BİR ASIR SONRA AYNI SENARYO
Doğu Akdeniz'de dengeleri değiştiren Türkiye-Libya deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına ilişkin' mutabakat, hiç de yabancı olmadığımız bir senaryoyu bu kez çöpe attı. Yüz yıl önce Osmanlı Devleti sınırları içindeki petrol yataklarının yağmalanması gibi günümüzde de Doğu Akdeniz'deki doğalgaz ve petrol yatakları Türkiye'nin olmadığı bir masada paylaşılıyordu. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Eğer isterse Libya'ya asker gönderebiliriz" açıklaması başta Avrupa olmak üzere Rumlar'da ve İsrail'de bomba etkisi yaptı.
MAVİ VATAN SAVUNMASI
Türkiye, Gezi Parkı, 17-25 Aralık yargı/polis darbesi ve 15 Temmuz kalkışmasıyla hazırlıksız yakalandığı Arap Baharı sonrası gelişmelere bu kez hızlı ve güçlü girdi. Önce güney sınırımızda kurulmak istenen terör koridoru, Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekatlarıyla engellendi, ardından Doğu Akdeniz ve Ege'de Mavi Vatan tatbikatları, donanma refakatinde arama ve sondaj çalışmaları yapıldı. Türkiye'nin kıta sahanlığı ve Münhasır Ekonomik Bölgesi'nde sondaj yapmak isteyen bütün yabancı gemiler engellendi.
YILLAR SÜREN HAZIRLIK
Doğu Akdeniz'de yaşanan gelişmeler göz önüne alındığında Türkiye'nin attığı adımların yıllar önce planlandığı anlaşılıyor. Milli ve yerli savaş gemilerinin inşası, gemilerin kabusu Atmaca füzesinin geliştirilmesi, zırh delici lazer silahlarının savaş gemilerine yerleştirilmesi ve deniz tatbikatları, bir yandan Türk Deniz Kuvvetlerini dünyanın en güçlü 10 donanması arasına sokarken bir yandan da Üçüncü Dünya Savaşı'nın adeta en büyük cephesi için hazırladı. Tuz Gölü'nün altına devasa doğalgaz depolarının da bugünler için inşa edildiği görülüyor.
YENİ BİR SÜPER GÜÇ DOĞUYOR
Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki anasının ak sütü gibi helal olan hidrokarbon yataklarını işletmeye başlaması halinde 10 yıl içinde dünyanın en büyük ekonomisi ve askeri gücü olacağı yönündeki tahminler Batılı düşünce kuruluşları tarafından uzun zamandır yazılıyor. Bugün yaşanan kritik süreç ise 100 yıl sürecek yeni bir yükseliş asrının başlangıcı olarak değerlendiriliyor. Ankara'nın bu asırlık iddiasından vazgeçmemesi için Libya'da bugüne kadar yurt dışında inşa ettiği en büyük askeri üsleri inşa etmesi gerektiği üzerinde duruluyor.
TRABLUSGARP SAVAŞININ RÖVANŞI
Trablusgarp Savaşı, 1911-1912 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu ve İtalya Krallığı arasında geçen bir savaş olarak Osmanlı'yı parçalanmaya götüren süreci başlattı. Adı "Trablusgarp Savaşı" olmasına rağmen çarpışmalar, Trablusgarp'ın dışında, Adriyatik Denizi, Ege Adaları, Çanakkale Boğazı ve Kızıldeniz gibi çeşitli bölgelerde de sürmüştür. Günümüzde de bu savaş tıpkı 108 yıl önce olduğu gibi Akdeniz'den Ege'ye, Kuzey Suriye'ye kadar uzanan bir cephede yaşanmaktadır. Ancak bu kez cephede Hasta Adam değil, güçlü Türkiye devleti yer alıyor.