Dönemeçteyiz. İçinde bulunduğumuz araç aşırı hızlı. Savrulmadan dönmenin yolu hafif hafif frene dokunurken, direksiyonu ustalıkla kırmak. Kolay gibi duruyorsa da pratikte öyle değil.
PKK terörü 36 yıldır başımızın belası. Kara delik gibi evlatlarımızı, huzurumuzu, ekonomimizi yutuyor. Atatürk sonrası giderek dışarı bağlanırken, iç-dış siyasetimizi yönlendiren batının kuklası gibi yönlendirildik.
Demokrasi adı altında yapılan seçimlerde istenmeyen birisi seçildiğinde ya da adım atıldığında, TSK siyasetin tepesine biniverdi. Asala sonrasında PKK’yı yapılandıranlar aşırı şiddetle bölge halkını korkutarak, sindirdi. “6 milyon seçmenimiz” var diye atılan havanın içinde, bölge halkının kanı, gözyaşı var. Tehdit ve katliamlarla sindirilen vatandaşın boyun eğişi içinde o sıkışmışlık var.
PKK yolu ile Kürtlerin ezildiği, topraklarına el konulduğu gibi sürü ile tezvirat dünyaya fora ediliyor. Sultan Alparslan Malazgirt meydan muharebesinde Bizans’ı yenerek, bu toprakları vatan eyledi. O dönem zaten “Kürt” diye ırk yoktu. Sonradan masa başında uydurulmuş asrın yalanıdır. Yalana inandırabilmek için de işbirlikçiye ihtiyaç var tabi. Parti başkanları, siyasetçiler, yandaş köşe yazarları var. Bahsettiğim” yandaş” denilenler de FETÖ gibi içerde hakim unsurlarca, bulundukları mevkilere yerleştirilmiş. Şimdi de kullanılıyor.
Kriptolar, ihtiyaç duyulana kadar makbul insanlar olarak bulundukları yerde sessiz kalırlar. Partide iseler genel başkanlarına bağlıdırlar, gazetelerde hakim unsurun yanındadır gibi. Yine büyük medyada, haberleri hazırlayan kadroda bulunurlar. STK başkanıdır, odalarda yöneticidirler. Kendilerine yakın sanatçıları parlatıp yıldızlaştırırlar. Sonra bir bakarsınız o yıldızımsılar, bir twit atar sanırsınız bu ülkeye düşman birisi yazıyor.
Özetlersem; içinden geçtiğimiz zaman diliminde hemen her yere konuşlanmış sürü ile kripto olduğu varsayılıyor. Aslında çok iz bırakıyorlar ama yanı başındakiler konduramıyor. Bu kelimeyi artık kullanmayı sevmiyorum. Konduramıyorlarsa demek ki kendileri de ya işbirlikçiler ya da görevi kötüye kullanıyorlar.
Gara’da olup biten, toplumsal hafızamızı kanla yıkadı. PKK konusunda bazı bağımlılıklar nedeniyle, 3 adım ileri, bir adım geri atma sebebiyle başarısız olduk. PKK partisini başımıza bela eden CHP’nin eski versiyonunun genel başkanı Erdal İnönü’dür. Leyla Zana gibi nüveleri meclise soktu, devamı geldi.
Uzatmayayım, terörle mücadele için klişe olacak ama “Toplum olarak birlik olmalıyız.” TBMM’nin halini gördünüz. PKK’nın çeşitli zamanlarda kaçırıp, geçen hafta kafalarına sıkarak infaz ettiği 13 evlat için “niye bir şey yapmadınız” diye suçladı sözde muhalefet. PKK partisi ile ortak olan onlar, “biraz misafir edip bırakılacak” diyen de HDP eş başkanı. Sürekli yan yana geliyorlar. Niye hayatlarında bir işe yarayıp “bırakın” dememişler. Aslında HDP başta olmak üzere demek istiyorlar ki “PKK ne istiyorsa verip anlaşacaktınız ve onları kurtaracaktınız.” Demek istemiyorlar, dediler de.
Teröre bulaşmış partiler kapatılmalı, onlarla işbirliğine girmişler yargılanmalı cezası verilmeli. Bu kadar net. Gara şehitleri devleti buna mecbur kılıyor.
Başka yolu yok.