Hicaz Yemen Cephesi...

Hicaz Yemen Cephesi, halk arasında Yemen Cephesi adıyla da anılır. 

I.Dünya Savaşı boyunca Osmanlı İmparatorluğu 

4 Tümenlik bir kuvvetle Arabistan'daki kutsal İslam şehirlerini korumaya çalıştı. 

7.Kolordu'nun birer tümeni Hicaz, Asir, San'a ve Hudeybe'de konuşlandırılmıştı. 

Uzaklık sebebiyle bu tümenlere yeni asker, malzeme ve silah desteği sağlanamıyordu. 

1916 yılında İngilizlerin kışkırtmasıyla, Araplar kendilerini koruyan Osmanlı Kuvvetlerine karşı ayaklandı. 

Mekke Emiri Şerif Hüseyin, bağımsızlığını ilan ederek, Hicaz'ı büyük oranda ele geçirdi. 

Buradaki Osmanlı direnişinin sembolü Medine müdafaası oldu. 

Yemen'de İmam Yahya Osmanlılara bağlı kalırken Asir'de Seyyid İdris de ayaklanmaya katıldı.

Osmanlı Devleti, 1917'de Şerif Hüseyin isyanının yayılmasını engellemek için Arap kabilelerine para, altın ve iaşe yardımı yaparken, bir yandan da malzeme ve yiyecek sıkıntısı içindeki Medine kuvvetlerinin tahliyesi için Hicaz Demiryolu'nu açık tutmaya çalışmaktaydı. 

Şerif Hüseyin ve oğulları ise, aynı dönemde İngiliz yardımıyla Arap kabilelerini örgütlemiş, 

Medine'nin Şam ile demiryolu bağlantısını kesmeye çalışmışlardır. 

El-Vech ve Akabe'nin isyancıların eline geçmesi, Osmanlı ordusuna stratejik ve psikolojik açıdan darbe vurmuş, Cemal Paşa ve Fahreddin Paşa'nın uğraşına rağmen savunma başarısız olmuştur. Mart 1917'de Medine'nin tahliyesi için alınan karar uygulanmamış, ancak Enver Paşa'nın 16 Kasım 1917'de ordunun iaşe durumunun ve stratejik konumunun kötüleşmesi üzerine verdiği emirle Medine'nin boşaltılması planını uygulamaya konulmuştur.

Tüm planlara rağmen "Medine programı" tam olarak uygulanmamıştır. 

Tüm emirlere rağmen programın uygulanamaması ile Medine'deki 7. Kolordu'ya bağlı birlikler 1918'den itibaren çok ciddi ikmal sorunları yaşamışlar, 

bu sıkıntılar sebebiyle 1918'in ilk üç ayında 164 asker firar etmiş ve birliğin hayvanları ölmüştür.

Medine'yi, Yemen'i, Asir'in kuzeyini I.Dünya Savaşı sonuna kadar savunan 7.Kolordu Mondros Mütarekesi'nden bir müddet sonra, 

23 Ocak 1919'da teslim oldu.

Ordu komutanı Fahrettin Paşa'dır ve savaş sonunda askerleriyle birlikte Mısırda bulunan Sidi Beşiri Esir Kampına gönderilmiştir.

***

SEYYİD İDRİS:

Tarihi kayıtlara göre bu isimle ön plana çıkan üç şahsiyet vardır. 

Birisi, Fatih Sultan Mehmed'in padişahlığı zamanında yaşamıştır. 

Fatih Sultan Mehmed, Hz. Peygamberin (sav) soyundan kalan kişileri araştırmış, 

Seyyid İdris'i bulmuş ve kızkardeşiyle evlendirmiştir. 

Daha sonra Tuna havalisine han tayin etmiş; 

o bölgenin vergi ve buna benzer diğer işleri için görevlendirmiştir.

Aynı isimle anılan ikinci Seyyid ise, İdrisiler hanedanın kurucusudur. 

Tam adı, İdris bin Abdillah bin el-Hasen bin el-Hasen bin Ali bin Ebi Talib'tir. 

Doğumu, çocukluğu ve gençliği hakkında fazla bilgi yoktur. 

Medine'de doğan Seyyid İdris, ömrünün büyük bir kısmını bu günkü Fas toprakları üzerinde yer alan Velile şehrinde geçirdi. 

793 yılında zehirlenme sebebiyle vefat etti ve Velile yakınlarındaki Zerhun şehrine defnedildi.

Seyyid İdris adıyla tanınan üçüncü Seyyid de, Şafii mezhebine bağlı olan ve 1950 yılında vefat eden kişidir.

Birinci Dünya Savaşı boyunca Arabistan'daki İslam şehirlerini korumaya çalıştı.