Hz. Ömer'in Humus Valisi...

Said bin Amir, asbab-ı kiramın büyüklerinden ve 

Hz. Ömer'in valilerinden. 

İsmi; Said bin Âmir bin Huzeym bin Selaman bin Rebia bin Sa'd bin Cemh-il Kuraşi el-Cumhi'dir. Vefatından sonra soyu kalmamıştır. 

Annesi Erva binti Ebi Muid-il Emeviyye'dir. 

Hayberin fethinden önce islam oldu. 

Mekke'den Medine-i Münevvereye hicret etti. Hayber ve daha sonraki bütün gazalarda Peygamberimiz (s.a.v.) ile beraber bulundu. Mekke'nin fethi, Huneyn ve Tebuk savaşı bunlardandır. 

Bütün bu savaşlarda Peygamberimiz (s.a.v.)'le beraber kahramanca savaştı. 

Hz. Ebu Bekir zamanında da Yemame ve diğer gazalarda bulundu. 

Hz. Ömer zamanında Humus'da ve Şam'ın Kıysariyye kasabaşında vali iken vefat etti. 

Bazı rivayetlerde Rakka'da veya Humus'da vefat ettiği bildirilmiştir.

Kendisinden Abdurrahman bin Sabit, Şehr bin Hevşeb ve birçok zat hadis rivayetinde bulunmuşlardır. Yermük savaşından sonra Abbas bin Ganem'den boşalan Humus valiliğine tayin edildi. 

Vali olmağı pek istemeyen Said bin Amir, 

Hz. Ömer'in emrine itaat ederek Humus'a geldi. Valilik vazifesinde de çok dikkatli ve adil hareket eden Hz. Said, son derece zahid ve fakir bir hayat yaşadı. 

Herkes bu hayatına şaşırıp, hayret ediyorlardı. 

Hz. Ömer, Şam'a teşrif ettiği zaman oradan Humus'a geçti. 

Humus'da fakirlerin bir listesinin çıkarılmasını isteyen Hz. Ömer, fakirlerin içerisinde Said bin Amir'ın  

ismini görünce çok şaşırdı. 

Said bin Amir'ın isminin listeye niçin yazıldığını sordu. 

Listeyi hazırlıyanlar, ''Valimiz fakirdir,'' devamlı ''Rüşvet alan da veren de Cehennemdedir,'' 

hadis-i şerifini okur ve en küçük bir hediyyeyi dahi kabul etmez'' dediler. 

Hz. Ömer Said bin Amir'e bin dirhem tahsis etti. 

Hz. Said, bin dirhem ile hanımına geldi ve 

''Hz. Ömer bize şu gördüğün bin dirhemi göndermiş,'' buyurdu. 

Hanımı; ''Ondan bir miktar parayla yiyecek ve katık alır kalanını biriktirirsin'', dedi. 

Said, hanımına; ''Ben bundan çok daha iyisini sana söyleyeyim mi''... 

Biz bu malı çok iyi bir şekilde kullanacak işletecek bir kimseye ortaklığa verelim. 

Onun kar ve gelirinden de yeriz'' deyince hanımı ''peki öyle olsun'', dedi. 

Said bin Amir, bu parayla yiyecekler, 

iki deve, iki köle satın aldı. 

Aldıklarını Humus'taki fakirlere ve ihtiyaç sahiplerine dağıttı. 

Kendine çok az bir şey dışında hiç bir şey kalmadı. Birkaç gün sonra hanımı kendisine; 

''Malı ortaklığa verdiğin adamdan paranın karını al ve onunla şunları şunları satın al'', dedi. 

Said sustu. 

Döndüğü zaman istedikleri şey olmayınca hanımı aynı istekleri yine söyledi. 

Said, yine sustu. 

Birgün sonra hanımı halleri ve sözleriyle Hz. Said'i çok üzdü. 

Said, ertesi gün eve hiç gelmedi. 

Akrabalarından birisi hanımına gelerek, 

''Sana ne oluyor ki kocana eziyet ediyorsun. 

O malının tamamını tasadduk etti, dağıttı'' dedi. Kadın üzüldü ve ağladı. 

Sonra Said geldi ve şöyle buyurdu:

''Allah'ü Te'alanın razı olduğu bir şey, 

dünya ve dünyanın içindeki her şeyden daha kıymetlidir. 

Eğer Allah'ü Te'ala'nın razı olduğu iyilik, 

hayırlardan birisi gökyüzüne lamba gibi asılsaydı, onun nuru, yeryüzünü aydınlatır ve onun parlaklığı yanında güneş sönük kalırdı, işte seni bu iyilikler için terk eder, senden ayrılırım. 

Fakat senin için bu hayırları ve iyilikleri terk edemem. Her hal üzere hayır ve hasenat yaparım.'' 

Fakirlik ve sıkıntı içinde olduğu halde bu parayı kendisi için niçin harcamadığını soranlara şu hadîs-i şerifi nakletti; 

Resulullahtan işittim ki, 

''Ümmetimin fakirleri zenginlerinden beşyüz sene önce Cennete girerler. 

Zenginlerden biri kendini onların arasına, 

atar ve Cennete girmek ister. 

Melek onun elini tutar, fakirler arasından çıkarır ve bekle, henüz senin Cennete girme zamanın gelmedi, der. 

Beşyüz sene onu kıyametin kızgın sıcağında hesap yerinde tutarlar. 

Malının hesabını verir, sonra Cennete girer,'' buyurdular. 

Sonra Said (r.a.) buyurdular ki; 

''Muhammed aleyhisselamı, hak peygamber olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki, bütün alem helal mal para ile dolu olsa ve hepsini bana verseler, 

bu fakirliğime değişmem.''

Hz. Said bin Amir fakirlerin, muhtaçların ve zavallıların dert ortağı olup, 

bu onun en bariz özelliği idi. 

Fakirler ve muhtaçlar kendisini çok severlerdi.