Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Azerbaycan'ın  başkenti Bakü’de Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov ile düzenlenen ortak basın toplantısında açıklamalard bulundu.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, "Şu anda Gazze'de ateşkes ile katliam arasında sadece ve sadece Amerika Birleşik Devletleri duruyor. Bizim ve uluslararası toplumun mesajı net. Filistinlilere uygulanan zulüm sona ermeli, hemen ateşkes ilan edilmeli, barış süreci başlatılmalıdır" ifadesinde bulundu.

Bakan Fidan'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar;

''İlişkilerimizi her alanda daha da kuvvetlendirmek, halklarımıza karşı ortak sorumluluğumuzdur. Sayın Cumhurbaşkanlarımızla imzalanan Şuşa beyannamesi, bize fevkalade güçlü bir zemin sağlamakta. Biz de kardeşim Bayramov'la sürekli koordinasyon içinde bu beyannamenin gereğini yapmaya çalışıyoruz. Küresel istikrarsızlığın ve öngörülemezliğin artarak devam ettiği bir dönemde ortak duruşumuzu sürdürmemiz önem taşıyor.

Her şeyden önce ulaştırma ve enerji hatlarının güvenliği bakımından Güney Kafkasya'nın istikrarı çok önemlidir. Biliyorsunuz Bakü-Tiflis-Kars demiryolu hattı, Orta Koridor'un önemli bir bileşenini oluşturmakta. Küresel tedarik zincirindeki konumumuzu perçinleyebilmemiz için hattın tam kapasiteyle kullanıma açılması büyük önem arz etmekte.

Ülkelerimiz arasındaki bağlantısallığın güçlendirilmesini ve halklarımızın daha da yakınlaşmalarını arzu ediyoruz. Kars-Nahçıvan demiryolu projesine ilişkin niyet protokolü sayın Cumhurbaşkanımızın Nahçıvan'ı ziyaretleri sırasında imzalanmıştı. Bu projeyi de en kısa sürede hayata geçirmek amacındayız.

Enerji alanındaki fırsat ve riskleri ortak çıkarlarımız temelinde bütüncül bir stratejiyle ele almak durumundayız. TANAP'ın kapasitesinin genişletilmesi ve Hazar Doğalgazının Türkiye'ye ve Avrupa'ya aktarılması bu stratejimizin önemli unsurlarından bir tanesidir. Yine sayın Cumhurbaşkanımızın ziyaretinde temeli atılan Iğdır-Nahçıvan Doğal Gaz Boru Hattı projesiyle enerji iş birliğimize yeni bir boyut kazandırdık.

Bugün kıymetli meslektaşımla bölgemizdeki önemli meseleleri de ele alma imkanı bulduk. Öncelikle Güney Kafkasya'daki gelişmeleri görüştük. Eylül ayındaki terörle mücadele operasyonuyla Azerbaycan, Karabağ'daki hakimiyetini ve egemenliğini tam anlamıyla etti. Kendilerini bunun için bir kez daha tebrik ediyoruz.

Operasyonda şehit düşen tüm kahramanlarımıza bir kez daha Allah'tan rahmet diliyor, kardeş Azerbaycan halkına başsağlığı dileklerimi iletiyorum. Esasen 3 yıl önceki 44 günlük vatan muharebesinin ardından bölgede barışın tesisi yolunda tarihi bir fırsatın belirdiğini hep söyledik. Bugün gelinen aşamada bu fırsatın çok daha güçlendiğine ve artık kaçınılmaması gerektiğine inanıyoruz. Bunun için Azerbaycan ve Ermenistan arasında kalıcı barış ve sınır tespit anlaşmalarının olumlu bir şekilde seyretmesini de memnuniyetle karşılıyoruz.

Barış ve huzurun hakim olduğu bir Güney Kafkasya, bütün aktörlerin çıkarınadır. Bu nedenle tüm taraflar barış ve normalleşme ikliminin oluşması için çaba göstermelidir. Ne yazık ki batıda örgütlenmiş Ermeni diasporası Ermenistan halkının içinde bulunduğu zor şartları istismar etmekte. Bazı ülkeleri Azerbaycan'a karşı kışkırtmaya çalışmakta. Bunlarla uğraşmak yerine Ermenistan halkının komşuları ile normal ilişkiler kuracağı bir ortamın oluşması için enerji harcamaları daha doğru olur.

Bölge dışı tüm aktörler de bölgedeki dengeleri gözeten ve normalleşmeyi teşvik eden politikalar izlemek durumundalar. Geçtiğimiz günlerde iki ülke arasında birtakım somut güven artırıcı adımların atılması kararından da ayrıca memnuniyet duyuyoruz. Bu tür adımların devam etmesini ve kapsamlı barış anlaşmasına giden yolu açmasını diliyoruz.

Provokatif adımlarla sürece zarar vermeye çalışan çevrelerin de bu mutabakattan kendilerine mesaj çıkarmaları gerektiğini düşünüyoruz. Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki süreçte sağlanacak ivmenin, Türkiye ve Ermenistan arasındaki normalleşme sürecimize de olumlu yansıyacağını hep söylüyoruz. Bölgesel istikrar ve barışa hiç olmadığı kadar yakınız. Bu fırsatın en iyi şekilde değerlendirilmesi için kardeş Azerbaycan'la yakın eşgüdümü kesintisiz devam ettireceğiz.

Gazze'deki insani trajedi maalesef devam ediyor. Uluslararası düzeyde yürüttüğümüz çalışmalar hakkında kardeşim Ceyhun Bey'i de bilgilendirdim. Biliyorsunuz İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi Ortak Zirvesi'nde savaşın durdurulması ve kalıcı barışın tesisi için uluslararası düzeyde girişimlerde bulunulması kararlaştırılmıştı.

Dışişleri Bakanları olarak en son Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada'da temaslarda bulunduk. Yarın da Oslo'da Norveç, İsveç, Finlandiya, Danimarka, İzlanda, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg makamlarıyla bir araya gelme imkanımız olacak. Filistin'in haklı davasına olan bağlılığımızı bir kez daha vurgulayacağız.

Temas grubu olarak artık sadece İslam ülkelerinin değil, tüm dünyanın sesini duyuruyoruz. Yoğun çabalarımızın da katkısıyla önemli gelişmeler yaşanıyor. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda Salı günü yapılan oylamada, Gazze'de derhal ateşkes sağlanmasını talep eden karar için 153 ülke olumlu oy kullandı. Biliyorsunuz benzer bir karar daha önce sadece 121 oyla kabul edilmişti. Arada geçen sürede ciddi bir artış oldu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Mısır’a kritik ziyaret! Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Mısır’a kritik ziyaret!

Evvelce çekimser kalan veya aleyhte oy kullanan birçok ülkenin de Filistin'in yanında durma kararı aldığını gördük. Bu uluslararası camianın zulmün bitirilmesi yönündeki iradesini açıkça gözler önüne sermekte. İsrail'i destekleyenlerin bu tabloyu iyi anlaması gerekiyor. Ancak bu da yetmiyor.

ABD'nin birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin alacağı kararlara daha fazla engel olmamasını bekliyoruz. Şu anda Gazze'de ateşkes ile katliam arasında sadece ve sadece Amerika Birleşik Devletleri duruyor. Bizim ve uluslararası toplumun mesajı net. Filistinlilere uygulanan zulüm sona ermeli, hemen ateşkes ilan edilmeli, barış süreci başlatılmalıdır.''