itiraz hakkım bakidir’ şerhi koyuyoruz. Devletin uygulamalarına, mahkeme kararlarına bile itiraz edebiliyoruz. Yargıtay, Danıştay, bunun için kurulmuş. Geçersiz oyların tekrar sayımında sıkıntı olmamalı. Belki de İmamoğlu lehine bir sonuç çıkacaktır. Allah aşkına tavla oynarken bile itiraz etmiyor muyuz?

Günlerdir uyumuyorlar

Sonra işin içine Devlet Bahçeli’yi, Sayın Erdoğan’ı neden karıştırıyoruz. Ne desinler? ‘İtirazları değerlendirmeyin, karışmayın’ talimatı mı versinler? Yoksa herhangi bir sokak hareketi için ön uyarı mı? Sakin kalmamız gerekiyor. Yüksek Seçim Kurulu çok titiz çalışma yapıyor. Günlerdir uyumuyorlar. Tereyağından kıl çeker gibi hareket ettiklerini izliyoruz. Anadolu Ajansı’nı bile ne hale soktular. Acele işe şeytan karışır. Bu aceleciliğin bir yaptırımı olmaz ki... Diyelim ki itiraz sonucu rakamlar değişti. Karşı tarafın da itiraz hakkı var. Bir kez daha sayım yapılabilir. Ortam gerginleştikçe bunalım içindeki toplum da etkilenir. Hoş görülmeyecek olaylar oluşabilir. Bakın mart ayı enflasyon yüzde 1.03 çıktı. Toplam oran yüzde 19.71. Zaten oturduğumuz yerde çıldırmak üzereyiz. Yara sarma, sorunların üstünden gelme döneminin başlaması gerekirken, baskın ataklar beyhude olacaktır. Hemen bilboardlar ‘teşekkür’ ilanlarıyla doluverdi. Tartışmayı, mücadeleyi, sevinci, kaybetmeyi, itiraz hakkı karşısında saygılı olmayı da benimsememiz gerekiyor. Zaten bol faullü bir seçim dönemi geçirdik. Söylemler, suçlamalar, linç kampanyaları, ithamlar meydana geldi. Olabilir. Neticede kazanma mücadelesi. Ancak Sayın Erdoğan’ın balkon konuşması dikkate değer olmalı. Kabulleniş vardı, hoşgörü vardı, sakinlik vardı. İtiraz hakkına itiraz etmek mücadelenin doğasına aykırıdır. Kıl payı İmamoğlu kaybetse sonuçlara itiraz etmeyecek miydi? Kazanmayı da kaybetmeyi de hazmetmek önemli bir özellik olmalıdır.