Aya İrini Kilise'si...

Aya İrini, Roma İmparatorluğu'nun başşehri Konstantinopolis ''İstanbul'' olduktan sonra yapılan ilk kilisedir. 

Aya İrini, İstanbul'un fethinden sonra Topkapı Sarayı'nın Fatih tarafından yeni inşa ettirilen surlarının içinde kalmasına rağmen camiye çevrilmeyen bir kilise olarak da dikkatleri çeker. Gözlerin Aya İrini'ye çevrilmesine vesile olan husus, onun ibretlik hikayesidir.

Roma, Hristiyanlığı bir din olarak resmen kabul etmesine ve imparator da Hristiyan olmasına rağmen, kalblerde Allah'a iman henüz makes bulmamış; 

çok tanrılı bir inanca sahip Roma halkının bir kısmı tek olan Allah'a inanmayı emreden Hristiyanlığı kabul ederken, bazıları da reddetmişti.

Peygamber Efendimiz'in (sav) dünyaya teşrifinden yaklaşık üç asır önce buraya gelenlerin arasında, asil bir Pers ailesine mensup, daha sonra ismi Hagia Eirene veya Azize İrene olarak anılacak olan Penelope de vardı.

Bu genç kız, 330'lu yıllarda Konstantinopolis'te Romalılar arasında henüz saffetini kaybetmemiş ve 

o devrin hak dini olan Hristiyanlığı bir havari gibi yaymaya çalışıyordu.

Ancak Romalıların sapkın adetlerini terk etmeye, 

hak ve hakikate dönmeye niyetleri yoktu. Penelope'yi aşağılıyor, ona hakaret ediyorlardı. 

Maruz kaldığı bu hakaretlere karşı yılmadan dinini tebliğ eden bu cesur kadına güç yetiremeyen eski paganist dinlerin taraftarları, söz ve fikirlerinin tükendiği yerde, tarihteki birçok misâlinde görüldüğü gibi kaba kuvvete başvurdular.

İnsanları hak ve hakikate çağıran birini kendi dinlerine döndürmek için, gözleri dönmüş bir kalabalık toplanmıştı. 

Penelope dininden dönerse canını kurtaracaktı. Dönmezse, önce eziyet edecekler sonra da öldüreceklerdi. 

Bu kalabalığın Penelope'yi bulmaları güç olmadı. 

Onu önce dininden dönmeye zorladılar. 

Tehditler savurdular. Ancak o dönmedi. 

Bunun üzerine müşrikler onu yılanlarla dolu bir kuyuya attı. 

Ertesi gün geldiklerinde Penelope hala yaşıyordu. Yılanlar ona hiç dokunmamıştı. 

Müşrikler şaşkınlık içindeydi. 

Buna rağmen isteklerini tekrarladılar; 

ancak o dininden dönmedi.

Bunun üzerine olan biteni muhtemelen büyü olarak nitelendirmiş ve Penelope'yi büyücülükle suçlamış olacaklar ki, onu taşlamaya başladılar. 

Ancak taşlar da Penelope'ye zarar vermiyordu. 

Ne kadar zaman taşladılar bilinmez; 

ancak taşlanarak da ölmediğini görünce bu işe tam bir Roma çözümü buldular.

Zavallı kızı bir çift atın terkisine bağlayıp muhtemelen bugünkü Sultanahmet Meydanı'nda o zamanın hipodrom meydanında sürüklemeye başladılar. 

Gladyatörlerin birbirlerini doğradığı, inanılmaz at ve araba yarışlarının yapıldığı, zevk olsun diye insanların aslanlara parçalatıldığı hipodromda, o gün Penelope vardı. 

Bu tür hadiseleri görmeye alışık Romalıların gözleri önünde Penelope'yi kimbilir ne kadar sürüklediler. 

Belki atlar yorulana, belki de binici sıkılana kadar. Ancak bu işkence bittiğinde de Penelope yaşıyordu.

Halkın arasında bu olanlardan bir şeyler çıkarmak gerektiğini düşünenlerin sayısı bağnazlara galebe çalmış olacak ki, bu vakaya şahit olanlardan birçoğunun Penelope'ye inanıp Hristiyanlığı kabul ettiği rivayet edilir. 

Bundan sonra Konstantinopolis'te Hristiyanlık hızla yayılmış ve şehirde sulh ve emniyet tesis edilmişti. Roma tarihinin meşhur isyanları bir süre dinmiş, huzur ve sükun hakim olmuştu. 

Bu barış ve sükunet sebebiyle İmparator Konstantin tarafından, Penelope'ye ''Mukaddes Sulh'' manasına gelen Hagia Eirene veya Aya İrini ''Azize İrene'' adı verilmiştir.

Bu hadiselerin, İmparator Konstantin'e tesiri büyük olmalı ki, Penelope'ye sadece Azize İrene demekle yetinmemiş, bugünkü Topkapı Sarayı civarına inşa ettirilen İmparatorluk Sarayı ve Forumunun yakınlarındaki eski paganist Jüpiter Tapınağı'nın üzerine Konstantinopolis'teki ilk kiliseyi yaptırarak, 

bu mabede Aya İrini ismini vermiştir.

(Sızıntı)