Sözlerine, İsrail güçlerinin Mescid-i Aksa baskınına tepki göstererek başlayan Erdoğan, şu ifadelere yer verdi:
"Bu ramazan ayında da İsrail polisinin, terör ve tedhiş eylemleriyle Mescid-i Aksa'yı ve Filistinli Müslümanları hedef almasından duyduğumuz üzüntüyü ve öfkeyi belirtmek istiyorum. İbadet eden sivillere ses bombalarıyla, coplarla, plastik mermilerle müdahalede bulunmak, tam anlamıyla belhum adal'lik işaretidir. İsrail yönetiminin tüm samimi ikazlara ve telkinlere rağmen estirdiği bu şiddet dalgasının arkasında içeride yaşadığı sıkışmışlığın yattığı anlaşılıyor. Bunun adı zulüm siyasetidir, kan siyasetidir, provokasyon siyasetidir.
Türkiye, bu saldırılar karşısında asla sessiz ve hareketsiz kalamaz. Mescid-i Aksa'ya el uzatılması, Harem-i Şerif'in kutsiyetinin ayaklar altına alınması bizim kırmızı çizgimizdir. Kudüs'e gerektiğinde canları pahasına sahip çıkan Filistinli kardeşlerimiz yalnız değildir. Müslümanların ilk kıblesine yönelik alçak eylemleri ülkem ve milletim adına kınıyor, bu saldırıların bir an önce durdurulması çağrısında bulunuyorum."
İnsanoğlunun uzun hayat yolculuğunun önemli dönüm noktalarının bulunduğunu anımsatan Erdoğan, okula başlamak, işe girmek, evlenmek, çocuklarının mürüvvetini görmek ve emekli olmanın bunlar arasında olduğunu söyledi.
"Emeklilik hayattan kopmak değil, hayatın yeni bir evresine başlamaktır." diyen Erdoğan, ömrünün en güzel, en verimli senelerini ailesine, ülkesine, milletine hizmet yolunda harcayan emeklilerin baş tacı olduğunu vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hayatınızın ikinci baharında sizin yanınızda olmak, sizlere hizmet etmek bizim için şereflerin en büyüğüdür. Emek sahibi, emek vermiş kişi anlamına gelen, emeklisine saygı duymak bu milletin her ferdinin boynunun borcudur. Çünkü sizler aile hayatımızın, mahalle hayatımızın, sosyal hayatımızın güvenceleri, toplumumuzun sağduyu adreslerisiniz." diye konuştu.
Salgın döneminde dünyanın pek çok yerinde emeklilerin adeta ölüme terk edilirken Türkiye'de üzerine en çok titrenilen kesim olduğunu belirten Erdoğan, aynı şekilde Türkiye'nin modern hastaneleri ve Genel Sağlık Sigortası sistemiyle sahip olduğu, dünyanın en güçlü sağlık altyapısının en çok emeklilere hizmet verdiğini vurguladı.
Erdoğan, parklarla, yeşil alanlarla, yürüyüş parkurlarıyla, açık hava, spor tesisleriyle, şehirlerdeki imkanların öncelikle emeklilerin emrinde olduğunu dile getirdi.
Geçen ay yürürlüğe giren emeklilik düzenlemesiyle 2 milyon 250 vatandaşı yaş engelinden kurtararak bu geniş aileye katılma imkanı sağladıklarını aktaran Erdoğan, bu vatandaşların bir kısmının mutlaka kendi işinde veya ücretli olarak çalışmaya devam edeceğini, bir kısmının ise bugün için sakladığı hayallerini gerçekleştirmek üzere yeni bir hayata adım atacağını söyledi.
Erdoğan, ciddi bir rahatsızlığı, engeli olmayan insan için yapacak işin de uğraşacak hobinin de bitmeyeceğini dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çalışırken olduğu gibi emeklilik döneminizde de sizlerin hep yanında olacağız. Türkiye Yüzyılı'nı sizlerin tecrübesiyle, birikimiyle, geniş ufkuyla şekillendireceğiz. Sizler eski Türkiye'yi, eski Türkiye'nin yokluklarını, yoksulluklarını, krizlerini, acılarını, kayıplarını en iyi bilenlersiniz. Ülkemizin 20 yıldır nereden nereye geldiğini, belki gençlerimize anlatmakta zorlanabiliyoruz ama sizler bunun canlı şahitlerisiniz. Huzurun, güvenin, istikrarın, sahip olduğumuz demokrasi ve kalkınma hazinesinin eser ve hizmet siyasetinin anlamını yeni nesillere ancak siz izah edebilirsiniz.
Eğitimden sağlığa, adaletten emniyete, ulaşımdan enerjiye, sanayiden tarıma, spordan sosyal yardımlara, her alanda, ülkemizi asırlık eksikliklerini tamamlayarak bugünlere beraberce getirdik. İnşallah şimdi Türkiye Yüzyılı'nı da birlikte inşa edeceğiz. Bu konuda sizlerden destek bekliyorum."
Hayatın en ağır yüklerini geride bıraktıktan sonra emeklilik dönemini rahatça sürdürmenin, bunun için gereken imkanlara sahip olmanın emeklilerin hakkı olduğunu belirten Erdoğan, bunun da elbette emekli maaşıyla yapılacağını anlattı.
Türkiye'de geçmişte emekli maaşlarının kötü bir seviyede olduğunu anımsatan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Hükümete geldiğimizde 66 lira, yani o günkü kurla ancak 50 dolara tekabül eden emekli maaşı alan insanlarımız vardı. Türkiye'nin, geçtiğimiz 20 yılda sağladığı büyümeden, zenginlikten, emeklilerimiz de istifade etti. En düşük emekli maaşını son düzenlemeyle 7 bin 500 liraya, yani yaklaşık 400 dolara yükselttik. Aynı dönemde asgari ücreti 184 liradan 8 bin 500 liraya, engelli aylığını 25 liradan 2 bin 400 liraya, 65 yaş aylığını yine 25 liradan 1900 liraya çıkardık.
Memur, emekli ve esnaf sosyal güvenlik kurumlarını tek çatı altında toplayarak hem işlemleri kolaylaştırdık hem hizmet standardı bakımından aradaki uçurumları kapattık. Bir dönem çalışanlarımız gibi emeklilerimiz de fiş fatura toplayarak hatırlayın vergi iadesi alırdı. Biz bu uygulamayı kaldırarak elde edilen yüzde 4-5 civarındaki geliri de maaşlara ekledik. Tasarrufu Feşvik Fonu ve Konut Edindirme Yardımı gibi çalışırken yapılan kesintilerin ödemesini emeklilerimize de yine biz yaptık. Maaşlarınızın yattığı bankaların bunun için sizlere promosyon ödemesi yapmasını temin ettik. Emekli olduktan sonra ticari faaliyette bulunmak isteyen emeklilerimizin aylıklarından yapılan yüzde 15 kesintiyi önce düşürdük, sonra tamamen kaldırdık."
Madenciler başta olmak üzere farklı iş kollarında çalışan çok sayıda vatandaşa emeklilikle ilgili avantajlar sağlayarak hakkaniyeti temin ettiklerini dile getiren Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Yurt dışında çalışanların ülkemizdeki emekliliklerini kolaylaştırdık. Borçlanma imkanını genişleterek, emeklilik haklarından yararlanabilmedeki gecikmelerin önüne geçtik. PTT aracılığıyla talep eden emeklilerimizin maaşlarını evlerinde alabilmelerini sağladık. Emeklilikle ilgili işlemlerin pek çoğunun elektronik devlet üzerinden yürütülebilmesini temin ederek kurumlardaki yığılmaların önüne geçtik. Memurların ek göstergelerinde yaptığımız yükseltmelerden emeklilerimiz de yararlandı. Tarihimizde ilk defa emeklilerimize bayram ikramiyesi ödemesini biz başlattık. İlk olarak 2018 yılında Ramazan ve Kurban Bayramlarında biner lira olarak başlayan bu ödemelerin tutarını önce 1100 liraya, şimdi de 2000 liraya çıkardık. Bu listeyi onlarca maddeyle uzatmak mümkündür. Sadece en düşük emekli maaşını getirdiğimiz seviye bile başlı başına emeklilerimize verdiğimiz değerin göstergesidir."
Konuşmasında muhalefete eleştirilerde bulunan Erdoğan, "Son günlerde birileri emeklilerimizin maaşları ve ikramiyeleri üzerinden bir istismar siyaseti yürütmeye çalışıyor." ifadesini kullandı.
"Neymiş? Maaşları şöyle yapacakmış, ikramiyeleri böyle yapacakmış, bunun için söz veriyormuş. Hatırlarsanız aynı zat mahalli seçimler öncesi kazandığı belediyelerden tek bir işçinin bile işinden edilmeyeceği konusunda namus sözü vermişti. Nerede namus? Ne oldu?" diye soran Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunca insan belediyelerde ne oldu? Çıkarıldı. On binlerce insan işinden, ekmeğinden edildi. Bu kişi namus sözünü asla yerine getirmedi. Aynı şekilde mahalli idareler seçimleri öncesi belediyelerinde toplu taşımadan suya kadar her hizmeti bedava yapma sözü verdiler. Ama onların da hiçbirini tutmadılar. Hatta ekranlara çıkıp belediyeyi kazandıkları yerlerde 'Her çiftçiye bedava traktör vereceğiz.' diye söylediler. Sorun bakalım, ülkenin neresinde, hangi çiftçiye bedava traktör vermişler. Anlaşılan şimdi de gözlerini emeklilerimize kestirmişler. Her seçim öncesi yaptıkları gibi açmışlar vaat bohçasını bol keseden dağıtıyorlar."
20 yıldır emekliler başta olmak üzere millete verdikleri tüm sözleri tuttuklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, vaat ettikleri tüm projeleri yaptıklarını, çözme vaadi verdikleri tüm sorunları da çözdüklerini bildirdi.
Erdoğan, "Verdiğimiz her sözü yerine getirerek ülkemize çağ atlattığımızı kimse inkar edemez. İşte 1 milyon 300 bin toplu konut inşaatını yaptık ve toplu konutlarımızı sahiplerine dağıttık. Mesela sizlerin emekli maaşlarını bayramlarda ve benzeri özel günlerde erken ödediğimiz olmuştur. Ama asla bir gün bile aksatmadık, geciktirmedik." diye konuştu.
Yaşanan deprem felaketine rağmen emeklisinden, memur ve işçisine, toplumun hiçbir kesimini maddi açıdan mağdur etmediklerini belirten Erdoğan şunları kaydetti:
"Bugün bile hem depremin yaralarını sarıyor hem de milletimizin aşını, ekmeğini büyütmeye çalışıyoruz. Allah göstermesin, bu kişi ülkenin yönetimine geçerse olacakları ben size söyleyeyim. Sözünü ettiği o ikramiye, o maaş artışlarını yapar mı? Bilmiyorum. Ama kesin olan şu ki emeklisinden işçisine ve memuruna kadar devlet bütçesinden maaş alan hiç kimse bir sonraki ay hesabına o paranın yatıp yatmayacağını bilemeyecektir. Bunların halef selef oldukları başkanları da böyle yapmadı mı? Yazar kasa Başbakanlığın önüne atılmadı mı? Deprem bölgesinde yıkılan evinin yerine bir an önce yenisinin yapılmasını bekleyen vatandaşımız, o yuvasına ne zaman kavuşacağını hiçbir zaman bilemeyecek. Engellisinden yaşlısına, dul ve yetiminden şehit yakını ve gazisine, devletten sosyal yardım ödemesi alan hiçbir insanımız bir sonraki ay hesabına bu paranın gelip gelmeyeceğini bilemeyecek. Çünkü bunlar ülkeyi yönetmeye, milletin dertlerini çözmeye gelmiyor. Bunlar en az 7 kişiye cumhurbaşkanı yardımcılığı, vaatlerine bakılırsa en az 50 kişiye de bakanlık makamı dağıtmaya geliyor. Ya böyle şey olur mu? Böyle devlet yönetimi olur mu? Bunlar köprüsünden tüneline, şehir hastanesinden savunma sanayi projelerine kadar yapılanları yıkmaya, devam edenleri durdurmaya geliyor."
Erdoğan, Ankara'da iki şehir hastanesi bulunduğunu, vatandaşların bu hastanelerde en lüks hizmeti aldığını belirtti.
Hastanelerin eski hallerinin düşünülmesi gerektiğini dile getiren Erdoğan, Savaş Ay'ın programlarına atıfta bulunarak "Bunlar ülkemizi bölgesinde ve dünyada söz sahibi yapan yatırımların altında imzası olanlara dünyayı dar etmeye geliyor. Bunlar siyasette, koalisyonlar, güvenlikte terör ve kaos, ekonomide kriz ve çöküş, sosyal hayatta kavga ve dövüş, dış politikada mahcubiyet ve teslimiyet demek olan eski Türkiye'yi geri getirmeye geliyor. Bunları biz söylemiyoruz. Bizzat kendileri söylüyor. Böyle bir kafanın, böyle bir zihniyetin bırakınız ülkeyi büyütmeyi, geliştirmeyi, güvende tutmayı, mevcut işleyişi sürdürmesi mümkün mü?" şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasını şöyle tamamladı:
"Ekonomiyi iki günde yerle yeksan edecekler. Sonra da tıpkı o koltukta daha önce oturanların yaptıkları gibi Avrupa'ya, Amerika'ya gidip memur maaşı ödemek için para dilenecekler. IMF'den gidip para dilenmediler mi? Niçin? Memur maaşlarını ödemek için. Peki 20 yıldır böyle bir durumu bizde gördünüz mü? Her şey zamanında tıkır tıkır ödenir. Bunlar otel odalarında buluştukları IMF'nin ayağına çantacılarını gönderecekler. Yine el açacaklar. Üç kuruş için ülkenin onurunu ayağa düşürecekler. Göreve geldik. IMF'ye olan borç neydi? 23 buçuk milyar dolar, 2013 yılında IMF'ye olan borcu bitirdik ve ondan sonra bir daha IMF'yi kapımıza sokmadık. İşi böyle bitirdik. Bizim şimdi IMF'yle ilgimiz yok. Her geçen gün daha da iyi olacak. Türkiye'yi 20 yıl sonra yeniden küresel lobilere bağımlı hale getirmeyi düşünüyorlar. Türkiye'nin geçmişte neler yaşadığını çok iyi hatırlıyorsunuz. Kendinizin evlatlarınızın, torunlarınızın geleceğini bunlara, bu iş bilmez muhterislere teslim etmeyeceğinize inanıyorum. İnşallah Allah'ın izni, sizlerin desteği, milletimizin ferasetiyle, ülkemizin böyle bir felakete uğramasına meydan vermeyeceğiz."