Günlük

SABAH evden çıktım. Gazeteleri aldım. 10 yıllık bakkalım dalgın. Yüzüme bile bakmıyor. Utanarak, ‘Üstünde biraz para var mı?’ diye sordu. 10 gün için 3 bin lira istedi. Vermez olur muyum? Ama canım sıkıldı. Antika radyom tamir olmuştu. Aradı Tuncay, ‘Gel radyonu al. Çok güzel oldu’ müjdesini verince içim ısındı. Bir de uyarısı vardı: ‘Almayı unutma yerim yok. Raflar dolu. Kimse tamirden çıkan malını almıyor.’ Nedeni tamir parası ödenemediğindenmiş. Sonra dişçime geçtim. 12 saat çalışan doktor bilgisayarda! Şaşırdım. O da hastalarının randevuya gelmeyişinden yakınıyor. ‘Dişlerini yaptım. Para ödeyemedikleri için taktırmıyorlar’ dedi. ‘Dolapta duracağına ağzında dursun. Çağır hastalarını parasını sonra alacağını söyle’ dedim. En azından dolap boşalır. Arabamın doktoruna gitmeliydim. Şaşmaz Oto Sanayi bomboş. Oto sanayide bekleyen araç tek tük. Tamircim soba başında çay içiyor. İş yok. Arızalı arabasını bile getiren yok. Anlattı. İçim şişti! Ona verecek param kalmamıştı. Lastikçi yakaladı. Dört sıfır lastiğe 500 lira biçti. Hemen aldım. Bu kez bende para yok. Kredi kartı da işine geldi. O ara telefonuma mesaj düştü. Limitsiz ev interneti ayda 35 lira. Cazip ama gerek yok. Arkasından evin elektrik faturası mesaja düştü. 279 lira. 110 lirayı aşmayan elektrik 3-4 ay içinde fiyatlanmış. Her zaman aynı tüketimi yapıyorum. Üstelik indirim de olmuştu. Sanayiye gelmişken Murat 124’ümün parçalarını almak istedim. 625 liraydı. Dün 1000 lira istedi. 4 günde zam gelmez ki. Atıyor işte. Ne tutturursa... Kendimi hatırlattım, utanmadı. Almadım diye de kızdı. 15 günde bir gelen yardımcı kadın aradı. ‘Abi evin ne halde? Aramıyorsun’ diye çıkıştı. Meğer onu da çağıran yokmuş. Eskiden boş günü olmazdı. Radyoyu açtım, ilk haber: ‘Kasımda işsizlik yüzde 12.3 olmuş. İstihdam oranı yüzde 46.5... İşsiz sayısı 4 milyon.’ Asıl kaç acaba?

Mağzalar bomboş

Offf! Her şey karabulut gibi. Yol üstündeki mağazaya uğradım. Meşhur mağaza boş. Sebze-meyve fiyatları yarı yarıya. 4 kasadan biri çalışıyor. Yan dükkanda kuyruk var. Baktım ki açık tütün satılıyor. Sarma sigaraya dönüş başlamış. İkinci el mağazaları severim. Spor yazarımız Besim Güçtenkorkmaz ile daldık içeri. Antika kapsamındaki ahşap malzemeler 3-5 aydan bu yana bırakın pahalanmayı yarıdan fazla fiyat düşürmüş. Gelen müşteri kaçmaz misali zorla içilen çay ikramıyla birlikte pazarlık da sürdü. Öyle fiyat kırdı ki, zorunluyum almaya. Belli ki siftah yapacak. Kimseyle sohbet etmeye gücüm kalmadı. Şikayetten keyfim kaçtı. Köpeğine mama alamadığı için kemik ve tavukla besleyen komşumu ağlarken gördüm. Matiz ölmüş. Tavuk kemiği batmış boğazına. Köpek mamalarında yüzde 50 indirim varken oldu mu şimdi bu? Tanzim çadırlarına geçtik. Patatesler ceviz kadar. Soğan ıslak. Domatesler turp gibi! Kimseyle konuşmadım. Bankaya uğradık. Vezneler boş. Ama yönetmen odalarının önünde kuyruk var. Herkes kredi isteğinde. Bankadan sigortacıya. Ev ve araba sigortam bitti. Ertelemiştim. 10 yıllık sigortacımla tam konuşacaktı ki susturdum. Yine de konuştu. Kimse sigorta yenilemiyormuş. Trafik sigortası yaptıranlar bile nadir. Asprin almak zorundayım. Eczaneye gittim ki kavga kıyamet. İlaç yok. Hasta bütün hırsını kalfadan çıkardı.

Nasıl bu hale geldik

Veteriner aradı. Köpeklerin aşıları bitmiş. Gelemeyeceğimi söyledim. ‘Ben gelirim abi’ dedi ve geldi. Anladım ki, para kazanamayanlar telefon fihristine dalıyor potansiyel müşteri için. Bunca yola yakıt bitti. İstasyona uğradım. Park yerine çekilmiş araçlar var. Araba merakı var ya... Baktım hepsi satılık. Meğer veresiye yakıt alan inşaat ustaları yaz aylarından kalan borçlarını ödeyemeyince arabalarını bırakmış rehin olarak... Hemen arkamı döndüm. Ne ara bu hale geldik? Bırak adamın arabasını ki, iş yapsın. Kazansın ki, yakıtını ödesin. Gazetelere başladım. İlk haber Sevgililer Günü’nde karısını öldüren adamın cinayeti. Sonra futbol oynatan başkanın, futbol tahminlerini oynatan İddaa ihalesini kazanması. Sonra ekonomi haberleri. Soçi’de Suriye zirvesi. Seçim monologları. CHP’ye çakanlar, AK Parti’ye vuranlar. Magazine geçtim. Çoğu aspar. Spor sayfalarında hüsran. Ali Koç hakemlere ve federasyona yükleniyor. Galatasaray’ın son ümidi de sönmüş gibi. İlk onbirde 11 yabancılı takım yabancı takıma kendi sahasında yabancı kalmış! Ne gün geçti bee! Daha bitmedi. Akşamı da var bunun. Sonra sabahı ve hafta sonu. Hiç böyle şişmemiştim. Havalardan olsa gerek.