Hz. Esma, Ensar kadınlarındandı.
Peygamber Efendimiz, Medine'ye hicret ettiğinde Ensar kadınlarından ''ölüye feryat edercesine ağlamamak, cenazenin peşinden gitmemek, Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık ve zina yapmamak ve çocuklarını öldürmemek''
üzere söz almıştı.
Bu kadınların arasında Hz. Esma da vardı.
Esma, hayatı boyunca verdiği bu söze sadık kaldı. Diğer sahabi hanımlar gibi Hz. Esma da Resulullah'ı çok sever, gerektiğinde ona hizmet etmekten, imkanı ölçüsünde ikramda bulunmaktan geri durmazdı. Maddi durumu fazla müsait olmamasına rağmen eli açık ve cömert idi.
Evde bulunan yiyecek ve içeceğini Allah'ın Resul'üyle paylaşmaktan manevi bir lezzet alırdı.
Bir gün Resulullah'ın mescitte akşam namazı kıldığını gördü.
Hemen eve koştu. Biraz ekmekle kuru üzüm hazırladı. Peygamberimizi bekledi, mescitten çıktığında evine davet etti.
Resulullah, bu fedakar sahabiyi kırmadı.
Sahabilerle birlikte mescitten çıkıp davetine icabet etti. Hz. Esma hazırladıklarını Resulullah'ın önüne koydu ve ''Anam babam size feda olsun, ya Resulallah! Buyurunuz, yiyiniz.'' dedi.
Efendimiz, Ashabına ''Buyurun, Bismillah!'' dedi. Afiyetle yediler. Hz. Esma bu vakayı naklettikten sonra şöyle der:
''Varlığım kudret elinde bulunan Allah'a yemin ederim ki, gözlerimle gördüm. 40 kişilik cemaat ne üzümü ne de ekmeği bitirebildiler.
Yanımdaki sudan da içtikten sonra ayrıldılar.
Biz aile halkı hastalandıkça veya hayır ve bereket umdukça, Resulullah'ın ve sahabilerin içtiği bu kırbadan artan suyu içer, şifa bulurduk.
Rızkımıza bereket gelirdi.''(Tabakat)
Hz. Esma, zaman zaman Peygamberimizin Hane-i Saadet'ine gider, diğer kadınlarla birlikte Resulullah'ın sohbetinde bulunurdu.
Peygamberimizin Hz. Aişe ile evlendiği gün diğer kadın sahabilerle birlikte Hz. Esma da orada bulunuyordu. Bir ara Resulullah'a süt takdim ettiler. Efendimiz sütten bir miktar içtikten sonra kaseyi Hz. Aişe'ye uzattı. Aişe validemiz utandığından almak istemedi. Bunun üzerine Hz. Esma şöyle dedi:
''Ya Aişe, ResUlullah'ın ikramını geri çevirme.
Al ve iç.''
Hz.Aişe, Peygamberimizin ikram ettiği sütü aldı, bir miktar içtikten sonra tekrar verdi.
Peygamberimiz bu defa da süt kasesini Hz. Esma'ya uzattı. Hz. Esma kaseyi aldı, Resulullah'ın mübarek artığından içti.(Müsned)
Hz. Esma, kadın sahabiler içerisinde açık sözlülüğü ve düzgün konuşması ile tanınıyordu.
Bu sebeple ''Kadınların Hatibi'' lakabıyla şöhret bulmuştu. Medineli kadınlar Peygamberimize bir şey sorup öğrenmek istediklerinde onu temsilci olarak gönderirlerdi.
Yine bir gün kadınlar, zihinlerini meşgul eden bir meseleyi öğrenmesi için Hz. Esma'yı temsilci seçtiler. Ondan Peygamberimize gitmesi bazı meseleleri dile getirmesi ricasında bulundular.
Peygamberimizin huzuruna giren Hz.Esma, kendisine konuşmak için müsaade verilince; ''Anam babam size feda olsun, ey Allah'ın Resul'ü!'' diyerek ona olan hürmet ve muhabbetini ifade etti.
Şöyle devam etti:
''Ben, bazı kadınların size gönderdiği temsilciyim. Şüphe yok ki, Cenab-ı Hak sizi erkek ve kadınların hepsine peygamber göndermiş, biz de sana ve senin Rabb'ine iman etmişizdir.
Biz kadınlar evlerimizde oturmakta, beylerimizin meşru isteklerini yerine getirmekteyiz.
Erkekler ise, Cuma namazı kılmak ve cemaate devam etmek, hastaları ziyaret ve cenazelere katılmak suretiyle, tekrar tekrar hacca gitmekle bizden üstün kılındılar.
Bu sayılanlardan daha faziletlisi de Allah yolunda cihat etmektir. Bir erkek hac veya umre için yahut cihat maksadıyla yola çıktığı vakit, biz onların mallarını korur, elbiselerini temizler ve dikeriz. Çocuklarını büyütürüz.
Bütün bu hizmetlerimizle biz, erkeklerin kazandığı hayra ortak olacak mıyız?''
Peygamberimiz (s.a.v), Esma'nın konuşmasını dinledikten sonra yanındaki sahabilere;
''Siz dini bir sual soran kadınlar içerisinde bundan daha güzel konuşan birini işittiniz mi?'' buyurarak, onun zekasını ve açık ifadesini takdir etti.
Sonra da onun şahsında bütün mümin kadınlara şu müjdeyi verdi:
''Ey kadın, dinle ve temsilci olarak geldiğin kadınlara da anlat! Eğer bir kadın, kocasıyla iyi geçinir ve onun rızasını kazanırsa, bu saydığın faziletli amellerin hepsinde aynı sevabı elde eder.''(Üsüdül-Gabe)
Hz. Esma, Peygamberimizin bu cevabından sonra sevinç içinde oradan ayrıldı.
Efendimizin oğlu İbrahim vefat edince Peygamber Efendimiz ağladı. Hz. Ebu Bekir veya Ömer;
''Sen iki cihanda Allah'ın hakkına ve yüceliğine en çok riayet edensin.'' dedi.
Bunun üzerine Resulullah şöyle buyurdu:
''Göz yaşarır, kalp ise mahzun olur. Biz Rabb'imizin razı olmayacağı bir sözü söylemeyiz. Eğer ölüm başa gelmesi kati bir hakikat olmasaydı ve geride kalanlar da öncekilerin peşinden gitmeseydi, ey İbrahim, şimdikinden daha fazla üzülecektik.''(İbn Mace)