Türk vatandaşı kendi öz vatanı ve bereketli topraklarında, ülkesi ve kendisinin geleceği için büyük hayaller kurdu. Bu hayaller, büyük Osmanlı imparatorluğunun küllerinden var ettiği Atatürk’ün Cumhuriyet hayaliydi.

Hayaller genç Cumhuriyetin kurulmasıyla başladı ancak Gazi’nin vefatı sonrasında işler değişti.

Emperyalist düşüncenin ülkenin içine yerleşmesi ve kurumlarımızı, siyasetçilerimizi ele geçirme; idare etme kabiliyetini kazanmasıyla, ülke için kurulan hayallerin gerçekleşmesine, darbeler ve engellemelerle uzun yıllar fırsat verilmedi.

Tam ‘Süper güç Türkiye’ hayali kurmaya başlamışken yine bir hain darbe, 15 Temmuz’la karşı karşıya getirildik.  

Milli liderin etrafında kenetlenen ve milli uyanış sergileyen kahraman halk, hayallerin satılmasına, yok olmasına bir kez daha fırsat vermedi.

Hayallerin kimler tarafından ve nasıl engellendiğini ancak, yıllarca millete, vatana hizmet ettiğini sandığımız, sözde yerli, milli kişi ve kurumların ihanetleri ortaya döküldüğünde anlayabildik. 

Sadece en milli kurumdan bir örnek:

“Milli olduğunu bildiğimiz, Milli İstihbarat (MİT) Teşkilatı Başkanı Fuat Doğu, 12 Eylül askeri darbesinden sonra genç bir siyasetçi olan Selçuk Özdağ'a -(Özdağ’a yapılan saldırıyı kınıyorum)- şu itirafta bulunur: "Ben MİT müsteşarlığı yapmadım, CIA'nın şube müdürlüğünü yaptım.  Bir CIA yetkilisi gelse, beni Sinop'a götür dese onu oraya götürmekle memurum.”
Bu sözler, hayallerin nasıl ve kimler tarafından, kime hizmet etmek için yıkıldığını açıkça ortaya koyuyor. İtiraf sahibinin yetiştirdiği önemli MİT başkanları da farklı yoldan yürümemişlerdir! 

Ülkenin milli ve en güvenilir bir kurumunun emperyalistler tarafından nasıl ele geçirildiği, diğer kurumların da aynı şekilde kime ne amaçla hizmet ettiği bu itiraf gibi açıklamayla ortaya çıkmıştı.

Yeniden hayal kurma umudumuzun doğduğu iki binli yılların değerini genç nesil belki bilmez. Geçmişte yaşananları anlayamaz. 

Onlara bizim yaşadıklarımızı ve geçmişte yaşanan gerçekleri, ülkesinin muasır medeniyetlere çıkartmak için milli ve yerli değerlerin ne kadar önemli olduğunu anlatma mecburiyetimiz var.

Bu toprak için, bu bayrak için, ölelim. Fakat bilelim, bilmeyenlere de hatırlatalım. 

Milli ve Vatansever dava adamları idealisttir…
Menfaat gözetmezler…
Dava adamları davasına adanmış doğru adamlardır… 
Milli ülküsü, davası vatanı ve milletidir… 
Dava adamalarının ideali muasır medeniyet seviyesidir…
Yetmiş yaş ve üzerindeki saygın her Anadolu insanı, kendi ülkesine gayri milli davrananlara, ülkesinin çıkarlarını başkalarına peşkeş çekenlere, dışarıdan emir alanlara karşı isyan ve haykırışını dile getiriyor:
“-Siz Bizim inançlarımızı, Hayallerimizi sattınız. 
-Hedef ve davamızı sattınız 
-Âleme nizam verecektik...
-Başımız dik, alnımız ak, midemiz tok olacaktık.
-Adalet bizden sorulacaktı.
-Ne oldu, neler oldu da kervanımız basıldı, dağıtıldı?
-Ne oldu, neler oldu da on paraya satıldık?
-Siz sadece bizi satmadınız.
-Siz bizim lise çağında kurduğumuz hayalleri de sattınız.
-Siz bizim üniversitede yar koynunda uyumak varken, ülke uğruna karakolda geçirdiğimiz geceleri, gençliğimizi sattınız.
-Siz bizim avukatsız girdiğimiz mahkemeleri sattınız.
-Siz bizim hastanede yaralı arkadaşımızın başında beklerken döktüğümüz gözyaşını, ettiğimiz yemini sattınız.
-Siz bizim manevi değerlerimizi sattınız.
-Siz bizim yarı aç yarı tok delik ayakkabıyla kurduğumuz memleketi kurtarma hayallerini sattınız.
-Siz bizim sahipsizliğimizi sattınız.
-Siz bizim uykusuz gecelerimizi sattınız…
-Siz bizim ta ciğerden ülkenin bakımsızlığı için attığımız sloganlarla kısılan sesimizi sattınız.
-Yağmur altında direklerin üstüne çıkıp astığımız al bayrakları sattınız.
-Sahi, siz bizi bu ülkeyi emperyalistlere neden sattınız?..”

Ülkesini satanlara değil; vatanı savunanlara sahip çıkalım. 
Emperyalistlerle bir olan gayri millilere değil; millî olanlara sahip çıkalım. 
Ülkemize yüzyılda bir gelen, hayali ülkesi olan liderlere sahip çıkalım.
Vatanı ve milletini canından aziz tutana, satın alınamadığı için dış güçlerin düşman olarak gördükleri liderlere sahip çıkalım.

Milli ve vatanseverlere bu ülkenin öz evlatlarına sahip çıkalım ki, hayallerimiz bir yüz yıl daha ertelenmesin.
Hayallerimizin satılmasına bir daha asla izin verilmesin. 

Kurucumuzun muasır medeniyetlere ulaşma hayaline, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, Atatürk diyemeyenlerle değil, 
milli ruh ve inançla, aziz milleti ve bu topraklar için ülküsü olan onurlu, şerefli, haysiyetli kişiliklere sahip çıkarak kavuşalım.