Başkent Üniversitesi Seramik Sanat ve Uygulama Merkezi tarafından düzenlenen ART-ÇIL: Depremi Sanatla Anmak sergisi, sanatın hafızayı nasıl bir ışık gibi taşıdığını gözler önüne seriyor. 6 Şubat 2025’te Başkent Üniversitesi Galeri Sanat’ta kapılarını açacak olan sergi, 6 Şubat 2023’te yaşanan büyük felaketi sanatın diliyle yeniden anlamlandırmayı amaçlıyor.
Sergi, 4:17’de duran zamanı sanat aracılığıyla yeniden konuşmaya davet ederken, yıkımın unutulan seslerini, sanatın kalıcı izleriyle hatırlatıyor.
Sanat ve Hafıza: Depremi Sanatla Anlamak
6 Şubat 2023’te, Türkiye tarihinin en büyük felaketlerinden biri yaşandı. Gecenin en karanlık saatlerinde, bir sarsıntı ile şehirler sustu, binalar yıkıldı, hayatlar yok oldu. Ancak hafıza, kayıpların ötesinde bir direniş biçimidir.
ART-ÇIL, unutmaya karşı sanatın hatırlama gücünü ortaya koyarak, depremde kaybettiklerimizi sanatla anıyor. Yıkımın ortasında şekillenen formlar, sanata dönüşen acılar, sessizliği parçalayan imgeler… Sergi, kaybı ve umudu, kırılganlıkla direnci aynı anda sunan bir sanat manifestosu niteliğinde.
Sanat Hafızayı Taşır ve Yeniden Kurar
"Her yıkım, kendi içinde yeni bir hikâye taşır. Sanat, o hikâyeyi anlatan en güçlü sestir."
Depremler yalnızca binaları değil, bir toplumun hafızasını ve ruhunu da sarsar. Ancak sanat, hafızanın en güçlü taşıyıcısı olarak, zamanın içinden süzülerek geçmişi geleceğe bağlayan bir köprü kurar. ART-ÇIL, işte tam da bu köprünün üzerinde duruyor.
Sergide 10 sanatçının bir araya gelerek ürettiği eserler, yalnızca bir anma niteliği taşımıyor, aynı zamanda yıkıntılar arasından geleceğe uzanan bir umut manifestosu olarak da anlam kazanıyor.
Sergi: Kolektif Belleğin Bir Parçası Olmaya Davet
ART-ÇIL, sadece bir sanat sergisi değil; bir davet, bir yüzleşme ve bir hatırlama ritüeli. Ziyaretçilerini, kendi hafızalarını sorgulamaya, felaketleri unutmak yerine onlardan ders çıkarmaya ve sanatı bir direnç aracı olarak görmeye teşvik ediyor.