Fatih Terim maç öncesi konuşmasında, “bu maçtan alınacak galibiyet, üç puandan fazlası olur” diyordu ama beraberlik için fikri yoktu. Sarı-kırmızılı oyuncular hiç de onun dediği gibi oynamadılar. Gerçi, 14 beraberlik ile bu maça gelen Konyaspor’un da bildiği oyunu iyi yönetmesinin bu futbolda etkisi büyüktü.
Konyaspor beraberlik için oynadı ve gol yememe adına oyuna her bölgede kendine özgü düğümler attı. Kocaman imzalı bu düğümler Galatasaray’ın gol yollarında etkili olmaması içinde ama öyle sıkı bağlanmıştı ki, Konyaspor top kendi oyuncularına geçince de attığı bu düğümleri çözemedi. Koli bandı ile bağlanmış paket misali, kalıbı bozmadan hep set oyununa sağdık kaldı. Birlikte hareket etmek isterken, top kayıpları ile Galatasaray yarı alanına dengeli geçemedi.
Galatasaray’ın oyun planı ise sabır üzerine kurulmuştu. Sabırla top çevirdi, sabırla gol aradı. Özellikle sağ kanattan geliştirdiği ataklar ve bu kanattan gelen ortalarla etkili oldu. Ancak ceza alanı içinde sonu vuruşu yapması gereken oyuncular saliselerle topa geç kaldılar. Diagne, bu ligimizde kendisini en iyi tutabilecek eşit fizikteki Uğur Demirok karşısında özelliklerinin büyük bölümünü bir kez dışında kullanamadı.
60’tan sonra Galatasaray’ın sabrı taştı ve Konyaspor üzerine daha ağırlıklı yüklenmeye başladı. Konyaspor ise Galatasaray baskısına aynı tempo ile cevap verince, sarı-kırmızılılar bir adım geri atmak zorunda kaldı. Hatta artan tempoyu düşürme adına Fatih Terim iyi oynayan iki oyuncusu Onyekuru ve Belhanda’yı çıkartarak Emre ve Mitroglou ile takımını sakinleştirdi. Maçın tek gol pozisyonu vardı ve onu da Diagne yakalamıştı. Kaleciyle karşı karşıya kaldığı pozisyonda, topu avuta atınca, maçın düğümü, ligimize önümüzdeki 4 haftanın sonunda çözülecek kördüğüm olarak yansıdı..