Türk toplumu demokrasiye inanmaktadır. Türk Milletinin gönül ve tasvibinden, tercih ve oyundan geçmeyen iktidar yollarına milletin inanması mümkün değildir.
İktidar olduktan sonra da demokratik yolların gerçek bir şekilde işlemesine inanır ve millet bunu savunur. Türk Milletinden ve Milli düşünceden korkanlar ve çekinenler, Türkiye’yi hiçbir zaman benimsemeyen enternasyonalistler ve emperyalistler, milli olan her görüşe, her girişime daima karşı çıkmışlar, ülkenin milli kaynaklarla gelişmesini de daima engellemeye çalışmışlardır.
Bunu asla, bir an için dahi unutmamalıyız.
Türkiye’nin kuruluşunun yüzüncü yılına girilirken, şehit kanlarıyla sulanmış, Anadolu toprakları Türk milletinin değil, tüm mazlumların ve insanlığın kaderiyle yoğrulmaktadır.
Bu bakımdan milli değerlere, Türkiye’deki milli düşünceye, milli moral veren hasret duyduğumuz gelişmelere, içte ve dışta tek vücut halinde destek olmak gerekir.
On altı büyük imparatorluk kurmuş bulunan ve insanlığa örnek bir ahlak sunan üstün manevi değerlere ve dünyada emsali az, zengin bir ülkeye sahip bulunan Türkiye’nin ilerleme basamaklarının tırmanması hep engellenmiştir.
Türkiye’nin ekonomik olarak zirveye ulaştığı günden bu yana, ülkenin başına örülmek istenen çorapları unutmayalım! Geçmiş iktidarların yaşadığı eski Türkiye günlerine geri dönüp kazanımlarımızın kaybedildiği iktisaden de geri kalmış, emperyalizmin görmek istediği basamaklarda bir daha olunamaz, o günlere ise asla geri dönülemez.
Türkiye’de bir kısım aydınların milli olan her şeye karşı olarak, geçmişteki iktidarlar da ülkemiz üzerinde oynanan ve ülkeye yapılan saldırı ve darbelerle ilgili hatayı bulup ortaya koymuş değildir. Daima keramet anayasada görülmüş, devrimlerin ruhu, şekillere mahkûm olmuş, muhtevaya inilmemiştir. Demokrasi anlayışı havada kalmıştır. Demokrasinin özü insan varlığına sevgi ve insan iradesine saygının bir ifadesi olduğu yok sayılmıştır.
Demokrasi olarak bize sunulan taklit ve kopyacılık ise milli şahsiyetimizin zedelenmesine sebep olmuştur. Türk aydınları Milli olan her şeyi sorgulayan, karşı duruş sergileyen, milli düşünmeyen, dış dünyadan kendi toplumumuza ilim, teknik getirmek yerine, milli, manevi ve kültürel değerleri yok sayarak Batının batıl ve kokuşmuş itikat ve itiyatlarını getirmiştir.
İmparatorluğun küllerinden doğan, milli ruhla ülkeyi, devlet varlığını ve millet hayatını büyük belalardan kurtaran Kuva-yı Milliye ruhu cepheden tarlaya, tarladan ilim laboratuvarlarına ve dengeli iktisadi kalkınma alanlarına iktidardaki geçmiş yönetimlerce yeterince intikal ettirilememiş olduğundan, milletçe büyük fırsatlar kaçırılmış, büyük bir zaman kaybı yaşanmıştır.
Şimdi ise yakalanan bu milli fırsatlar engellenmeye, ülke yine eski sahte demokrasi insan hakları sütresi arkasında, gerçek amaçlarını uygulamayı amaçlamaktadırlar.
Türkiye’nin bugünkü başta insan varlığı ve genç insan gücü olmak üzere yakaladığı milli imkanlarıyla ilim, ahlak ve adalet şuuru içinde milli seferberlik ilan edilmelidir. Bu milli hareketle var olmak, yok olmak endişesi ve korkusuna dayanmamak, büyük devlet olmak büyük düşünmek azim ve kararı iradesinden doğmalıdır.
Türk milleti elbet bu hedefe ulaşma yolunda büyük mesafe kat etmiştir ve hedefe ulaşacak, insanlığı hayra çağırmak, kötülükten men eylemeye, iyiliği göstermek gibi tarihi ve manevi görevini milli ilerleme ve azimle yerine getirecektir. Türk tarihi bunun ispatlarıyla doludur.
Küçük istikballer uğruna dışardan emir olarak, millî değerleri yok sayarak büyük Türk devleti olamazsınız.
Türk milletinin yükselişi için büyük hamleleri yapmak zorundayız. Millete hizmet yolunda ne kadar büyük güçlükler ve tehlikelerle karşı karşıya olduğumuz bilmekteyiz ve bunu asla, bir an için dahi unutmamalıyız.
Yıllarca ülkemiz üzerinde oynanan oyunlar güçlü milli iradenin azmi ve milli mücadele gücüyle bertaraf edilmiş, milli mücadele gücü her saldırı sonrasında bir kat daha artarak devam etmiştir.
Bu azim ve kararlılıkta duran idarecilere destek olunmalı, Türk milletinin güçlü iradenin arkasında yer alıp, emperyalizmin entrikaları ile ülkenin emir kulu yapılmasına asla fırsat verilmemelidir.
Milli birlik içinde içte ve dışta güçlü olarak, kurucu irade ruhuyla, muasır medeniyetlere ulaşmak için milli inanç ve kararlılık sonucunda muvaffak olunacağına emin olmalıyız.
Yoksa; Avrupa’nın Aferine ihtiyaç duyan, milli duruş sergileyemeyen, milli gelişmeleri sorgulayan, ilkeli siyaset yapamayan, ulusal milli politikaları olmayan, Türkiye’yi parçalama, Cumhuriyetle hesaplaşma planları yapanlara tepki gösteremeyen siyasetten, ülkemizin milli değerlerine, milletin refahına, demokrasisine, milli egemenliğine ve ulusal güvenliğine asla bir fayda gelemeyeceği aşikardır!
14 Mayıs asla normal bir seçim değildir… Bunu asla, bir an için dahi unutmamalıyız.