Zekat, İslamın temellerinden biridir.
Farz oluşu, Kur'an-ı Kerim ve Efendimizin Hadis-i Şerifleriyle sabittir.
İcma'ı ümmet de bu görüştedir.
Zekat, hicretin ikinci yılında oruçtan önce farz olmuştur.
Kur'an-ı Kerim'de otuzu aşan yerde zikredilmiştir.
Tövbe suresinin 103 üncü ayet-i celilesinde me'alen: ''Onların mallarından bir sadaka al,
onunla kendilerini tezkiye etmiş,
temizlemiş olursun, onlara dua et,
zira senin duan onlar için bir sükunettir.
Allah kemaliyle işiticidir, bilicidir'', buyurmuştur.
Namaz ve oruç nasıl bir bedenî ibadetse,
zekat da mali bir ibadettir.
Zekat, lügatte arıtmak ve temizlemek anlamındadır.
Dinde ise, zekat, zengin sayılan kadın ve erkek her müslüman Allah'ın rızasını yerine getirmek maksadıyla her yıl malının kırkta birini,
diğer bir tabirle yüzde ikibuçuğunu muhtaç olanlara vermektir.
Zekatın kimlere verileceği hususu Kur'an-ı Kerim'in tövbe suresinin 60 inci ayeti'de;
''Sadakalar yalnız fakirlere, miskinlere,
sadakaları toplamağa memur olanlara,
kalbleri te'lif edilmiş bulunanlara,
azad kılınacak kölelere, borçlulara,
Allah yolunda cihada katılanlara ve yolculara mahsustur.
Bu hükümler Allah tarafından farz kılınmıştır.
Allah alimdir, hakimdir'', buyurulmuştur.
Zekat vermeye önce akrabadan başlanır.
Yalnız babalara, dedelere, oğullara, torunlara zekat verilmesi caiz olmadığı gibi, karı koca da yek diğerine zekât veremezler.
Borcu olmayan ve ailesinin maişetini temin etmiş bulunan her müslüman yirmi miskal,
yani; 80,18 gr. altın'a veya 200 dirhem,
561 gr. gümüş'e veyahut bu miktarlara denk parası varsa, yahut ticaret eşyasına malik bulunuyorsa zekat vermesi üzerine farzı ayındır.
Kırlarda otlayan hayvanlardan koyun ve keçi cinsinden olanların nisabı 40, sığır ve manda cinsinden olanların nisabı 30 ve devenin nisabı 5'tir.
Her müslümanın bu sayıdan az hayvanı bulunduğu takdirde üzerine zekat düşmez.
Kadınların takındıkları;
elmas, zümrüt, inci ve bunlar gibi diğer mücevherlerden, evi, hamamı, dükkanı,
tezgahı ve ev eşyası varsa ve bunların satıcısı değilse, kiraya vermiyorsa, kar almıyorsa
o zaman bunlardan da üzerine zekat terettüb etmez.
İslam dini yoksulluğu ortadan kaldırmak gayesiyle zekat farizasını kabul etmiş ve müslümanları bu farzın ifasıyla mükellef kılmıştır.
Bu farzdan da maksad, zengin olanları sıkıntıya sokmak değil bilakis, fakirlerin yaşayışını normal bir seviyeye çıkarabilmektir.
Zekat, dünyada borcunu ödemek ve ahirette de cezadan kurtulmaktır.
Zekat, hiç şüphesiz müslümanların, Cenab-ı Hakk'a karşı muhabbet ve şükran borçlarını arttırır.
Ahlakını terbiye eder, iyi huylar kazandırır,
cömert ve semahat sahibi olmasını sağlar.
Peygamberimiz; ''Kimsesizlere sevgi ve yardım, cennetin kapısını açacak bir anahtardır'' buyurmuşlardır.
Bedeni ibadetler bedenimizin nimetleri için bir şükran borcu olduğu gibi, mali ibadetler de hiç şüphesiz mal nimetleri için bir şükran borcudur.
Nisaba malik olan her müslüman tam manasıyle mallarının zekatlarını vermiş olsalar o memlekette ihtiyaçlı hiç bir kimsenin kalmayacağı şüphesizdir.
Zekattan başka bir de Ramazan bayramından önce verilen sadakay-ı fıtır vardır.
Sadaka, lügatte fakirlere verilen şey, bir nevi zekat demektir.
Buna mali ibadet denir.
Zekat, malda bereketi, canda emniyeti sağlar.
Beşer tarihinde medeniyetin bekası için büyük hizmetler yapar, içtimai fenalıkların önüne geçer.
En hayırlı ve en iyi müslüman şüphesiz dünyası için ahiretini ve ahireti için de dünyasını unutmayan insandır.
Zekat, zenginler için dini bir riyazettir.
Kalbin temiz olmasını temin eder, dolayısıyla içtimaî nizamın kuvvetlenmesine vesiledir.
Çünkü İslam dini, insanlar için, insanlar arasında yardımlaşmayı ve tesanüdü mecbur tutar.
Arz ve semavî âfetlere maruz kalanların, Allah yolunda ve hürriyet uğrunda çalışanların yardımına koşmasını zaruri kılar.
Zekat, fakirleri zenginlere bağlar.
Çünkü Peygamberimiz;
''Zekat, İslamın köprüsüdür'', buyurmuşlardır. Üzerine farz olan zekatını veren bir müslüman yardıma muhtaç olanlara hiçbir mukabele beklemeksizin para yardımında bulunur.
Bu suretle mensubu bulunduğu cemiyete yardım etmiş olur.