Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı’nın ilk ve tek siyasi partisi olan Dostluk, Eşitlik ve Barış Partisi (DEB) Genel Başkanı Çiğdem Asafoğlu, Batı Trakya’daki son siyasi gelişmeleri ve Yunanistan’ın Batı Trakya Türkleri’ne yönelik ırkçı ve baskıcı politikalarını Doğu Akdeniz Politik'e değerlendiren Çiğdem Asafoğlu'nun açıklamalarını gündeme taşıyan Doğu Akdeniz Politik'in haberine göre, Türkiye Cumhuriyeti garantörlüğü ile bırakılan bir Azınlığız. Azınlık olarak her daim dilimize dinimize örf ve adetlerimize sahip çıkarak onlarla birlikte yaşamaya devam edeceğiz ifadesini kullandı.
Çiğdem Asafoğlu, Anavatan Türkiye'nin yanımızda olması bize büyük moral vermektedir. Yunanistan’ın hukuksuz şekilde uyguladığı baskı politikalarına karşı direnmeye devam ettiklerini belirterek, ”Batı Trakya Türkleri tüm baskı politikalarına rağmen davasına sadık bir toplum olmaya devam ediyor ve edecektir” dedi.
Batı Trakya Türkleri’nin, Lozan Antlaşması ve uluslararası antlaşmalarla sahip olduğu hak ve özerkliklere rağmen, Yunanistan ırkçı ve sert politikalarla uluslararası toplumu da arkasına almaya çalışarak Batı Trakya Türkleri’nin kazandığı kolektif hakları, bireysel haklara indirgemeye çalışıyor. Tarihsel haklarımızın uluslararası arenada savunulması maksadıyla Batı Trakya Türkleri nasıl bir yol izliyor? Anavatan Türkiye’nin bu konudaki desteğini nasıl değerlendiriyorsunuz?
1923 yılında Lozan Antlaşması ile birlikte elde edilen birtakım temel haklarımıza rağmen Yunanistan hükümeti Azınlık üzerindeki politikalarında ciddi bir gelişme sağlayamamıştır. Bu sebeple Batı Trakya’da bulunan Müslüman Türk Azınlığı günümüze kadar haklı mücadelesinden vazgeçmemiş, her zaman dik duruş sergileyerek sahip olduğu hakları elde etmek için bu doğrultuda çalışmasını sürdürmeye gayret etmiştir.
Özellikle 1985 yılından itibaren merhum liderimiz Dr. Sadık Ahmet’in başlattığı mücadele yıllardır süre gelen hak ihlallerine artık dur demek için büyük bir adım ve uyanış olmuştur. Bu sayede, tüm dünya Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığının mücadelesine şahit olmuştur.
Asafoğlu, Özellikle bölgede süren varlığımız boyunca sürdürdüğümüz mücadele sırasında bizlere olan desteğini hiçbir zaman esirgememiş Türkiye Cumhuriyeti’ne sonsuz şükranlarımızı sunarız. Bu durum bizlere karşı olan bu desteği her zaman hissettirmeye devam ediyor. Anavatan Türkiye Cumhuriyeti’nin her platformda Batı Trakya Türk Azınlığının uğradığı haksızlıklardan ve ayrımcılıklardan söz ederek bizim her zaman yanımızda destekçimiz olduğunu, mücadelemizde yalnız olmadığımızı hissettirmekte. Verilmeyen hakların, Anavatan Türkiye Cumhuriyeti üst düzey yöneticileri tarafından dile getirilmesi gayet olağandır ve bu biz Türk Azınlığına da büyük moral vermektedir.
Batı Trakya Türkleri’nin hakları Lozan Antlaşması ile kayıt altına alınmıştır. Bu yüzdendir ki Batı Trakya’da yapılan her hareket, her girişim bizleri yakından ilgilendirmektedir. Ancak ne yazık ki ülkemiz Yunanistan Batı Trakya Türk Azınlığını tarih boyunca, Türkiye ile ilişkilerini baz alarak yönetmiştir. Türkiye ile Yunanistan ilişkileri gergin olduğunda bu gerginlik Batı Trakya Türk Azınlığı’na bariz şekilde yansımakta ve bizim ülkemizdeki baskılar artmaktadır. Ancak Batı Trakya Türkleri tüm baskı politikalarına rağmen davasına sadık bir toplum olmaya devam ediyor ve edecektir.
Çiğdem Asafoğlu, Yunanistan’ın uyguladığı dış politikalar veya balkanlar politikası dışında, Müslüman Türk Azınlığının asıl ilgilendiren konular ve problem yaratan konular daha fazla iç siyasetle bağlantılıdır. Özellikle son zamanda Yunanistan’ın ekonomik olarak bölgede uyguladığı baskılardan dolayı ve bu yüzden de bölgemizin Yunanistan’ın en düşük ekonomisine sahip olması Azınlığın verilmeyen haklar dışında bu konuda da büyük bir sıkıntı çekmesine sebep olmaktadır. Ülkemiz Yunanistan’ın balkan politikaları, iç dünyasında hakları için direnen Müslüman Türk Azınlık için pasif ve ilgi alanının dışında bir konu kalmaktadır.
Batı Trakya Türkleri’nin, Yunanistan’ın baskıcı hamleleri ve dışlayıcı politikaları karışışında Anavatan Türkiye’den ve Türk milletinden en önemli beklentimizin bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da desteklerini her zaman devam ettirmeleridir. Biz bu topraklarda Anavatanımız Türkiye Cumhuriyeti garantörlüğü ile bırakılan bir Azınlığız. Azınlık olarak her daim dilimize dinimize örf ve adetlerimize sahip çıkarak onlarla birlikte yaşamaya devam edeceğiz. Anavatanımızın desteğini her zaman arkamızda hissettiğimizi belirtmek ister Azınlık fertleri olarak Türkiye-Yunanistan arasında birer gönül elçisi olma yolunda ve Azınlık haklarımızın tamamını elde etme yolunda çalışmaya devam edeceğimizi ifade etmek isterim.