Eğitmen ve Araştırmacı Yazar Meltem Reyhan, "Düğün Ritüelleri" başlıklı konuşmasında dünden bugüne tarihler boyu uygulanan evlilik ve düğün geleneklerinden bahsetti. Gelinlik, gelin başı, alyans, kırmızı gelin kuşağı, gelin evden çıkarken davul zurna ve hatta şimdilerde korna çalınması gibi ritüellerin anlamlarını, nasıl ortaya çıktıklarını anlattı. İşte o enteresan bilgiler…

Gelin başı

Duvakla gelinin başının örtülmesi ve yüzgörümlüğü verilmesi neredeyse evlilik tarihi kadar eski bir gelenek. Antik dünyada da bizim geleneklerimizde olduğu gibi kırmızı bir kumaşla gelinin başı örtülüyordu. Sonrasında bu kırmızı örtü, gelinlik olarak dahi kullanılmaya başlandı. Ortaçağda ise kırmızı duvağın yerine gelinin başını süsleyen çiçekler, taçlar, takılar kullanılır oldu.

Gelinlik

Aslen geleneğimizde yer alan ilk gelinlikler, kına gecelerinden pek aşina olduğumuz bindallılardı. Bindallılar, ipek ve kadife kumaşlar üzerine yaldızlarla, tel kırma ipliklerle işlemerin yer aldığı gösterişli kıyafetlerdi. Daha sonra İngiltere Kraliçesi Viktorya döneminde, toplumların geleneksel gelinlik giyme adetleri biraz değişti. Kraliçe Viktorya, minimalist bir yaşam ve sembolik anlamlara merak duyuyordu ve toplumları da bu yönde etkiledi. O dönem gelinlikler de bundan nasibini aldı. Sanayi Devrimi sonrası beyaz kumaşların çok ucuza mal ediliyor olması ve elde stokların bulunması, Fransa’dan yayılan gelinliğe en çok beyazın yakıştığı fikri ile beraber gelinliğin beyaz bir sembol haline gelişi gerçekleşti.

Kırmızı Gelin Kuşağı

Gelinin aile evinden çıkmadan önce beline bağlanan kuşak adetini hemen hepimiz biliriz. Bu kuşağın şimdilerde sanıldığının aksine bir anlamı olduğunu söylesek? Kuşak, gelinin beline dolanır ve çözülür, tekrar dolanır ve bu üç kez yapılır. Bu ritüel aslında “kuşak”ları yani nesilleri temsil ediyordu. Gelinin yeni bir ailesi olacağını, yeni nesiller yetiştireceği, kendi kuşaklarını sürdüreceğini anlatıyordu. Hatta başlarda kuşak adeti damada da uygulanıyordu. Kuşağın kırmızı renk olması gibi bir zorunluluk da yoktu. Herhangi bir renkte olabilirdi. Dünya üzerinde bazı kültürlerde gelin kuşağı 40 gün boyunca takılır. Hatta geline kuşak şeklinde dövme yapıldığı da bilinir. Türk kültüründe ise Fatma Ana’nın kuşağı adıyla da bilinir. Kırmızı renk tercih edilmesinin sebebi de muhtemelen duvakta da kırmızı tercih edilmesi. Çünkü kırmızı koruyuculuk ve gücün sembolü. Nazardan, kötülüklerden arınılması için kırmızı rengin enerjisinden faydalanılırdı.

Alyans

Evlilik deyince ilk akla gelen sembollerden biri de alyanstır. Fransızca “birleşme” anlamına gelen alyans, aslında her kültürde farklı çeşitlerde kullanılırdı. Antik Mısırlılarda aşk damarı denen vena amoris sol elin yüzük parmağından kalbe gidiyor inancıyla bu parmağa takılırdı. Yahudilerde işaret parmağı, Hintlerde ise başparmağa takılırdı alyanslar. Çiftlerin birleşmelerini sonsuz döngüdeki halka ile sembolize edilmesi bundan tam 1200 yıl önce bir papanın aldığı karar ile oldu. Dünya üzerindeki farklı toplumlar farklı parmaklar tercih etmiş olsalar da bir şekilde antik Mısırlıların yaptıkları gibi yüzük parmağı tercih edilir oldu.

Düğünde davul zurna çalınması ve konvoylardaki korna

Gelin evinden çıkarken davullarla zurnalarla çıkarma geleneğinin çok eskilere dayandığını biliyor muydunuz? Buradaki amaç gürültü çıkararak kötü ruhları korkutup kaçırmakmış. Günümüzde konvoyların korna çalmalarının da aslında altındaki içgüdüsel davranış da aslında gürültü yaratarak kötü enerjiyi uzaklaştırmak.

Editör: İrem Nur Kaya