ABD seçiminde son viraja girildi. Vaatler arasına "Erdoğan'ı devirmekte" girdi. Ülke, koronavirüsten, ekonomik krizden yıkılırken, Türkiye'nin içişlerine karışma vaadi hem yandaşlarına, hem de Yahudi lobisine mesaj olarak algılandı. "Sözde Kürdistan" ya da "Büyük İsrail-vaat edilen topraklar" projesi sekteye uğradı. Kim İsrail'e daha çok söz verirse destekleneceği için Erdoğan ve haliyle "Cumhur İttifakı" nişan tahtasına konulmuş durumda.
Biden'ın "Erdoğan"ı devirme vaadi için muhalefet kaçış yolunu "aylar önce söylenmiş" diyerek geçiştiriyor. Ne zaman olursa olsun, demek ki biliyorlardı, cebe attılar. Sonra Biden 'darbe' diyecek hali yok, 'seçimle' dedi. O vaat Erdoğan'ın elini kuvvetlendiriyormuş. "Joe Biden 'sarayın adamı' diyecekler yakında, bekliyorum. 50 yıldır Türkiye'yi hallaç pamuğu gibi atan ABD'li siyasiler bizi kale almadıkları için çekinmiyorlar. Açıkca konuşmasındaki mevzu odur.
Muhalefeti yerin dibine sokan ve bilhassa yerel seçimlere şaibe anlamına gelebilecek o sözden sonra, 'Millet İttifakı'nın parti liderleri basın önünde demeç vermelidir. Twitle, partililerin beyanatı ile geçiştirilmeyecek kadar önemlidir.
Devlete düşen görev de, seçim sisteminde revizeye giderek kara delikleri kapamak olmalı.
Alt yapısı ABD'ye ait ve erişimin kolayca sağlanabildiği iddia edilen SEÇSİS sistemi hakkında Cumhurbaşkanlığı detaylı rapor hazırlatmasında fayda var. Sistem hakkındaki iddialar şehir efsanesi gibi görülüyor. Ayrıca sonuçlar henüz sayım sürerken tv'lerden duyurulmak yerine, gerekli kontroller bittikten sonra duyalım.
Amerikan seçim vaadine kadar giren söylem, Biden kazansa da kazanmasa da dikkatli olmayı şart koşuyor.