İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

AYASOFYA, AYASOFYANIN YAPILIŞI...ve EFSANELER....

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Rivayete göre; 921 Yıl kilise , 421 yıl da cami olarak, hizmet gören ayasofya;

muhteşem varlığı ile içinde sayısız sırlar saklar .

Ayasofya, birçok kereler yapıldı ve yıkıldı.En son yıkılışı da Bizans tarihinde geçen Nika isyanı sırasında oldu. M.S. 532 yılındaki bu isyan sırasında Ayasofya tamamen yandı.

Bizans imparatoru Justinyanus kiliseyi yeniden yaptırmaya karar verir.Yapacak mimarı bir türlü bulamaz. O günlerde çok ilginç bir olay olur. ''Bir dini ayin sırasında elindeki kutsal ekmekçiği bir arı kapıp kaçtı. İmparator, arının sakladğı peteği bulup getirene ödüller vaat eder. Sonunda birisi bulup getirir ve hayretlerle gördülerki petek mabet maketi şeklindedir. Mabedin mihrap yerinde de kutsal ekmek duruyordu.

Duvarlar kubbe seviyesine gelince; bu defa mimarbaşı ortadan yokoldu.Roma'ya kaçtığını öğrendiler. 7 yıl sonra mimar romadaki işini de bırakıp tekrar İstanbul'a döndü.İmparator, mimarbaşını görünce çok kızdı. Fakat mimarbaşı ona şöyle dedi; ''Bu koca yapının temelinin çok sağlam olması gerekir. Eğer kalsaydım acele ettirecektiniz ve yapının sağlamlığı tehlikeye düşecekti.''

Ayasofya'nın yapımı 40 yıl sürdü. Büyük kubbenin üzerine altın bir haç takıldı.

EFSANELER:

Justinyanus'un karısı İmparatoriçe Thedora, güzelliğinden başka birşey düşünmeyen çok günahkar bir kadındı. Ölünce yılanların kendisini yiyeceklerinden çok korkuyordu.

Bu nedenle kurşun bir lahit yaptırdı ve kilisenin büyük kapısı üzerine gömülmesini emretti.

Ancak, efsaneye göre; iki yılan lahitte delikler açarak girdiler ve ceseti yediler. Şimdi Ayasofya'nın giriş kapısı üzerinde görünen delikler yılanların açtığı delikler olarak kabul edilir.

Ayasofya'nın kıble tarafındaki kapılardan soldan sayılınca sonuncusunun iç tarafında bir mermer sutun var.Bu sutunun en büyük özelliği, kış ve yaz nemli olması.Bu sutuna; ''terleyen direk'' deniyor.

İnanca göre, sürekli başağrısı çekenleri, sindirim sistemi hastalıkları olanları ve sıtmaya tutulanları bu direk tedavi ediyor. Önce iki rekat namaz kılınıyor, sonra hasta avuçlarını önce bakır plaklara sonra yüzüne sürüyor. Bu üç kez tekrarlanınca hastalıklar iyi oluyor.

Ayasofya'nın içinde büyük salonun ortasında bir kuyu var. Eskiden bu kuyu kalp hastalığına tutulanların sık sık geldikleri bir yerdi.Üç cumartesi ve art arda aç karnına buraya gelir, sabah namazı kılar ve bu sudan içerlerdi.

Bu gelenek, cami müze haline getirilene kadar sürdü.Kuyunun üzerinde yaklaşık 50 cm çapında bir kapak var.7 metrelik bir çubuk sarkıtıldığında dibine ulaşılamıyor.

Ayasofya'nın orta kıble kapısı üzerinde bir tabut var. Sarı pirinçten yapılmış bu tabutta kraliçe Sofya yatıyor.

Yanlız bir tehlike var; ''Bu tabuta sakın dokunmayın'' deniyor. Çünkü, tabuta el sürülürse büyük bir gürültü başlıyor ve tüm bina sallanmaya başlıyormuş.

Ayasofya'nın güney tarafında ufak ve dar bir koridorun ucunda örülmüş bir kapı var. Buna;''açılmaz kapı'' deniyor. Anlatılanlara göre Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'a girdiğinde Rum Ortodoks Patriği yanındakilerle bu kapının önünde dua ediyormuş.

Osmanlı ordusu kiliseye girince, Patrik bu kapıdan kaçıp kaybolmuş ve kapı bir daha açılmamış.

Bir başka olay;

Kanuni Sultan Süleyman döneminden:

Gece bir derviş gurubu camiye ibadet etmek için geliyormuş.Uzaktan Ayasofya'nın bütün ışıklarının yandığını görmüşler, içeriden ilahi sesleri geliyormuş.Dervişler, korkup içeri girmemişler, olay padişaha iletilmiş. Kanuni adamlarıyla bizzat gelmiş ve dışarıdan olayı aynen görmüş. Sonra içeri girilmesini emretmiş ama içeri girenler kimseyi bulamamışlar.

Büyük kıble kapısının kanatlarının Nuh'un gemisinin tahtalarından yapıldığı bir diğer inanç. Eskiden deniz seferine çıkılmadan önce yolcular bu kapıya gelir, dua eder ve Hz. Nuh'tan yardım dilermiş.

Ayasofya'nın güney tarafında dört adet mermer direk ve bunların üzerlerinde de; 4 meleğin, yani; Azrail, İsrafil, Mikail ve Cebrail'in resimleri bulunurdu.

Bu melekler, dört yöne doğru bakarlardı. Rivayete göre, yılda bir kez Cebrail resmi kanat çırpıp bağırınca doğu bölgelerinde bolluk olurmuş.İsrafil resmi kanat çırpınca batıda kıtlık olurmuş. Mikail resmi aynısını yapınca kuzey yönünde ortaya kahraman çıkarmış. Azrail resmi kanat çırpsa bu kez dünya çapında bir veba salgını olurmuş.

Evliya Çelebi , bu tılsımın akibetini şöyle anlatır : "Hz. Muhammed zamanında meydana gelen depremler bunları yerle bir etmiştir.Bugün bunların direklerini Çukurçeşmeler bitişiğinde görebiliriz."

Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'a girdikten sonra Ayasofya'yı gezerken, binanın içindeki Terleyen Direk adıyla bilinen mermer sutunun olduğu tarafta bir ışığın parladığını gördü ve yanındakilerle birlikte o yöne doğru gitti. Orada ışıklarla kaplı beyaz bir bedenin kıbleye dönük bir halde yattığını gördü.P arlak göğsünde kırmızı renkli bir su ile "Vedud " yazılıydı. Akşemseddin "İşte Padişahım İstanbul'un 50 günde fethedilmesine neden olan bu kişiyi size daha önce bildirmiştik. Allah'ın hikmetiyle o gün İstanbul'un fethi için dua edip ruhunu teslim etmiştir."dedi.

77 evliya ve bütün alimler, Vedud Sultan 'ın bedenini yıkamak istediler .O anda Terleyen Direk yönünden "Merhum yıkanmıştır derhal defnedin " diye bir ses duyuldu .Vedud Sultan'ın cenazesini hemen bir tabuta koyarak, ayaklarının kendilerini sürüklediği Eminönü tarafından bir kayığa bindirdiler.Kayık, kendi kendine giderek, Hz. Eyüb'ün yattığı yerin yakınında durdu.Tabut, gene kendiliğinden kayıktan çıkarak, oradaki hazır bir mezarın başında durdu.Mezardan; "Ya Vedud " sesi geliyordu .Cenaze oraya defnedildi.

Bu içerik internet kaynaklarından yararlanılarak, alınmıştır.

Yorumlar
Aşağıdaki görselde işlemin sonucu kaçtır
Captcha Image
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *