TÜRK futbolu maddi anlamda öyle bir dönemden geçiyor ki, insanın aklına Beşiktaş'ın yıllar önce yaptığı 'Feda' sezonu geliyor. Yaşı biraz büyük olanlar ise Beşiktaş'ın 1980'lerin başında yaptığı "Bir kibrit çak" kampanyasını da hatırlıyor.
Peki ne oldu da sadece Beşiktaş'ın değil, bütün kulüplerin borçları bir anda ödenemez hale geldi? Özellikle üç büyük takımın borcu eski parayla kat trilyonlara nasıl geldi?
Aslında soruların cevapları basit. Her zaman takımda bir yıldız olsun, bir de yetmez iki yıldız olsun, iki yıldız yetmez üç yıldız olsun mantığı borçları bu hale getirdi.
Tabi bir de borcu borçla kapatma anlayışı var. O konuya hiç girmeyeceğim ama ekonomiden anlamayanlar için olayı şu şekilde anlatabiliriz; denize düşen yılana sarılır misali.
Bu saatten sonra artık iş çok zor. Şampiyonlar Ligi'nden gelecek paralar sadece günü kurtaracaktır. Oradan gelecek parayla 3 büyüklerin borçlarını kapatması; kapatması bir kenara, azaltması bile mümkün değil.
Fransa'ya bakın
Peki çözüm var mı? Evet, var.
Avrupa futbolunu, özellikle de Fransa ligini takip edenler yakından bilir. Yıllar önce büyük paralar harcayarak Fransa'da PSG ve Monaco'nun şampiyonluk hegomamyasını kıran, üst üste yedi şampiyonluk alan Lyon, haliyle borçların da yükseltmişti. Yumurta kapıya dayanınca da aslında basit ama herkesin aklına gelmeyen üç çözüm geldi: Alt yapı! Borçlar çoğalınca şampiyon olan kadroyu dağıtan Lyon, altyapıya verdiği önemle kısa sürede Avrupa'nın en büyük altyapı kulüplerinden biri oldu. Ardından da Avrupa piyasasına gönderdiği futbolculardan kazandığı paralarla tüm borçların kapattı.
Belki çok uzağa gitmeye de gerek yok. Üç büyüklere kuş uçuşu 2 saat mesafedeki İzmir'e giderek de çözüm bulmak oldukça kolay.
Altyapısına yaptığı yatırımlarla ünü Türkiye'yi aşan Altınordu, bugün Avrupa'da bile alt yapısı ile adından söz ettiren bir kulüp. Demek ki zor değilmiş. Şampiyonluk mı? Elbet bir gün gelir. Ama boşalan kasaları kimse bir daha dolduramaz.