Fitne uykudadır, uyandıramayın!..

Fitne; ayrılık, karışıklık, kargaşa, sıkıntıya, belaya ve düşmanlığa sebep olan şeyler demektir. İnsanları sıkıntıya, belaya düşürmek, karışıklığa sebep olmak, fitne çıkarmak demektir. 

Bakara suresinin yüz doksan birinci ayet-i kerimesinde mealen; 

''Fitne, adam öldürmekten daha kötüdür...'' buyurulmuştur.

Peygamber efendimiz, bir hadis-i şeriflerinde; 

Fitne, uykudadır. 

Bunu uyandırana Allah lanet etsin! buyurmuştur.

Fitne çıkarmak haramdır. 

Haksız yere adam öldürmekten daha büyük günahtır. Cemaatle namaz kılarken, imamın, kıraati, sünnet olan miktardan fazla okuyarak namazı uzatması da, fitne çıkarmaktır. 

Herkese, anlayabileceği kadar söylemelidir. Müslümanlara yapamayacakları ibadetleri emretmemelidir. 

Dine ve başkalarına zarar vererek, dünya fitnesine de, sebep olmamalıdır.

Bir kimse, fitne yani, kargaşa zamanında, evinden çıkmamalı, kimse ile görüşmemelidir. 

Fitneye yakalanınca da, sabretmelidir. 

İmam-ı Rabbani hazretleri, bir talebesine hitaben buyuruyor ki;

''Sevgili yavrum! Tekrar tekrar yazıyorum ki, şimdi, günahlarımıza tevbe edecek, 

Allahımızdan af dileyecek zamandayız. 

Fitnelerin çoğaldığı bu zamanda, eve kapanıp, kimse ile görüşmemelidir. 

Fitneler, neredeyse yağmur gibi yağarak, her yeri kaplayacak. 

Hadis-i şerifte buyuruldu ki,

Kıyamet kopmadan evvel, her yeri fitneler kaplayacak. 

Fitnelerin zulmeti, ortalığı karanlık gece gibi yapacak. 

O zaman, evinden mümin olarak çıkan kimse, akşam kafir olarak evine dönecek. 

Akşam mü'min olarak evine gelen, sabah kafir olarak kalkacak. 

O zaman oturmak, ayakta kalmaktan hayırlıdır. Yürüyen, koşandan daha iyidir. 

O zaman oklarınızı kırınız! 

Yaylarınızı kesiniz. Kılıçlarınızı taşa çalınız! 

O zaman, evinize birisi gelince, Adem nebinin iki oğlundan iyisi gibi olsun! 

Ashab-ı kiram, Peygamber efendimizden bu sözleri işitince; 

O zamanda bulunacak Müslümanlara ne yapmayı emredersiniz? diye arz ettiler. 

Resulullah efendimiz de cevabında; 

''Evinizin eşyası olunuz! 

veya öyle fitne zamanında, evinizden dışarı çıkmayınız! buyurmuşlardır.''

İsmail Ankaravi hazretleri, ömrü boyunca, insanlara nasihat eder ve buyururdu ki;

"Hazret-i Ali; Doğru bildiğini söylemek, susmaktan daha hayırlıdır. Günahkar insanlara günah ve haramların kötülüğünü anlatmamak, iyilik değildir'' buyurmuştur. 

Kötü bir işi yapanı o işten sakındırmak, ibadetlerin en faziletlisidir. 

Bir kimse, bilmeyen birine yol gösterse, o da onun irşadıyla hidayete erse, yol gösteren kişi de, hidayete kavuşan kimsenin sevabı ve fazileti kadar sevap kazanır. 

Zira Peygamber efendimiz; ''Bir kimse güzel, yani İslamiyet'e uygun çığır açarsa, bu yolda bulunanların her birine verilen sevap gibi, buna da verilir. 

Bir kimse kötü bir çığır açarsa, bunun günahı ve bunu yapanların günahları kendisine verilir'' buyurmuştur. 

Dinin direği nasihattir.Bu sebeple Allah'ü Te'ala'nın kullarına nasihat etmeli ve yumuşak davranmalıdır. 

Eğer söz tutmazlarsa onlara yumuşaklıkla hakikati anlatmaya devam etmelidir. 

Nasihat edince fitne çıkma durumu varsa, bu hayırlı işten vazgeçilir. 

Nasihati, kabul edenlere, dinleyenlere yapmak gerekir."

Şir'atül-islam kitabında buyuruluyor ki;

Fitne büyük ve tehlikeli ise, emr-i maruf yapılması haram olur. 

Böyle zamanda, fitneye sebep olmamak için, evinden çıkmamalıdır. 

Zaten emr-i marufu yumuşak yapmak vaciptir. 

Sertlik, her zaman fitneye sebep olur."

Ahmed-i Zerruk hazretleri buyuruyor ki;

Nefsin hastalıklarını tedavi eden şeylerin aslı beştir;

''Az yemek, mideyi fazla doldurmamak,

Başa gelen işlerden Allah'ü Te'ala'ya sığınmak,

Fitne yerlerinden kaçmak,

Devamlı istiğfar ve Resulullah efendimize salat ve selam okumak,

Allah'ü Te'ala'nın emirlerini yerine getirmeye, 

rızasını kazanmaya çağıran kimse ile beraber olmak."

Netice olarak, insanları sıkıntıya sokmak, fitneye sebep olmak, çok büyük günahtır. 

Peygamber efendimizin buyurduğu gibi;

''Fitne zamanında, İslamiyet'e sarılınız. 

Kendinizi kurtarınız. Başkalarına akıl vermeyiniz! Evinizden dışarı çıkmayınız. 

Dilinizi tutunuz!''

Ebu Hureyre (r.a) bu durumu şöyle haber vermektedir; Hz. Peygamber (s.a.v) buyurdu ki; 

"Sağır, dilsiz, kör bir fitne olacak. 

Kim ona yaklaşırsa, o da bunu kendine çekecek."