BU ŞEHİR BEBEK KATİLİ VE ÇAKALLARINA YASAK

İKİ KAHRAMAN AŞİRET TATAR VE BABATLARI TANIYALIM

80' li yıllar.

Neredeyse yılın yarısı Güneydoğu'da geçiyordu.

Kimi zaman, mekânımız Hakkâri.

Kimi zaman, Diyarbakır oluyor.

Kimi zaman, dağları mesken tutarken.

Kimi zaman da aşiretlere konuk oluyorduk.

Nereye gidersek gidelim, yolumuz hep Şenoba'ya düşerdi.

O günlerde Şırnak il olmamıştı.

Şenoba; Hakkâri'ye bağlıydı.

Tercüman gazetesindeydik.

Şemdinli baskınına ilk biz gittik.

Eruh baskınına da.

Şenoba'dan, Irak'a geçimiz tam maceraydı.

Türk jetleri, ilk sınır harekâtını gerçekleştirmiş,

 Sınaht'ta PKK kamplarını bombalamıştı. 

Bir kaç gün sonra  kışın en soğuk günlerinde,

 bir gece Osman Arkangil ile kelleyi koltuğa alıp, karlı dağları aşarak

 Irak topraklarına, Sınaht'a girdik.

Bombalanmış bölgelerde röportaj yaptık.

Dönüş yolculuğumuz daha zor geçti.

Bize eşlik eden Kürt rehber, geri gelmedi.

Hiç bilmediğimiz, ölümün kol gezdiği topraklarda pek çok defa Azrail'le köşe kapmaca oynayarak,

 Şenoba'ya döndüğümüzde rahat nefes almıştık.

O günlerde PKK, her yerde görünürken,

 Şenoba'da değil görünmek, sınırlarına dahi sokulamıyordu.

Zira Mehmetçik bölge halkı ile öyle iyi diyalog kurmuştu ki,

 Gönüllü korucular bölgede kuş uçurtmuyordu.

Elbette, İtalya'da görev  yaptıktan sonra 

Şenoba'ya Tabur komutanı olan,

 Halil Akar Yarbay boş durmayıp, attığı pusularla PKK'nın canına okuyordu.

Komutanın gece gündüz her çatışmada yanlarında olması,

 Asker gibi korucuların da gururunu okşuyor, teröristlere verilen mücadele de o denli büyük oluyordu.

Şenoba'da asker ile bölge halkı samimi bir diyalog kurmuştu.

Asker, Babat Aşiretinin her sorunu ile ilgileniyordu.

Babat'lar da askeri seviyor, PKK ile mücadelede yılmadan yardım ediyordu.

Asker ile Babat'lar mücadelede el ele verince Şenoba, bebek katilleri için yasak şehir olmuştu.

***

Şırnak'da, PKK'ya karşı sadece Babat'lar mücadele etmiyordu.

Efsane kahraman, Aşiret Reisi Süleyman Tatar önderliğinde,

Tatar aşireti' de savaş verdi.

Halen de veriyor.

Tatar aşireti; 1515 yılında Irak'dan göçüp,

Şırnak'da otağ kurdular.

Kurtuluş savaşında...

Hamidiye cephesinde silah tuttular.

Mustafa Kemal Atatürk ile aynı cephede savaştılar.

Vatan sevgilerinde dolayı;

" Tatar Türküsünüz" dediler.

" Hayır, Kürdüz; diyerek kabul etmediler.

Kürt oldukları için gurur duyup,

 Kürtlüklerini bir gün bile saklamadılar.

Her ortamda " Kürdüz" " dediler.

PKK; " Hayır değilsiniz" diye karşı çıktı.

Kürdüz; dediler.

Bir kesim; " Siz Türkmensiniz" diye itiraz etti.

Kürdüz; dediler.

Bazı densizler, kimliklerini ve vatan sevgilerini sorguladılar.

Tatar aşireti; "1984 Eruh Baskını" sonrasında tavırlarını net olarak belirledi.

PKK'ya cephe açıp, devletin yanında yer aldılar.

30 küsur yıldır yılmak bilmeden bebek katillerine karşı mücadelelerini sürdürüyorlar.  

***

PKK, 1985 yılında aşiretin misafirhanesini basıp, aileden 5 kişiyi şehit ettiler.

Okuldan çocuklarını kaçırdılar.

Pusular kurdular.

Aşiretten 21 kişiyi kalleşçe öldürdüler.

Ne ölüm yıldırdı Tatar aşiretini.

Ne de dört bir yanlarından gelen baskı.

Yiğitçe karşı koydular.

Onlara karşı olanlar, sürekli aynı soruyu sordular:

-Sizin amacınız ne, devleti kurtarmak size mi düştü?

Cevapları hep aynı oldu;

-Bu bayrak bizim... Dalgalandığı sürece de devletin yanında, teröristlerle savaşacağız.

Mücadeleyi sadece dağlarda değil, milletvekili seçilerek Ankara'da da yaptılar.

Ankara'nın, bölgeye bakışını değiştirmek için uğraştılar.

 Aşiretin önde gelen kahramanlarından,

 Beşir Tatar'ı, Şırnak Belediye Başkanı ı seçtirerek, halka hizmet sundular.

Düşkünün elinden tutup, mazlumun yanında yer aldılar.

***

Çözüm süreci ile sıkıntıları katlandı.

Devlet, Tatar aşiretini unuttu.

PKK; " Gel bize katıl" diye baskısını artırdı.

Çözüm sürecinde herkes sindirildi.

Bölgede PKK'ya biat etmeyen sadece onlar kaldı.

" Çok geç olmadan bize katılın" diye baskıyı artırdılar.

Ankara'nın balık hafızalı ve de "beşer şaşar" olduğunu bildikleri için, teklifleri;

-Siz, gecesiniz, sizinle sabah olmaz, diyerek geri çevirdiler.

Teröristler, belediyelerin yardımı ile her mahallede hendek kazdı.

Sadece Tatar aşiretinin bölgesine giremediler.

Bölgedeki gelişmeleri Ankara'ya bildirdiler;

"Süreç var, karışmayın dediler.

Şehirlere, her yere silah, bomba mühimmat yığıyorlar,

 Bunların derdi başka... Bunlar isyan hazırlığı yapıyor, çok geç olmadan önlem alın, diye uyardılar. 

"Süreç var, karışmayın dediler.

Ve malum gelişmeler.

Halk göçe zorlandı.

Talanlar yaşandı.

Ve de ölümler.

***

Tatarlar, zalimlerin ortasında kaldı.

Devlet, devlet olamadı.

Yalnız bıraktı aşireti.

PKK; pusu kurdu...

Aileden çok can aldı.

Fakat ölümler de baş eğdiremedi Tatar aşiretine.

Evlerinin çatısındaki koca TÜRK bayrağını kimse indiremedi.

Bazen düşündüler, hasımlarının " Neden bu kadar çile çekiyorsunuz" şeklindeki sorularını.

Devlete karşı olanlar varlık içinde yüzüyorlardı.

Ne PKK dokunuyor. Ne de devletin bir talebi oluyordu.

PKK'ya yandaşlık edenler lüks evlerde oturuyor, son model arabalara biniyorlardı.

Sahilde keyif yapıyorlardı.

Onlar ise; kafese sıkışmışlardı.

PKK baskınlarına karşı 24 saat nöbet tutuyorlardı.

Kendi bölgelerinden çıkamıyorlar.

Çıktıklarında da sürekli pusuya karşı tedirgin oluyorlardı.

Bu durum, aşiret içinde de tartışılmış.

-Nöbet tutan biz, ölen biz, dayak yiyen biz... Hasımlarımız ise; bir eli yağda bir eli balda yaşıyor,

 Diye söylenenler olmuş.

Her tartışma, her sitem; " Türk bayrağının olmadığı yerde yaşamak biz haram" denilerek noktalanmış.

Tatar aşireti; son ferimize kadar devletimizin yanında, bayrağımızı gönderde tutmak için savaşacağız, diyor.

Böyle dediği içinde bedeli canıyla ödüyor.

***

Kürt'üz , diyorlar.

Kürtlerden zulüm görüyorlar.

Türk bayrağı için can veriyorlar,

Ankara, onlara destek olmuyor.

***

Babat aşireti.

Tatar aşireti.

Bucak aşireti.

Jirki Aşireti,

Benek aşireti

Ve dahi devlet yanında silah kuşanan diğer aşiretler.

Ankara'ya rağmen zoru başarıyorlar.

PKK' ya biat etmeyip, Türk bayrağını gönderde tutuyorlar.

Toprak, devlet ve bayrak için savaşanlar adına soruyorum?

Bu aşiretleri, devletin yanına çekmek için bölgede görev yapan komutanlar büyük uğraşlar verdi.

Bugün, çözüm sürecine rağmen, PKK'ya boyun eğmeyen bu yiğit aşiretleri hatırlama zamanı.

Bugün, onlara devletin yanlarında olduğunu gösterme zamanı.

Bugün, onlara rahat bir soluk aldırma zamanı.

Yarınlarımızın aydınlık olmasını istiyorsak, unutulmuşların hatırlanma zamanı.

Devletine bu kadar sahip çıkmanın bir bedeli olmalı.

Tatar'lar, Babat'lar,Jirki'ler,Bucak'lar,Benek'ler ve adını hatırlayamadığım,

Birçok devlet yanlısı kahraman KÜRT aşireti devletin özel statüsünde olmalılar.

Devlet tarafından korunmalı kollanmalı,

Gerek maddi gerekse manevi olarak çok güçlü olmaları sağlanmalıdır.

Bu koruma örnek olacak ve devlete sahip çıkmanın öteki aşiretler açısından da önünü açacaktır.