Nobel ödüllü Türk bilim insanı, akademisyen Prof. Dr. Aziz Sancar, Mardinliler Eğitim ve Dayanışma Vakfı (MAREV) bursiyerleriyle bir araya geldi.Konferansa telekonferansla bağlanan Sancar açıklamalarda bulundu.
Türkiye’nin, dünyanın güçlü ve lider ülkeleri arasında yer alması için bilim ve teknoloji üretmesi gerektiğinin şart olduğunu dile getiren Sancar,"Din ve bilimi kesinlikle ayrı tutmamız lazım, aksi takdirde din saygınlığını kaybeder, bilim körleşir" dedi.
“Cumhuriyetimizin 100. Yılında Atatürk’ün İzinde” temasıyla gerçekleşen etkinliğe Amerika’dan çevrimiçi katılan Prof. Sancar, din ve bilim, kadın-erkek fırsat eşitliği, bilim ve teknoloji konularındaki yorumları dikkat çekti.
MAREV'in Ataşehir tesislerinde düzenlenen etkinlikte bazı öğrencier doğrudan bazıları ise çevrimiçi bağlanarak katıldı. İstanbul Kültür Sanat Derneği Çağdaş Senfoni Orkestrası konseriyle başlayan etkinlik, MAREV Genel Başkanı Av. M. Haluk Eldem’in açılış konuşmasının ardından Prof. Dr. Aziz Sancar ile yapılan çevirim içi bağlantı ile devam etti. Sancar ayrıca, MAREV bursiyerlerinin sorularını da yanıtladı.
Yaptığı konuşmada Atatürk’ün "Hayatta en hakiki mürşit ilimdir’’ sözünü konuklara hatırlatan Prof. Dr. Aziz Sancar, “Mardin yıllar boyu farklı din ve mezheplere ev sahipliği yaptı. Ancak din, doğanın kanunlarını, teknolojik araştırmaları ve teknolojik gelişmeleri kapsamıyor. Bu nedenle din ve bilimi kesinlikle ayrı tutmamız lazım. Aksi takdirde din saygınlığını kaybeder, bilim körleşir” ifadesinde bulundu.
Türkiye’nin, dünyanın güçlü ve lider ülkeleri arasında yer alması için bilim ve teknoloji üretmesi gerektiğinin şart olduğunu dile getiren Nobel ödüllü bilim insanı “Bakın altını çizerek belirtmek isterim 'üretmek' diyorum. Batı’dan bilim ve teknoloji ithal etmekle gerçek manada bağımsızlık ve kalkınma gerçekleşemez. Bu anlamda üretim şarttır. Son yıllarda küreselleşmeden bahsediliyor. Fakat Batı’nın küreselleşme anlayışı ‘onların teknoloji ve bilim üretmesi ve bizim bunları kullanmamız’ demek. Bu, bizim kabul edebileceğimiz bir durum değil. Küreselleşmeyi, bilim ve teknik alanlarında eşitlikle kabul edebiliriz. Bunun özellikle altını çiziyorum, çünkü küreselleşme gençlerimizin gündeminde yer alan konuların başında geliyor” dedi.
Prof. Dr. Aziz Sancar konuşmasında kadın-erkek fırsat eşitliğine değinerek;“Bundan 50 yıl önce Mardin’den ayrılırken kızlarımız/kadınlarımız özgür ve bağımsızdı, şimdi takip edebildiğim kadarıyla bu durum Mardin’de katlanarak artıyor. Bu anlamda, Türkiye’de öncüydük ve bu öncülüğümüzü devam ettirmeliyiz"şeklinde konuştu.
Motivasyonunun çocukluğundan beri etrafında olup biteni anlamak isteği olduğunu dile getiren Prof. Dr. Aziz Sancar “Doğal bilimlere bir ilgim vardı. Tabiatın nasıl inşa edildiğini öğrenmek isterdim. Ayrıca rekabeti de seviyordum. Futbol takımında olan arkadaşlarım bilir, kaleciyken bile hayatımı tehlikeye atardım. İstanbul’da üniversiteye gittikten sonra buna bir şey daha eklendi. Türkiye’nin farklı yerlerindeki insanlara Mardinlilerin büyük işler başaracağını kanıtlamak” dedi.
Zorluklarla karşılaştığında sorunun üzerine gittiğini ve asla pes etmediğini söyleyen Sancar, “Üzerinde çalıştığımız konu ve deneyler çalışmadığında ‘Ben seni çözeceğim, bunun başka çaresi yok’ diyorum. Bazen tuttuğunuz yolun ve kullandığınız yöntemin o soruyu yanıtlayamayacağını gördüğünüzde yöntemi değiştirmeniz gerekebilir. Ama gayenizden asla vazgeçmeyin” şeklinde konuştu.
Ekip arkadaşlarını, Türk öğrencilerden ve asistanlarından seçtiğini belirten Nobel ödüllü akademisyen, “Laboratuvarımda şu an üç Türk kız öğrenci var. Ayrıca üniversitemizde başka alanlarda çalışan Türk öğrencilerimiz var. Amerika’daki Türk Evi’nin iki gayesi bulunuyor. Birincisi, Türkiye’yi Amerika’ya tanıtmak; ikincisi de öğrenci yurdumuzu tamamlamak. Orada da Türk öğrencileri yakın zamanda misafir edeceğiz” ifadesinde bulundu.
Prof. Dr. Aziz Sancar en büyük dileğinin de hayattayken Mardinli öğrencilerden birinin Nobel Ödülü alması ve kendisinin de o ödül töreninde bunu gururla seyretmesi olduğunu belirtti.