Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 30 Ağustos Zafer Bayramı'nda Kara Harp Okulu'nda gerçekleşen yemin töreni sonrası gündeme gelen tartışmalı görüntüler hakkında ilk kez konuştu. 21. İmam Hatipliler Kurultayı'nda yaptığı konuşmada, tören sırasında bir grup teğmenin kılıçlarını havaya kaldırarak "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" sloganı atmasını eleştiren Erdoğan, bu durumu sert ifadelerle değerlendirdi.
"Bu Kılıçları Kime Çekiyorsunuz?"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kara Harp Okulu'ndaki yemin töreniyle ilgili, "Geçen diploma töreninde kılıçlar çektiler, bu kılıçları kime çekiyorsunuz?" diyerek bu davranışın kabul edilemez olduğunu vurguladı. Erdoğan, olayın ardından orduda araştırmaların başlatıldığını ve "kendini bilmez" olarak nitelendirdiği kişilerin ordudan temizleneceğini ifade etti.
"Ordumuz Üzerinden Siyasi Hesap Görülmesine Fırsat Vermeyiz"
Erdoğan, bu tür davranışların ordunun disiplini ve birliğiyle bağdaşmadığını belirterek, ordunun içinde bu tip kişilerin bulunmasının mümkün olmadığını söyledi. Ayrıca, üniversite yönetimi ile görüşmelerin yapıldığını ve gerekli adımların atılacağını vurgulayan Erdoğan, "Ordumuz üzerinden siyasi hesap görülmesine fırsat vermeyiz" ifadelerini kullandı.
Bu olay, askeri vesayet tartışmalarını tekrar alevlendirirken, Erdoğan'ın açıklamaları kamuoyunda geniş yankı uyandırdı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında ayrıca şunları kaydetti;
"İmam Hatip davasının çilesini omuzlamış nice isimsiz kahraman var. Bu büyük çınarın bugünlere gelmesinde emeği, fedakarlığı olan nice vakıf erbabımız var. Canıyla, malıyla ve ruhuyla kendisini bu davaya adayan öğretmenlerimiz var. Bir gencin elinden daha tutmak, bir gencimize daha ulaşmak için ter döken nice gönül insanımız var. Türkiye'den ve dünyadan İmam Hatiplerin kurulması, yaşaması için varını yoğunu seferber etmiş nice hayırseverimiz var. Rabbim o güzel insanların hepsinden razı olsun. Vefat edenlerin mekanı inşallah cennet olsun.
Sevgili genç kardeşlerim son 22 yıldır Genel Başkan olarak, milletvekili olarak, Başbakan olarak şimdi de Türkiye Cumhurbaşkanı olarak milletimizin verdiği yetki ve sorumlulukla yol arkadaşlarımızla Türkiye'ye hizmet ediyor. Aziz milletimize hizmetkar olmanın gurur ve şerefini üzerimizde taşıyoruz. 22 yılda ülkemiz için çok eserler vücuda getirdik. Çok hizmetler ürettik. Yollar, köprüler, hastaneler, konutlar, şehirler, okullar inşa ettik. Ekonomide savunmada ticarette ülkemizi kat ve kat büyüttük. Her alanda ülkemize ilkleri yaşattık. Kırılmaz denilen rekorları hamdolsun kırdık.
Eğitimde, sağlıkta, ulaşımda, tarımda, ticarette, iç güvenlikte, dış güvenlikte aklınıza gelebilecek her alanda Türkiye'yi ilklerle tanıştırdık. Türkiye'yi dünyanın ve bölgesinin parlayan yıldızı haline getirdik. Gücünü, itibarını arttırdık. Şunu burada açık yüreklilikle söylemek isterim, tabii ki bunların tamamı önemlidir, kıymetlidir, bizim için şeref pavesidir. Bunların hiçbiri bizim mücadelemizin asıl gayesi değildir. Şahsen benim için geçmişten bugüne gelen bugünden son nefesime kadar üzerimde taşıyacağım, hatta Rabbimin huzurunda bile inşallah bana şahitlik edecek bir makamım, bir rütbem bir sıfatım var. O da İmam Hatipli olmaktır. Bana ömrün boyunca yaptığın tek bir şeyi, ortaya koyduğun tek bir eseri söyle deseler tereddüt etmeden vereceğim cevap gayet açıktır; İmam Hatip okullarının önündeki engelleri kaldırmaktır. İmam Hatiplerin sayısını artırmaktır. İmam Hatiplerin eğitim kalitesini artırmaktır.
Her şey gelip geçer, bütün makamlar, bütün rütbeler, bütün sıfatlar gelip geçer. Ama toprağa attığınız tohum gür bir çınara dönüşür. Yüzyıllar boyunca gölgesinde medeniyetler inşa eder. Rahmetli büyüklerimiz işte bu tohumu toprağa attılar. Bedel ödeme pahasına bu tohumları samimiyetle toprağa serpdiler. Biz de yeni tohumlar attık. O tohumları Türkiye'nin dört bir yanına ulaştırdık. Var olanlara gözümüz gibi baktık. Onları koruduk, kolladık, fidana ağaca dönüşmelerini sağladık. İmam Hatipleri kuranlar sadece üç beş kişiydi. Biz bir avuçtuk. Şimdi görüyorum ki sel olduk, çağlayan olduk, deniz olduk, hatta okyanus olduk. Şununla iftihar ediyorum, hani İstiklal şairimiz Mehmet Akif diyor ya "Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli." Evet Sevgili İmam Hatipli kardeşim, sen varsın, sen işte buradasın, sen iftiharla ayaktasın, sen eskisinden daha çoksun, eskisinden daha güçlüsün. Sen varsan şehadetleri dinin temeli olan ezan yurdumun üstünde ebedi inleyecek, ebedi okunacak. Sen varsan Allahu ekber nidaları semalarımızdan hiçbir zaman eksilmeyecek. Sen varsan rengini şehitlerimizin kanından alan bayrağımız nazlı nazlı dalgalanmaya devam edecek. Sen varsan bu millet mazlumların umut kaynağı olmaya devam edecek.
İşte biz İmam Hatipliler olarak en başta hamdolsun bunu başardık. Biz İstiklal Marşı'mızın o muhteşem ruhunu yaşattık. İstiklal Marşı'nı kendimize adeta bir Kur'an tefsiri yaptık. Onun kılavuzluğuyla bu yolda azimle yürüdük, korkmadık. Ay yıldızlı al bayrağımızın şafaklarımızda hürriyetle iftiharla itibarla dalgalanması için mücadele ettik. Hakka tapan milletin istiklali için çok çalıştık. Yurdumuza alçakları uğratmamak için göğsümüzü siper ettik. Diyor ya merhum Mehmet Akif, "Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli", Ayasofya'yı zincirlerinden biz bu imanla kurtardık. 86 yıllık mahzunluğun ardından Fatih'in emanetine sahip çıktık. O ulu mabedini mümin yüreklerle yeniden biz buluşturduk. Ayasofya'nın İstanbul'un Türkiye'nin ve tüm İslam aleminin kalbindeki sızıyı hamdolsun biz dindirdik. Ve şunu bütün zerrelerimizle söyledik, "Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyet. Hakkıdır Hakka tapan milletimin istiklal" Bizim dün yolumuz buydu bugün yolumuz budur. Allah ömür verdikçe yarında istikametimiz işte bu olacaktır.
İmam hatipler dirilişin sembolüdür
Sevgili gençler şunu çok net söylemek isterim; Bu ülkenin her bir vatandaşı bizim için değerlidir. Bu ülkedeki her insan bizim göz bebeğimizdir. Biz okullar arasında ayrım yapmıyoruz. Bu ülkenin her bir okulu da bizim için çok mühimdir. Ancak İmam Hatipler bir ihtiyaç neticesinde ortaya çıkmış ve hamdolsun varlık sebeplerini hakkıyla ifa etmiş eğitim yuvalarıdır. İmam Hatipler her safhası mücadelelerle dolu bir asırlık mazisiyle direnişin ve dirilişin sembolüdür. Arif Nihat Asya merhumun şu şiirini sizlere özellikle hatırlatmak isterim; Biz kısık sesleriz, minareleri sen ezansız bırakma Allah'ım. Cihat meydanını pehlivansız bırakma Allah'ım. Kahraman bekleyen yığınlarını kahramansız bırakma Allah'ım. Yarının yollarında yılları da ramazansız bırakma Allah'ım. Bizi sen sevgisiz, susuz, havasız ve vatansız bırakma Allah'ım. Müslümanlıkla yoğrulan yurdu Müslümansız bırakma Allah'ım.
Kardeşlerim biz İmam Hatipliler olarak işte bunun için varız. Minareler ezansız kalmasın diye varız. Cihat meydanı pehlivansız kalmasın diye varız. Kahraman ordumuz kahramansız kalmasın diye varız. Bir vatanımız var bir vatanımız hep var olsun diye varız. Müslümanlıkla yoğrulan yurdumuz Müslümansız kalmasın diye varız. En başından itibaren mücadelemiz bunun içindir. Şunu asla unutmayın sevgili gençler; Eğer bu topraklardan Müslümanlığı, eğer bu topraklardan ezanı, minareyi, camiyi, Kur'an'ı çekip alırsanız inanın geriye hiçbir şey kalmaz. Eğer bu topraklardan Müslümanlığı, camiyi, Kur'an'ı çekip alırsanız geride millet de kalmaz, memleket de kalmaz. İmam Hatip mücadelesi bir vatan savunmasıdır. İmam Hatip mücadelesi bir iman mücadelesidir. İmam Hatip mücadelesi bir varlık yokluk mücadelesidir.
Hatırlayın yüz yıl önce toplarıyla, tüfekleriyle, tanklarıyla, uçaklarıyla geldiler ama bu aziz toprakları işgal edemediler. Milletin iman dolu göğsünü serhadini aşamadılar. Bu milleti imanından koparmadan işgal edemeyeceklerini anladılar. Bu milleti ruh köküyle bağını kesmeden asla esir alamayacaklarını anladılar. Onun için içeriden ve dışarıdan iman kalemizi kuşatmaya çalışıyorlar. Hainlikle, ajanlarıyla, paralı askerleriyle her türlü yalanla, iftirayla, kışkırtmayla, aileye ahlaka geleneklerimize yönelik ellerindeki her türlü aparatla özellikle imanımızı hedef alıyorlar. Dün topraklarımızı nasıl işgal edemediyseler bugün de Allah'ın inayetiyle iman kalemizi kuşatamayacaklar. Bu memleketin her bir evladı vatanı için canını ortaya koyacaktır. Ama İmam Hatipliler hem canlarını, hem mallarını, hem akıllarını ortaya koyacak vatan ve iman savunmasında yine en ön saflarda yerlerini alacaklar.
İsrail başka yerlere de girecek
Sevgili gençler, sevgili İmam Hatipliler Gazze'de 11 yıldır insanlık dışı bir soykırım devam ediyor. Filistin toprakları 1918'de Osmanlı Devleti oradan çekildiği günden bugüne siyonistler tarafından karış karış işgal ediliyor. Filistinliler, Ramallah ve Gazze'de daracık toprak parçalarına sıkıştırıldılar. Şimdi İsrail hem Batı Şeria'da hem Gazze'de soykırım yaparak oraları da işgal etmeyi hedefliyor. Dün gencecik bir evladımızı Ayşenur Eygi'yi alçakça katlettiler. Bugüne kadar 17 bini çocuk, 41 masum sivili öldürdüler. Çocuk, kadın, genç, yaşlı demeden barbarca saldırıyorlar. Kan döküyorlar. Gazze'de bir İsrail Filistin savaşı değil yayılmacı siyonizm ile vatanlarını koruyan Müslümanların mücadelesi var. Gerek ülkemiz içinde gerek İslam ülkelerinde bazıları bu meseleyi kendisinden uzak bir mesele olarak görüyor ve fena halde yanılıyorlar. Daha önce de söyledim İsrail, Gazze'de durmayacak. İsrail eğer bu şekilde devam ederse Ramallah'ı da işgal ettikten sonra gözünü başka yerlere dikecek. Sıra bölgedeki diğer ülkelere gelecek. Lübnan'a Suriye'ye gelecek. Dicle ve Fırat arasındaki vatan topraklarımıza göz koyacaklar. Önünde poz verdikleri her haritayla bunu açık açık söylüyorlar. Sadece Gazze'yi işgalle yetinmeyeceklerini şimdiden ilan ediyorlar. Biz işte onun için Hamas Müslümanlar adına direniyor diyoruz. Biz işte onun için Hamas sadece Gazze'yi değil İslam topraklarını, Türkiye'yi savunuyor diyoruz. İsrail'in devlet terörünün karşısında durmak bizim için İslami bir vazifedir. İmani bir vazifedir. Vatani bir meseledir. Tabii ki milli bir meseledir.
Böyle kritik bir dönemde İslam ülkeleri bir an önce uyanmalı, tehlikenin farkına varmalı ve iş birliğini daha da artırmalıdır. Mısır'la, Suriye ile attığımız yeni adımlar büyüyen yayılmacılık tehdidine karşı bir dayanışma hattı oluşturmaya yöneliktir. Bütün İslam ülkeleri de nerede duracağı belirsiz İsrail işgaline karşı ortak tavır takınmalıdır. Biz en başından itibaren bu çağrıyı yapıyoruz. İsrail şımarıklığını, İsrail haydutluğunu, İsrail'in devlet terörünü durduracak yegane adım İslam ülkelerinin ittifakıdır diyoruz. Şunun bilinmesini isterim Mısır'la başlattığımız yeni süreç, Gazze'nin Filistin'in hayrına olacaktır. Diğer komşu ülkelerde yürüttüğümüz temaslar bölgemizin faydasına olacaktır. İçimizdeki bedhahların ne dediğine bakmadan bölgemizdeki dostlarımızın sayısını artırmaya devam edeceğiz."