Haset,sahip olduğu maddi veya manevi güzelliklerden dolayı bir başkasını kıskanmak, onun bu güzelliklerinden mahrum kalmasını istemektir.
İnsanda fıtri olarak var olan kıskançlık duygusunun bir hastalığa dönüşerek onu esir almasıdır.
Bazen düşmanlık, bazen kibir ve gurur, dünya nimetlerine duyulan aşırı ihtiras sebep olur bu hastalığa.
Haset duygusuyla hareket eden kişi, insanlara karşı tahammülsüz davranır, kin ve nefrete kapılarak onlara haksızlık eder.
Tıpkı kardeşi Habil'i öldüren Kabilin, Hz Yusuf'u kuyuya atan kardeşlerinin yaptığı gibi.
Çevresine verdiği zararın yanısıra kendisi de elindekiyle yetinmediği, hep başkalarının olduğu şeylere göz diktiği ve bunlardan rahatsız
olduğu için huzursuz bir hayat sürer ve aslında farkında olmadan nimeti dilediğine veren Allah'ın isyan eder.
İşte bütün bu olumsuz sonuçlarından dolayı Sevgili peygamberimiz sav şöyle buyurmuştur:
'' Bir insanın kalbinde iman ile haset bir arada bulunmaz'' (Nesai).
BİR AYET:
Ey iman edenler! Hep birden barışa girin. Sakın şeytanın peşinden gitmeyin; çünkü o, apaçık düşmanınızdır. (Bakara: 2/ 208).
BİR HADİS:
Resulullah Efendimiz şöyle buyurmuştur:
'' Düşman ile karşılaşıp da öldürülünceye şehit oluncaya veya galip gelinceye kadar sabreden kimse, kabrinde sual olunmaz.(Taberani).