GAZETECİLİK zor bir meslektir. Heyecan ister, cesaret ister, doğruluk ister, gözlem ister. Her şeyden önce yürek ister.
Ben mesleğe başladığım ilk günden bugüne cesaretimi hep korudum. 
Heyecanımı kaybetmedim hiç. 
Doğrunun peşinden gittim. Kimsenin adamı olmamaya özen gösterdim. Doğru bildiklerimi yazmaktan asla çekinmedim.
Trabzonspor'un kişiler ve kurumlar tarafından zarar görmemesi için bildiğim ve inandığım tüm gerçekleri sizlerle paylaştım. Ama ne acıdır ki bazıları tarafından "Hain" ve "Yalancı" olarak gösterildim. 
Benim bu şehrin çocuklarına karşı sorumluluğum var. Dünyanın her yerinde bordo mavi renklere gönül vermiş insanlara da... Ve kendi evlatlarıma da verdiğim sözler var.
Kimsenin Trabzonspor'u kullanmasına, nemalanmasına ve bu şehrin çocuklarına harap olmuş, yıkılmış bir Trabzonspor bırakmasına asla izin vermeyeceğim, bunun için sonuna kadar direneceğim. 
Bir yenilgi nedeniyle günlerce ağlayan, evden çıkmak istemeyen benim çocuklarım, bu şehrin çocukları şampiyonlukları görmeyi her şeyden çok hak ediyor.
 
Hacıosmanoğlu ne yaptı?
 
"İbrahim Hacıosmanoğyu seni kulübe sokmayarak en doğru şeyi yapmış" diyen arkadaşlar! Hadi gelin şimdi o döneme dönelim, anılarımızı gözden geçirelim. Herkes atıp tutarken, kupalar beklerken, o yıldız kesmez, yenisi de gelecek diye palavralar atılırken, bu kulübün paraları "Öyle başarılar gelecek ki!" diye saçılırken... Ben kandırıldığımızı söyledim. "Kulübü zor duruma sokuyorlar. Bunun zararını yıllar geçse de karşılayamaz kulüp" dedim. Bunları söyledim diye hakarete uğradım, küfür işittim! Yine de bildiğim gerçekleri bir adım bile geri atmadan dilim döndüğünce, kalemime yazacak kağıt buldukça anlattım da anlattım.
Sonuç? Ne yazık ki haklı çıktım. Keşke çıkmasaydım!
O dönem "Kulübün birliğini bozuyorsun" diye bana hakaret edenler... Şimdi tekrar düşünün; "Birlik olmak, tek yumruk olmak" demek bir efsanenin göz göre göre batırılırken susmak demek miydi?
Eğer ki ben birliği çocuklarımıza tertemiz bir Trabzonspor bırakmak için bozduysam bilin ki yine bozacağım.
 
Usta'nın sadece vaadleri var
 
Muharrem Usta dönemine bakalım şimdi de. Beyefendi, kibar, nazik bir insan olarak koltuğa talip oldu. O dönem Trabzonspor'un başında çok görülmek istenen tarzda bir başkandı değil mi? Gerçekçi yaklaşımı ve Trabzonsporluluğuna her yer de kefil olabileceğim Celil Hekimoğlu karşısında, "sözde kalan muhteşem vaatleriyle" seçimi kazandı. "Lucescu" dedi, "Trabzonspor TV" dedi, "50'nci yılda şampiyonluk" dedi, "1461 Trabzon futbolcu fabrikası olacak" dedi, "borçlar azalacak" dedi, "özlenen Trabzonspor geri gelecek" dedi. Dedi de dedi!
Başarılı olmalarını gerçekten çok istedim çünkü artık Trabzonspor efsanesinin karşı karşıya kaldığı en zorlu dönemler başlamıştı. Bu süreçte yaptıkları olumlu ya da olumsuz ne gördüysem dile getirmeye çalıştım. Kulübü gün geçtikçe düşürdükleri zor durumu gördükçe daha çok yazdım, daha çok uyardım. "Kulübü borç batağına sürüklüyorlar" dedim, "Bu güllük gülistanlık yansıtılan ortamın arkasında borç batağına saplanan bir Trabzonspor var" dedim. "Usta'm kulübü geri dönüşü olmayan bir yola sürüklüyor" dedim. 
Sonuç? Trabzonspor efsanesi tarihinin en büyük hezimetlerini yaşadı, 50'nci yıla şampiyonluk değil bu çocukların gözyaşları damgasını vurdu. Borç 1 milyar TL oldu, 1461 Trabzon eridi gitti, hocalara verilen tazminatlar ve dahasını zaten sizlerle paylaşmıştım zamanında. 
Üzülerek söylüyorum ne yazık ki yine haklı çıktım. Peki o günler de bana neler söylendi? Bir sürü hakaret, küfür işittim ve yine o cümleyle çıktılar karşıma "Kulübün birliğini bozuyorsun!"
"Kulübün birlik ve beraberliği" ne güzel cümle değil mi? Birlik olmak tek yumruk olmak demek, bir efsanenin batırılmasına göz göre göre susmak demekse eğer, bilin ki bu şehrin çocuklarına tertemiz bir Trabzonspor bırakmak için ben bunlara ne göz yumacağım, ne de kalemimi susturacağım.
 
Burak Trabzonspor'a kariyerini borçlu 
 
Şimdi günümüze dönelim. Burak Yılmaz haberim bir anda gündem oldu, Arda'nın yaşadığı filmlere konu olacak olay bile bu kadar gündem olmadı oysa. Burak açıklama yaptı, sayın Ağaoğlu futbolcusuna sahip çıktı. Ben ise şunu dedim:
"Sezon başında alacakları için kulübü şikayet eden, kaptanlığı alınan, saha dışı olaylarla gündeme gelen,  yine sezon başında Beşiktaş'a gitmek için her yolu deneyen ama son anda transferi iptal olan Burak, devre arasında gitmek için problem çıkaracak." 
Bursaspor maçında doğru ya da yanlış Ünal hocanın tercihi doğrultusunda tabelada Burak Yılmaz'ın numarası görüldü. Ya sonra? Ünal hocanın tercihinin doğruluğunu ya da yanlışlığını tartışmıyorum ama Trabzonspor gibi bir kulübün hocası seni takım öndeyken kenara alıyorsa her ne olursa olsun sırf o armaya saygından başını öne eğip kenara geleceksin. Takımın motivasyonunu yerle bir ediyorsun, taraftara ve teknik heyete olan  tutumundan bahsetmek dahi istemiyorum zaten. Bu olayın sonrasında ne oldu? Burak'ı bu hale siz getirdiniz oldu, bizim yüzümüzden o hareketleri yapmış oldu, onu bu noktaya çıkan haberler getirmiş oldu. Arkadaşlar kaldırın kafanızı ve bakın bu şehrin semalarında dalgalanan bayraklara. 
 
Türk'sün, Trabzonlu'sun, Trabzonsporlu'sun 
 
Bu şehirde tek gerçek vardır; Türk'sün, Trabzonlu'sun ve Trabzonsporlu'sun. 
Hiç kimse Trabzonspor'dan üstün değildir ve olmayacaktır da. O formayı giyip Trabzonspor taraftarının önüne çıkıyorsan eğer o formanın ağırlığını da taşıyacaksın. 
Daha fazla bu konunun Trabzonspor'un önüne geçmesine izin vermeyeceğim ve sizinle birlikte zamana bırakacağım. 
Aslolan tek gerçek vardır; 7 Kasım doğum günüydü 33 yaşında aramızdan ayrılan Kazım Koyuncu'nun. Trabzonsporlu, güçlülere karşı koyan ve herkesi yenen o kahraman. Ruhun şad olsun şair ceketli çocuk. Ruhun şad olsun Dozer Cemil. Ruhun şad olsun Kadir Özcan. Bıraktığınız mirası bu şehrin çocuklarına en temiz haliyle bırakacağız size de söz olsun.