Hazreti Peygamber Efendimizin zamanında Hatemi Tainin kabilesi daha müslüman olmamışlardır.
Hazreti Peygamber, onların üzerine asker gönderdi.
İslamiyeti kabul etmeyince esir edildiler. Peygamber Efendimiz müslümanlığı kabul etmedikleri için öldürülmelerini emir buyurdu.
Esirler arasında bir kadın vardı. Dedi ki: '' Ben Peygamberimizle bir görüşmek isterim. Ey müslümanlar! Ben Hatemi Tainin kızıyım.
kızın dileği yerine getirilince Efendimize hitaben dedi ki; '' Ey muhterem zat! Benim babam kerem ehli idi. Bunun üzerine Peygamberimiz, Hatemin kızı müstesna, öteki esirlerin katline emir buyurdu.''
Kızın elini ayağını çözüp serbest bıraktılar. Ötekilerin öldürülecekleri sırada kız, idama me'mur adama; Ben kendim serbest bırakılıp da onların katledilmelerine razı değilim. Benide onlarla beraber öldürün, dedi ve Hatemi Tai kabilesinin başına gelen bu felakete ağlamaya, feryat etmeye başladı.
Resulü Ekrem Efendimiz kızın bu feryatlarını duyunca hepsini affetti ve şöyle buyurdu: ''Temiz asıldan katiyen hata gelmez.''
(Gülistan- Şeyh Sadi Şirazi)
HÜKÜMDARLARIN MEHABET ve SEYAHATLERİ HAKKINDA:
İhsan konusuna ait çok şeyler söyledik. Ama herkese ihsanda bulunmak da doğru bir şey değildir.
Zalimin kanını iç, malını müsadere et. Zavallı kuşun kanadı kırık olsa daha iyidir.
Senin dostunla dövüşen adamın eline taş, sopa verilir mi?
Diken yetiştiren kökü kaz, çıkar, at; fakat meyva veren ağacı besle.
Büyük mevki ve makamları küçüklere kafa tutmayacak olanlara ver.
Nerede bir zalim varsa ona acıma. Çünkü zalime acımak halka zulmetmek demektir.
Dünyayı yakan zalimin odunu, ocağını söndür. Bütün bir halk yanacağına bir kişi mahvolsun daha iyi.
Eşkıyaya, haramilere, merhamet eden kendi eli ile kervanı vurmuş olur.
Zalimin başını yele ver. Zalime zulüm ile mukabele ederek haddini bildirmek adaletin ta kendisidir.
(Şeyh Sadi Şirazi- Gülistan)