Onca problem var, hayvan haklarına mı kaldı iş diyorsanız, toplumu geren her hadise dinamiti patlatır. Hayvan haklarını koruma adlı derneklerin, hayvanseverler üzerinde baskısı var. 

5199 sayılı var olan yasaya göre kendisini konumlandırmış “hayvan hakları yerel gönüllüsü” denilen bazı adlar, kan kusturuyor. Kurulan, kontrolsüz dernek ile baskılıyor. TBMM’den paylaştıkları videolarla “meclis arkamızda” diyorlar. Devlet hayvan haklarını savunuyor diye bunlara bir yol açmış fakat son dönemdeki örnekleriyle adeta mafyalaşmış bazıları. İnternet üzerinden hiç tanımadıkları insanları şikayet edip, ellerindeki hayvanları toplatıyor. 

Yasaklı ırk konusuna girmeden, az önce haberde izlediğim durumu anlatayım. Şahsın, evinde beslediği kedi ve köpek elinden alınarak, kurtarılmış! Hayvanların kan değerine bakılmış vs. İnsanın nutku tutuluyor. Sokaklarda her türlü tehdide açık hayvanlar orada kalıyor ama lokmasını kedisi ile paylaşanın elinden “bakamıyor” diye alınıyor.

Yozgat’ta Muharrem Aydın adlı yaşlı vatandaş, birkaç yıl önce çöpe atılmış bir aylık köpek yavrusu buluyor. Bıraksa ölecek, evine götürüp evladı gibi bakıyor, büyütüyor, evdeki diğer kedilerle iyi anlaşıyor vs. Peki ne oluyor? Meğer o köpek pitbul yavrusuymuş, yasaklı ırk diye elinden alınıyor. Köpeğini ziyaret edip, temizliğini yapmak istiyor, barınaktakiler kötü davranıp, kovuyor. Şimdi mahkeme açmaya hazırlanıyor. En önemlisi devlete olan sadakatini sorguluyor ki, çok etkilendim.

Bir ay önce, Trabzon Of’da dağın tepesinde, insanlardan kopuk yaşayan Recep Bayraktar’ın dogo cinsi üç köpeğine yasaklı ırk diye el konuldu. El koyduran “hayvan hakları gönüllüsü” ile sosyal medya üzerinden tartışıldığı için o gönüllü forsuna güvenip “bu kişinin barınaktaki köpeğini başka ile aldırmaya ve hayvan bakamaz” kararı çıkartmaya çalıştı. Şimdi mahkemelik iş. Sahibi de köpekler de mutsuz.

Gelelim 5199 sayılı yasadaki yasaklı ırk mevzuuna ve yönetmeliğine. Kanunda iki yasaklı ırk tanımlanmış, yönetmelikte haliyle yine iki yasaklı ırktan bahsediyor. “5199 sayılı hayvanları koruma kanunu 01.07.2004 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Kanunun 14. maddesinin l bendinde; ‘‘pitbull terrier, japanese tosa gibi tehlike arz eden hayvanları üretmek; sahiplendirilmesini, ülkemize girişini, satışını ve reklamını yapmak, takas etmek, sergilemek ve hediye etmek yasaktır’’ hükmü yer almaktadır.

Kanuna iki türlü muhalefet edilmiş. İlki vatandaş bilip bilmeden pitbull beslemeye devam ediyor. Bu işi çözmek için yönetmelik yayınlanmış, 6 ay içinde elinde bu tür köpeği olana prosedür karşılığı geri verilmiş. Takip eden yıllarda pitbull üretimi durmamış, şu an binlerce kişinin elinde pitbull var. İnternette, her yerde pitbull satışı devam ediyor. Hal böyle iken, evlerde, kimseye zararı olmayan bazı pitbullar toplanıyor ya da şahıslar cezadan korkup sokağa salıyor. Devlet, akılcı çözüm üretmeli. 

*** 
YASAKLI IRK KONUSU AÇIK YARA, TEDAVİ ŞART

5199 sayılı yasada gösterilen iki yasaklı ırk yetmemiş, Tarım Bakanlığında bir kurul hayvan hakları derneği talebiyle, yeni yasaklı ırk ihdas etmiş. 
“Hükme açıklık getirme” kılıfını bulmuşlar. Hükme açıklık 2 yasaklı ırk üzerinden getirilir, yenisi eklenmez. Birden dogo argantinolar, fila brasileiro ve melezleri yasaklı ırk oluvermiş. 

DANİMARKA’DA GÖZBEBEĞİMİZ KANGAL YASAKLI IRK mesela. 

Tarım Bakanlığındaki kurulun 5199 sayılı yasaya ek yapması kanunsuz. Sonra yasaklı ırk adıyla, kontrolsüz şekilde insanların köpeklerini toplamak yanlış. Bu mevzuyu, Tarım ve Hayvancılık bakanlığı DKMP Genel Müdürlüğüne sordum. “Gerekli prosedür sağlanarak yani kısırlaştırarak sahiplerine verilmiyor mu köpekler?” diye.

Cevap: 2008 yılındaki mevzuatın yayın tarihi için geçerliymiş, son 12 yılı kapsamamaktaymış.” Bunun üzerine “son 12 yılda edinilmiş yasaklı ırk denilen tüm köpekler için barınak yetmeyeceğine göre imha etmeyi mi düşünüyorsunuz?” diye sordum. Henüz cevap yok.

Devletin her kademesi işini “yapıyor-muş” gibi yaparsa, milletin devlet ile arasındaki bağ zayıflar. Ortada sakat bir durum var belli. Kurul toplayıp yasaklı ırk sayısını çoğaltmayı biliyorlarsa, çözüm de üretmeliler, öyle değil mi?

Özetle: Yasaklı ırk mevzu karışık. Kanuna “hükme açıklık getirme” şeklinde kanunsuz ekleme yapılmış. Hayvan haklarını savunduğunu iddia edenler ve hayvan sevmeyenler, sokaklardaki perişanlığı görmezden gelip evlerdekini toplatıyor. Bu durum ise toplumsal gerginliğe yol açıyor.

Biz evlerde bakılan hayvan hakları ihlalleri üzerinde savaşırken, şu anda binlerce kangal arenalarda dövüştürülüp, üzerine kumar oynanıyor. Rezalete bakar mısınız?