Diyanet İşleri'nin unutulmaz başkanlarından Mehmet Nuri Yılmaz, 17 Eylül 1992 ile 19 Mart 2003 yılları arasında bu görevi yapmıştı. 

Yılmaz, Erkan Özben ile Furkan Sin'in yazdığı “Hatıralarla Alparslan Türkeş” kitabında Türkeş'in cenaze töreni ve tören sırasında yaşananları anlattı. 

Sözcü'den Saygı Öztürk'ün kaleme aldığı haber şöyle:

- Alparslan Türkeş 4 Nisan 1997'de vefat etti.

- Vefat haberini aldıktan sonra biz birkaç dostumla birlikte Parti Genel Merkezi'ne gittik. Tuğrul Türkeş Bey de oradaydı. Bana “Babamın cenaze namazını kıldırmanızı istiyorum” dedi. 

- Ertesi gün sabah kalktığımızda Zaman Gazetesi'nde ‘Alparslan Türkeş'in cenazesini Fetullah Gülen kıldıracak' şeklinde bir manşet atmışlar. Bende, Tuğrul Bey fikir mi değiştirdi acaba diye kendisine sordum. O da ‘Hayır efendim haber yalan, bir kere benim babam Devlet töreni ile uğurlanacak. O kim ki babamın namazını kıldırsın, hangi vasıfla bunu yapacakmış. Biz, sizin kıldırmanızı istiyoruz. Babam sizleri çok severdi' dedi.” “Ben de bu sözlere istinaden cenaze günü hazırlandım, 
- Diyanet'in önünden yola çıkacaktık ki Fetullah Gülen karşıdan geliyor. Kapının önünde bizim Naim Hoca (Naim Gölleroğlu) vardı, o görüp durdurmuş. Fetullah, Naim Hoca'ya, namazı kendilerinin kıldıracağını söylemiş. Naim Hoca da ‘Hayır efendim, Tuğrul Bey bize söyledi. Vazife bizim, Sayın Başkan kıldıracak' karşılığını vermiş. 

- Biz Diyanet'ten çıkarken bu da takıldı peşimize camiye beraber gittik, saflarda da ben vardım. Yanımda Demirel, onun yanında Erbakan, Erbakan'ın yanında da Fetullah vardı. Türkeş Bey'in cenazesini kıldırmayı çok istemişlerdi artık gayeleri neydi bilmiyorum ama onlara nasip olmadı, biz üstlendik vazifeyi ve namazımızı kıldırdık. Kocatepe'den Sakarya'ya kadar cemaat vardı. Kıldırdığım en kalabalık cemaatti.”

Tuğrul Türkeş, 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra yaptığı bir açıklamada da bir dönem Fetullah Gülen'in babasına ulaşmaya çalıştığını anlatmıştı. Tuğrul Türkeş “Ölümünden hemen sonra da ailemize çengel atarak babamın cenazesine konmaya çalıştılar” demişti.