BUGÜN yepyeni bir ORTADOĞU ve yepyeni bir kadroyla karşınıza çıkıyoruz. 46 yıllık yayın hayatımızda, içeriden ve dışarıdan yolumuza taş koyanlar oldu...
Yazarlarımız ve yöneticilerimiz hain kurşunlara hedef oldu, susturulmak istendik. Ama başımız dik, alnımız açık mücadelemizi sürdürdük, sürdüreceğiz.
ATEŞİ VE İHANETİ GÖRDÜK...
ANCAK son bir kaç aydır yapılanları hiç unutmayacağız ve ''NOT ETTİK...''
İnsanlar ikiye ayrılır: ''Su kadar aziz olanlar, su kadar ucuz olanlar...''
Aç olanlarla ekmeğimizi- suyumuzu bölüştük, doyanlar döndü, düşman oldu...
''Ateşi ve ihaneti gördük...
Dayandık...
Dayandık her yanda...''
Yine dayanıyoruz... 46 yıldır dayanıyoruz...
VEFA, BİR SEMT DEĞİL...
VEFA, elbette sadece İstanbul'da bir semt değil… İnsanı birbirine bağlayan, birbirine güven duyuran, hastalıkta, sağlıkta; iyi ve kötü günde yalnız bırakmayan bir duygudur da aynı zamanda…
Bazen, incinen…
Bazen, alınganlık gösteren…
Bazen, insanın iç dünyasında hırpalanıp sorgulanan…
Bazen, yaralanan ve kaybedilen bir duygu…
Kaybolduğunda da insanı sükûtu hayale uğratan, üzen, kahreden, yine de kahroluşuna sebep olanlara sırf 'vefa'nın vefalılığından dolayı ses çıkaramayan…
Eğer, arkamızdan söylenenlere bir ses çıkarmıyorsak bunun da sebebi var.
Sıfatı ve kimliği ne olursa olsun, hangi mevkide bulunursa bulunsun ekmek teknelerine ihanet edenlere zevkle tükürün. Yerlere tükürmeyin yazık olur.. Kimler mi? Onları siz çok iyi biliyorsunuz...
46 YILDIR AYNI İLKELİ DURUŞ
BÜTÜN bu ihanetlere rağmen daha da güçlenerek bizim tek dayanağımız olan okurlarımızın karşısına çıkıyoruz. Son teknolojik ve siyasi gelişmelerle birlikte yenilenmek için bir çalışma başlatan gazetemiz; kurucumuz ZEKİ SARAÇOĞLU'nun ilkelerini belirlediği yolda, ama yeni iletişim, yöntem ve tekniklerini de kavrayarak yolumuza devam ediyoruz
Gazetemiz, yeni dönemde de olaylara tarafsız ve ilkeli habercilik anlayışıyla yaklaşacak, yorum ve değerlendirmelerinde ise milliyetçi duruşundan asla taviz vermeyecektir.
3 Mayıs1972'de kurulan ve Büyük Önder Atatürk'ün ''Ne mutlu Türk'üm diyene'' sözünü kendine düstur edinen ORTADOĞU, 46 yıldır Türk milliyetçiliğinin ve doğruların sesi olmayı sürdürüyor.
Okurlarımızın sık sık sorduğu bir soru var: ''Gazetemize neden ORTADOĞU adı verilmiş? Türk dünyasını çağrıştıracak bir ad bulunamaz mıydı?''
Gazetemize ''ORTADOĞU'' adını koyan Başbuğ Alparslan Türkeş, ''Ortadoğu, dünyanın merkezi olacak. Onun için gazeteye bu ad yakışır'' demişti. Dediği de doğru çıktı.
VE DİYORUZ Kİ...
BÜTÜN bu nedenler sonucu diyoruz ki, ''ORTADOĞU gazetesi bütün Ortadoğu'nun, tarihi, maddi, coğrafi, sosyolojik ve beynelmilel maskesidir. Gerçek yüzüdür. Türklüğün sesidir.''
Eğriye eğri, doğruya doğru, yolsuzluğa ve haksızlığa 'Dur' diyerek yayınımızı sürdürüyoruz. Sizlere layık olmaya çalışıyoruz. Bu gazetenin kurucusu olan ve bugün de onun yolundan yürümeye devam ettiğimiz, ancak yokluğuna bir türlü alışamadığımız, ağabeyimiz, ZEKİ SARAÇOĞLU'nu da şükranla anıyoruz.