Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Sergi Salonu'nda düzenlenen 53. Muhtarlar Toplantısı'nda çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Erdoğan şunları söyledi:
"Muhtarlarımızı özlemişiz, gördüğüm kadarıyla muhtarlarımız da bizi özlemiş. 2024 senesinde inşallah 51 ilimizde 179 muhtar hizmet binamızın daha yapımına başlıyoruz. Muhtarlıklarımızın kuruluşundan bugüne, köylerine ve mahallelerine hizmet eden tüm muhtarlarımızı rahmetle yad ediyorum. Halen, kendilerini seçen milletimize hizmete devam eden muhtarlarımıza teşekkürlerimi sunuyorum. Önümüzdeki seçimlerde köylerine ve mahallelerine hizmet etmek için adaylığını koyacak muhtar adaylarımıza şimdiden başarılar diliyorum. Muhtarlarla bizim aramızda rahmetli Neşet Ertaş'ın ifadesiyle 'kalpten kalbe, gönülden gönüle giden bir yol' vardır. Bunun için de her fırsatta sizlerle buluşmaya, hasret gidermeye, hasbihal etmeye çalışıyoruz. Deprem bölgesinde yaptığımız ziyaretlerde şehirlerimizin, muhtarlarımızın da aralarında olduğu temsilcileriyle bir araya gelmeye, onları dinlemeye özel önem verdik. Ancak yaşadığımız fevkalade dönem sebebiyle bu yıl sizlerle arzu ettiğimiz sıklıkta bir araya gelemedik.
Belediye başkanlığı, kaymakamlık, valilik gibi daha üst müesseselerle vatandaşlarımız arasındaki bağın sağlıklı ve sürdürülebilir olmasını muhtarlıklarımız temin ediyor. Tabii, gelişen teknoloji ve idari sistemimizin kendini buna göre yenilemesi ister istemez muhtarlık kurumunun da yeniden ele alınmasını gerektiriyor. Muhtarlık kurumunun lağvedilmesiyle ilgili özellikle zaman zaman gündeme getirilen önerilere biz katılmıyoruz.
Şimdi bir kez daha tekrar ediyorum, muhtarlarımız köylerinde ve mahallelerinde bizim temsilcilerimizdir, onları kimseye ezdirmeyiz, kimseye istismar ettirmeyiz. Buradan İçişleri Bakanımıza talimat veriyorum, muhtarlıklarımızın günümüz şartlarına ve gelecekteki ihtiyaçlarına göre yeniden yapılandırılmasına yönelik çalışmaları mutlaka gündeme alın. Vatandaşlarımızın, muhtarlarımızın, belediye başkanlarımızın, kaymakamlarımızın ve valilerimizin, gerekiyorsa diğer bakanlıklarımızın görüşlerini almak suretiyle çalışmayı süratle tekemmül ettirelim.
Ecdadımız bu bedeli kanıyla, canıyla, emeğiyle, mücadelesiyle vererek istiklalini korudu, istikbalini açık tuttu. Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.
Çanakkale'den Sarıkamış'a, Kut'ül Amare'den Milli Mücadele'ye kadar gerçekten çok büyük fedakarlıklarla yürüttüğümüz bir sürecin ardından Cumhuriyetimizle yeni bir dönemin kapılarını açtık. Cumhuriyet tarihi boyunca da istiklal ve istikbal mücadelemiz hiç bitmedi. Her dönem bir başka senaryoyla, bir başka görünümle karşımıza çıkan düşmanlarımız, son 40 yıldır PKK ve uzantıları eliyle aynı sinsi ve hain emelin peşinde koşuyor. Amaç milletimizi, tüm tarihi, birikimi, değerleri ve varlığıyla bunu topraklardan, hatta mümkünse dünya üzerinden kazıyıp atmaktır. Hamdolsun, bugüne kadar emellerine ulaşamadılar. Ama asla da vazgeçmediler.
Ülkemizdeki siyasi ve sivil muhalefetin içler acısı hali bizi üzmekle birlikte biz, milletimize olan yükümlülüklerimize bakıyor, onları hakkıyla yerine getirmenin çabasını güdüyoruz. Toprak bütünlüğümüze sahip çıkmak, devletimizin üniter yapısını korumak, milli birlik ve beraberliğimizi muhafaza ve müdafaa etmek, milli bekamızın teminatı olan 'tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet' ilkesini her şart altında gözetmek bizim kırmızı çizgimizdir. Bunların yıpratılmasına kesinlikle fırsat veremeyiz, taviz veremeyiz. Buradan kararlı bir şekilde yolumuza devam edeceğiz.
İşte gördünüz 12 şehidimiz oldu, değil mi? Peki ardından ne oldu? Üç gün içinde 59 teröristi gömdük. Niye? 'Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda. Canı cananı bütün varımı alsın da Hüda. Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda' diyerek, bu yolda yürüdük.
Güney sınırlarımız boyunca yeni konsepte uygun adımları atmış, teröristlerin başlarını inlerinde ezecek harekatlar başlatmıştık. Türkiye'yi güneyinden kuşatmayı hedefleyen emperyalist oyunu böylece bozmuştuk. Bugün de aynı anlayışla sınırlarımız ötesindeki operasyonlarımızı sürdürüyoruz. Teröristlerin, vatan topraklarını o necis ayaklarıyla kirletmesine müsaade etmiyoruz.
Bugün sınırlarımız içinde terör bitme noktasına geldiyse bunun en önemli sebebi Irak ve Suriye sahasında yürüttüğümüz operasyonlardır. Elbette bu mücadelede zaman zaman şehitlerimiz de oluyor. Geçtiğimiz günlerde iki ayrı çatışmada verdiğimiz 12 şehidimizin acısı milletçe hepimizin yüreğini dağladı. Bizim inancımızda şehadet en yüce mertebedir. Şehitlik makamı, peygamberlere komşuluk makamıdır. Şehitlerimiz en büyük mükafatı Rabb'imiz katında alacaklardır. Rabb'im cümle şehitlerle birlikte 12 kahraman askerimizi de cennetiyle, cemaliyle müşerref eylesin.
Bu topraklar için toprağa düşmüş şehitlerimize bir kez daha Allah'tan rahmet, ailelerine, yakınlarına ve milletimize baş sağlığı diliyorum. Şehitlerimizin kanını asla yerde bırakmadık, bırakmıyoruz. 22 Aralık'tan beri icra edilen harekatlarda 59 terörist etkisiz hale getirildi. Milli İstihbarat Teşkilatımız, Suriye'nin kuzeyindeki terör altyapısına ve elebaşlarına yönelik son derece başarılı operasyonlar icra ediyor. Bu kapsamda terör örgütü için kritik önemde 70 tesis vuruldu. Bunların içinde adeta petrol rafinerileri var. Bunların hepsini vuruyoruz. Buralar günlerce yanıyor. Durmayacağız. Nerelerde bunlar için bu tür kaynaklar varsa işte onların bu kaynaklarını vurarak yok edeceğiz, yok ediyoruz. Bütün bunlarla beraber teröristler de bertaraf oluyor. Bu operasyonlarımıza son terörist de ülkemiz ve milletimiz için bir tehdit unsuru olmaktan çıkarılıncaya kadar kararlılıkla devam edeceğiz.
Teröristler 40 yıl boyunca ülkemiz topraklarına rahatça girip çıktılar, eylemlerini yaptılar, kan döktüler, vahşet sergilediler. Irak ve Suriye'de güvenli hale getirdiğimiz alanlarla terör örgütünün bu imkanını elinden aldık. Askerlerimizin operasyon yürüttüğü yerler öylesine zor şartlara sahip ki kalıcı üs bölgelerini hemen kurmak ve gelişmiş güvenlik sistemlerini çalışır hale getirmek mümkün olmuyor. Ama durmuyoruz. Yine üzerine gidiyoruz. Yolun olmadığı, yol inşa etmenin gerçekten çok zahmet gerektirdiği bu yerlerdeki çalışmalarımızı kesintisiz sürdürüyoruz. Geçtiğimiz yıllarda kalıcı üs bölgelerimiz için Kuzey Irak'ta yüzlerce kilometre yol yaptık. Kontrol altına aldığımız yeni yerlerde de aynı faaliyetleri yürütüyoruz. Ama dediğim gibi şartlar arzu ettiğimiz hızda ilerlememizi güçleştiriyor. İnşallah baharla birlikte yeni üs bölgelerimizin altyapılarını tamamlayacak, teröristleri bir daha buralara ayak basamayacak hale getireceğiz.
Dünyada böyle bir siyaset anlayışının örneğine rastlayamazsınız. Hiçbir ülkede kendi devletinin güvenlik stratejilerini ve mücadelesini değersizleştirmeye ve hatta çökertmeye çalışan muhalefet örneği yoktur. Türkiye hariç, hemen hiçbir ülkede terör örgütünün propaganda çarkına dişli olmayı maharet zanneden bir muhalefet asla bulamazsınız. Dünyanın en gelişmiş ülkelerinin dahi örnek aldığı sınır güvenliği ve sınır ötesi tehditleri önleme çalışmalarımızı beğenmeyen muhalefetin, buna karşı alternatif bir çözüm teklifiyse mevcut değildir. Aslında bunlar, PKK'nın Suriye uzantısı PYD'yi terör örgütü olarak görmüyoruz diyerek Irak, Suriye tezkeresine bölücü örgütün siyasi uzantılarıyla beraber ret oyu vererek, kurultay kürsülerinden hapisteki teröristlere sırayla selam göndererek, Meclis'te dört farklı partinin teröre karşı ortak irade sergilediği bildiriye uyduruk gerekçelerle imza atmaktan kaçarak, hasılı terör örgütüne şaşı baktıklarını her vesileyle göstererek terörle mücadele gibi bir dertlerinin olmadığını açıkça ortaya koymuşlardır. Sırf konuşmuş olmak, sırf hükümetin ak dediğine kara, kara dediğine ak demiş olmak, sırf kendi tabanına çalışıyor görüntüsü vermek, sırf emperyalistlere şirin gözükmek için terör örgütü PKK ve uzantılarıyla demlenmeyi içlerine sindirenleri milletimize havale ediyoruz.
Siyaset kurumunun terör gibi doğrudan milli güvenliğimize dair bir konuda güç birliği içinde hareket etmesi millete karşı mesuliyetinin gereğidir. Kendi kişisel ihtirasları ve parti içi iktidar hesapları uğruna bölücü örgütün emellerine koç başlığı yapanları milletimiz asla affetmeyecektir. Sizlerden muhtarlarımız olarak bu hakikat, bu ihanetleri bu çarpıklıkları kimi muhalefet aktörlerinin içine düştükleri bu gaflet hallerini kendi köylerinizde, kendi mahallelerinizde oturan vatandaşlarımıza mutlaka anlatmanızı bekliyorum. Şayet meydanı bu kifayetsiz muhterislere bırakırsak bunun vebalini hiçbirimiz taşıyamayız.
31 Aralık'ta Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girecek olan bütçemizin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Bu vesileyle şu gerçeği sizinle paylaşmak istiyorum. Geçtiğimiz 20 yılda depremler sebebiyle yapılan harcamaların tutarı yenileme ve güçlendirme çalışmaları da dahil edildiğinde vergi gelirlerimizin tam 8 katını bulmaktadır. Görüldüğü gibi devletimiz vatandaşını desteklemek için tüm imkanlarını seferber etmekte, hiçbir fedakarlıktan kaçınmamaktadır.
Merkez Bankası rezervlerimiz tarihinin en yüksek rakamı olan 145 milyar 456 milyon dolara ulaşarak rekor kırmıştır. İnşallah bu rakamı finansal güvenliğimizi tahkim için daha da artıracağız. Hayat pahalılığının yol açtığı sıkıntıların farkındayız. Bunun etkilerini azaltmak için bütçe imkanlarını zorlama pahasına çalışanlarımızın ve emeklilerimizin maaşlarında yüksek oranlı artışlara gittik. Geçtiğimiz yıl ortalama memur maaşını yüzde 129 ve asgari ücreti yüzde 107 oranında arttırdık. En düşük emekli maaşını yüzde 114 oranında yükseltirken bayram ikramiyelerini neredeyse iki katına çıkardık. Tek sefere mahsus 5 bin lira ilave ödeme yaptık, yapıyoruz. Dün açıkladığımız 2024 yılı asgari ücret rakamını da bu tablonun tamamlayıcısı olarak görüyoruz. Yüzde 49 artışla 17 bin 2 liraya çıkan yeni asgari ücretle, çalışanları enflasyona ezdirmeme sözümüze bir kez daha sadık kaldık.
Yeni asgari ücret işverenlere, tüm çalışanlara, ailelerine ve millete hayırlı olsun, Hiç şüphesiz tüm bunlar önemlidir ama yeterli değildir. Devletin imkanları arttıkça çok daha fazlasını yapacağımızı milletimiz zaten biliyor.
Özellikle 85 milyon vatandaşımızın tamamını olumsuz etkileyen enflasyonla mücadelede kesinlikle geri adım atmayacağız. Rakamlar son aylarda enflasyonun ateşinin düşmeye başladığına işaret etmektedir. Önümüzdeki dönemde enflasyondaki ivme kaybı daha net görülecektir. Piyasa gerçekleriyle açıklanamayacak şekilde fahiş fiyat artışlarına giden açgözlülere yönelik denetimlerimizi de yoğunlaşarak devam ettireceğiz. Milletimizin her bir ferdinin refah seviyesini hak ettiği düzeye, yani dünyanın en gelişmiş 10 ekonomisinin vatandaşları seviyesine çıkartana kadar durmadan, dinlenmeden çalışacağız.
Türkiye'nin Balkanlar'daki Kafkaslar'daki, Karadeniz'deki hiçbir gelişmeye sırtını dönmediği gibi güneyimizdeki her meseleyle de yakından ilgilenme mecburiyeti vardır. Ülkemizin Gazze'deki katliamlara, Kudüs ile ilgili hassasiyetine, Kuzey Afrika'daki gelişmelere bu kadar yakın alaka göstermesine şaşıranlara asıl biz hayret ediyoruz. Nasıl Balkanlar'daki dostlarımız rahat etmeden bize burada rahat yüzü yoksa, nasıl Kafkaslar'daki kardeşlerimiz huzur içinde değilken biz burada huzur bulamazken, aynı şekilde güney sınırlarımızdan başlayarak Afrika'nın kuzeyine kadar bütün bölgelerde güven ve istikrar yoksa biz de güven içerisinde oturamayız. Bu gerçeği idrak edemeyenlerin meseleyi yabancı düşmanlığı dahil, medeniyetimize ve tarihimize yakışmayacak şekilde taşımalarının adı açık konuşuyorum gavurun kılıcını çalmaktır."
İnşallah önümüzdeki mahalli idareler seçimlerinde de benzer bir şekilde milletimizin tercihi Türkiye Yüzyılı'ndan yana olacaktır. Tüm muhtarlarımızı bu seçimlerde hep birlikte yol almaya davet ediyorum. Dünyanın ve bölgemizin bu kritik döneminde ülkemizin güven ve istikrar içinde yoluna devam etmesinin ne kadar mühim olduğunu en iyi siz muhtarlarımız biliyorsunuz. Tıpkı 14-28 Mayıs seçimleri gibi 31 Mart seçimlerinde de siz kardeşlerimin bir kez daha gerekeni yapacağına yürekten inanıyorum."