PKK'nın elebaşı Abdullah Öcalan'ın, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin açıklaması sonrası yaptığı "silah bırakma" çağrısı sonrası Dem Parti dün MHP heyetiyle görüştü. Görüşmede MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli yer almadı. Görüşme sonrası MHP ve DEM Parti heyetleri kameraların karşısına geçti. DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, "Sayın Öcalan'ın çağrısı ve süreci görüştük. Detaylı açıklamamızı bütün görüşmelerimi tamamladıktan sonra yapacağız. Sayın Bahçeli de sağlık koşulları uygun olsaydı burada olacaktı, kendisine geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz" dedi. Hatimoğulları'nın 'Sayın Öcalan' dediği esnada MHP'li Semih Yalçın'ın başını eğmesi, sosyal medyada dikkat çekti. Daha sonra söz alan Yalçın, DEM Parti'nin ziyaretine ilişkin "Çok faydalı bir görüşme oldu" ifadesini kullandı.

"BAŞIMIZI ÖNE EĞECEK AÇIĞIMIZ YOKTUR"

Semih Yalçın'ın bu görüntüsü çokca konuşulurken Bahçeli'den dikkat çeken bir açıklama geldi. 18 Mart Çanakkale Zaferi Günü dolayısıyla, mesajında, "Kara propaganda ve kirli kampanya figüranlarına özellikle hatırlatırım ki, bizim utanacak, sıkılacak ve başımızı öne eğecek hiçbir açığımız ve eksiğimiz yoktur." ifadelerini kullandı.

MHP Lideri Devlet Bahçeli sosyal medya hesabından yaptığı 18 Mart Çanakkale Zaferi paylaşımında bir kez daha terörsüz Türkiye vurgusunu yineledi. Bahçeli mesajında şu ifadelere yer verdi:

Türkiye'den beklenmedik Suriye hamlesi! Teklif Şara'dan geldi Türkiye'den beklenmedik Suriye hamlesi! Teklif Şara'dan geldi

Çanakkale yalnızca 81 ilimizden birisi değil, bunun da fevkinde ve ötesinde dünyanın en büyük şehitliği, iman ve iradenin devleştiği mücadele ve mücahede sahnesidir. Dayatan zorbalığın, dalaşan zulmün, damgalı zilletin hain ve kanlı kuşatması damıtılan feragat ve fedakarlıkla kırılmış, aziz vatana göz diken çürümüş müstevli hesapları dökülen şehit kanlarıyla ve nice kahramanlık destanıyla alt üst edilmiştir. 110 yıl evvel, milli birlik ve dayanışmanın muktedir ve müteyakkız duruşu Çanakkale'de devleşerek son yurdumuzun çiğnenmesini engellemiş, sömürgeci heves ve hedefleri enkaza çevirmiştir. Çanakkale ruhunu önce anlayıp sonra da nesiller boyunca anlatmak, dahası düşman emellerin her zaman tetikte ve teyakkuzda olduğunu uyanık bir şuurla idrak etmek Türk milletinin ve Türk devletinin varlığına muazzam ve muazzez bir hizmettir. Bir hilal uğruna battığı söylenen güneşler esas itibariyle istiklalimizi ve istikbalimizi mutena şekilde aydınlatmış ve nurlu ufkumuza gerilen perdeleri ferden ferda aralamışlardır.

"VATAN, MİLLET, BAYRAK UĞRUNA FANİ HAYATLARINI SİPER EDEN AZİZ ŞEHİTLERİMİZ..."

Çanakkale'nin muhtelif mahal, mecra ve mıntıkalarında kazanılan ve göğsümüzü kabartan deniz ve kara zaferleri Türkiye Cumhuriyeti'nin adeta önsözü, önyüzü, bir nevi bedel bedel ödenen muştusu olmuştur. Küresel ve bölgesel ölümcül senaryoların zorunluluk icabı baştan ayağa değişmesi/değiştirilmesi müteakip senelerdeki denge ve dinamikleri etkilemekle kalmamış, işin özünde bugünün dünyasını askeri, siyasi ve stratejik mahiyette tayin ve tahvil etmiştir. Vatan, millet, bayrak, mukaddesat ve milli onur uğruna fani hayatlarını siper eden aziz şehitlerimiz boşuna hayattan kopmamış, boş yere toprağa düşmemişlerdir. Şehitlerimiz var oluşumuzun manevi muhafızları, ölümü içinde öldürmesini bilmiş kahramanlarımızdır. Bu nedenle şehitlerimizin ruhlarını muazzep edecek herhangi bir ilişki ağının kıyısında, köşesinde veya içinde olmamız asla ve kat'a söz konusu değildir, nihayet böylesi bir tarihi sapma evvela Çanakkale şuuruna hakaret ve hürmetsizlikle eşdeğerdir.

"KAN KANA DİRENEREK BAĞIMSIZLIK DUVARI ÖRÜLMÜŞTÜR"

Türk vatanı savunulurken hiç kimsenin kökeni sorulmamış, hiç kimsenin mezhebi sorgulanmamış, hiç kimsenin yöresi ve etnik aidiyeti merak uyandırmamıştır. Türk milleti bir olmuş, nitekim tek yürek halinde kenetlenmiş, muhasım güçlerin karşısına beden beden toplanarak, can cana vererek, kan kana direnerek aşılması ham bir hayal olan bağımsızlık duvarı örmüştür. Vatan sevdasının ve millete mensubiyetin siyaset ve istismarı yapılamaz. Düşmansız Türkiye'yi başaranların ahfadı terörsüz Türkiye'yi inşa ve ihya edeceklerdir. Kara propaganda ve kirli kampanya figüranlarına özellikle hatırlatırım ki, bizim utanacak, sıkılacak ve başımızı öne eğecek hiçbir açığımız ve eksiğimiz yoktur.

"KUMANDALI FASON SİYASİ TACİRLERİ KAALE ALMAYACAKLARDIR"

Çanakkale şuurunun kılavuzluğunda milli birlik ve kardeşliğimizi, tıpkı çeliğe su verir gibi, sağlamlaştırmanın ve güçlendirmenin haricinde Türk ve Türkiye sevdalılarını mesnetsiz ve melun ithamlarla hedef alanlar asla sonuç alamayacaklar, inandığımız ve ilerlediğimiz yoldan bizi geri döndüremeyeceklerdir. Çanakkale'yi vicdanında özümsememiş maskaraların algı oyunları, alçak oluşumları değersizdir ve yok hükmündedir. Tarih bir gün gerçek ve inanmış Türk milliyetçilerinin vatan, millet ve ortak mukadderat uğruna nasıl hasbi ve samimi şekilde mücadele ettiğini yazacaktır. O tarih sayfalarında bugünkü hamaset ve hakaret numuneleri, uzun zaman önce fikren, fiilen, fiziken, zikren ve siyaseten ayrı düştüğümüz kullanışlı ve kumandalı fason siyasi tacirleri de dip not olarak bile kaale almayacaktır. Türk milletinin Çanakkale destanı gönüllerde yaşadıkça, bunu sahiplenen vatansever şahsiyetler bulunduğu müddetçe, geçmişte muvaffak olamayan iç ve dış işgal cephesi, inanıyorum ki bugün de sonuca ulaşamayacaktır. Bu duygularla; 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi'nin 110. Yıl Dönümünde; tertemiz kanlarıyla üzerinde yaşadığımız toprakları vatanlaştıran aziz şehitlerimizi minnet duygularımla anıyorum. Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, bağımsızlık ve varlık mücadelemizi muhteşem bir cesaret ve hamiyetle kucaklayan muhterem ecdadımıza Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum. Ruhları şad, mekânları cennet olsun.