BÖLÜCÜLÜK DAMARLARINA İŞLEMİŞ HAİNLİĞİN BU KADARI DA FAZLA

Metrobüsteyim.

Hemen önümdeki koltukta orta yaşlı,

Güzel giyimli bir hanımefendi oturuyor.

Görüntüsü kültürlü bir izlenim veriyor(!).

Gerçekten de öyle mi?

Hanımın elinde son sistem bir akıllı telefon var.

Ve biriyle konuşuyor.

Bu konuşma iki üç durak boyunca sürdü.

Kullandığı dil anladığım kadarı ile Kürtçeydi.

Kadın yüksek sesle ve de biri ile tartışır biçimde konuşuyordu.

Bu konuşmadan hemen yanındaki iki bayan rahatsız oldu.

Sonunda aralarında sürtüşme başladı.

Kadınlardan biri araya girerek;

"Konuşmanızı indikten sonra sürdürseniz.

Sesiniz yüksekliği bizi rahatsız ediyor" türünde bir söz etti.

Aslında normal bir tepkiydi.

Aracın içindeki insanlardan da destek geldi.

Ancak telefonlu kadın işi hemen rayından çıkardı;

"Siz benim telefonumdan rahatsız olmuyorsunuz.

Benim kullandığım dilden rahatsız oluyorsunuz.

Ama hiç şansınız yok bu dili kullanacağız ve de zamanı gelince,

Sizde öğrenmek zorunda kalacaksınız"

Kadının bu sözleri metrobüsün içinde homurdanmalarla birlikte,

Bazı tiplerden de destek aldı.

Diğer kadın;

" Ne alaka kardeşim.

Sadece biraz sessiz konuşmanızı istedik" dese de,

Telefonlu kadın duracak gibi değildi, şirretçe devam etti;

"Bekleyin…

Bir gün son sözü söyleyeceğimiz zaman geliyor.

Etrafınıza bakın ne demek istediğimi iyi anlayacaksınız."

X

Taksideyim.

Bir iş için Bakırköy'den, Sirkeci"ye doğru gidiyoruz.

Taksi şöförü yaklaşık 100 küsur kilolarda,

İri kıyım biri.

Havanın nemi ve de sıcaklığı belli ki onu da etkilemiş.

Her tarafı ter içinde.

Yüzü gözü de tarumar vaziyette.

İnceden bir sohbete gireyim dedim;

"Taksicilik zor meslek üstadım.

Görüntünüz bayağı bir yorulduğunuzun işareti gibi".

Demez olaydım!

Adam; "öyle" diyor ve devam ediyor;

"Yabancı bir ülkede olmak zor(!)

İstanbul"un yollarını yeni yeni öğrendim.

Buranın kültür yapısına, diline yemeğine alışmakta zor.

İnsanları terbiyesiz. Bize hiç benzemiyorlar."

Allah Allah diyorum…

Siz nereden geldiniz?

Adamın cevabı küstahça oluyor;

"Kürdistan"dan"

Bu bölücü terbiyesiz alçak,

Binlerce yıllık tarih kitaplarında hiç olmamış bir Kürdistan"ı,

Devlet olarak bir anda önüme koymuştu.

Yersen bakla yemezsen sakla misali.

X

Böyle dostlar.

Türk Devleti olarak, insanlar olarak, yönetenler olarak,

Türkiye Cumhuriyetine sahip çıkıyoruz-çıkılıyor.

İnsan ayırmıyoruz.

İnsanımızı etrafta dökülen KAN gölünden uzak tutuyoruz.

Hükümet, 15 yılda Güneydoğuya 100 milyar Doların üzerinde yatırım yapmış.

İzmir"e,Antalya"ya, yapılmayan yollar otobanlar,

Şırnak, Diyarbakır, Van"a yapılmış.

Vergilerimizin büyük bölümünü oralara aktarmışız.

Kürt insanının hâkim savcı, başbakan, cumhurbaşkanı, milletvekili, belediye başkanı,

İstediği her şey olmasını sağlamış asla ayırmamışız.

Ne tür bir ALÇAKSA, adam, yabancı bir ülkeye gelmişim diyor!

Ama yabancı dediği o şehir dünyanın en çok KÜRT insanının yaşadığı bir şehir.

Bunu bile görmeyecek kadar kör ve de hain ve de bölücü.

Bir o kadar da alçak pervasız ve de vatan hainin.

Tabii bu iki alçak ile vatanını seven KÜRT insanlarını asla bir tutamayız.

Çünkü onlarında kalplerinin de, Türkiye Cumhuriyeti için bizim gibi aynı şevkle attığını çok net olarak biliyoruz.

Ancak bir şeyi de biliyoruz.

Bunlar; Asrın en kanlı teröristi, bebek katili, Mehmetçik katili, kendi insanının katili Öcalan alçağının zehirlediği,

Ayrı zehri HDP ve tandansları tarafından kurulan partililerin kandırıp devlete kinlendirdiği insanlar.

ABD ve batınını, uluslar arası terör taşeronlarının uşakları.

Görüntü bu,

Bu tür hainlere rağmen bu vatanın tüm evlatları KÜRT-TÜRK,

Etrafta akan kanı, Ortadoğu"da dolanan kan kokusu almış KÖPEK emperyalist uşaklarını görerek birlik olup,

Vatanımıza sahip çıkmak zorundayız.

Çünkü bizim gidebileceğimiz Türkiye"den başka huzur bulacağımız bir yer bir ülke yok.