Mehmet Rakipoğlu, Yemen'de 6 aylık ateşkesin son bulmasının ardından derinleşen insani krizi kaleme aldı.
İlk olarak Yemen’deki savaş yerel, bölgesel ve küresel aktörlerin dahil olduğu çok boyutlu bir sürece evrildi. Bu anlamda bir iç savaş olmaktan çıktı ve literatürde "vekalet savaşı" olarak adlandırılan aşamaya geçti. Bir tarafta Hizbullah bağlantısı ile Husileri destekleyen İran, diğer tarafta meşru hükümetin yanındaki Suudi Arabistan, çatışmanın en aktif iki tarafı. Bununla birlikte Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) de savaşta Güney Geçiş Konseyi üzerinden etkin olduğunu söylemek mümkün. İkinci olarak Birleşmiş Milletler (BM) ve Avrupa Birliği (AB) gibi örgütler; demokrasi, insan hakları, özgürlük gibi kavramları "savunan" uluslararası toplum, Yemen savaşında sınıfta kaldı. Nitekim defalarca özel temsilci atamasına rağmen BM, Yemen savaşını sona erdirme noktasında işlevsel olamadı. İnsani krizin yaz boyu devam eden seller neticesinde daha da şiddetlenmesine rağmen uluslararası toplumun gereken reaksiyon ve aksiyonu göstermemesi Yemen’deki mevcut durumu daha kötü hale getirdi.
BM ve AB gibi örgütler; demokrasi, insan hakları, özgürlük gibi kavramları savunduğunu iddia eden uluslararası toplum, Yemen savaşında sınıfta kaldı
Bununla birlikte Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Fransa, Almanya gibi birçok Batılı ülke, savaşın şiddetlenmesine katkı sağladı. Bu anlamda ABD’nin etkin bir pozisyon alamadığı, savaşan tarafları "ulusal çıkarlarına" aykırı olmasından ötürü dize getiremediği görülüyor. Nitekim savaşın devam etmesi, ABD’deki silah şirketlerinin dolayısıyla da ABD’nin kasasına hizmet ediyor. Üçüncü olarak nisan ayında ilan edilen ateşkes ve Husi karşıtı üyelerle kurulan Başkanlık Konseyi gibi girişimler de yerel dinamikler açısından başarısız oldu. Nitekim Yemen halkı için bir anlam ifade etmeyen Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi’nin istifası ile göreve gelen Başkanlık Konseyi üyesi aktörler arasında da bir rekabet ve Yemen’in geleceğine dair vizyon çatışması bulunuyor. Dolayısıyla Yemen’deki iç savaş ve kriz halinin kısa vadede çözüme kavuşmayacağı önğörüsü devam ediyor. Bu durum en az iki dinamiğin devam edeceğinin de göstergesi.
İnsani krizin yaz boyu devam eden seller neticesinde daha da şiddetlenmesine rağmen uluslararası toplumun gereken reaksiyon ve aksiyonu göstermemesi Yemen’deki mevcut durumu daha kötü hale getirdi
Çatışmaların devamlılığı
Yemen’de devamlılık gösteren ve kronikleşen ilk dinamik, yoğunluğun zamana göre değişmesiyle birlikte yerel çatışmanın süreklilik arz etmesidir. BM’nin Yemen özel temsilcisi Hans Grundberg 10 Ekim’de BM Güvenlik Konseyi’ne ateşkesin sona ermesinin savaş çanlarının tekrar çaldığına bir işaret olduğunu ifade etti. Bu anlamda Husilerin Şebve ve Hadramevt gibi noktalara saldırması üç dinamiği tetikliyor. Birincisi nisan ayında kurulan Başkanlık Konseyi’nin egemenlik testi, ikincisi askeri çatışmanın ateşlenmesi ve üçüncüsü insani krizin derinleşmesi tehdidi. Mezkur üç dinamik çatışmaların devam edeceğine işaret. Ayrıca petrol fiyatlarının artması ve petrol üzerindeki egemenlik yarışı, BAE-Suudi Arabistan arasındaki ittifakın Yemen üzerindeki farklı planlar nedeniyle mücadeleye dönüşmesi, Husilerin ülkenin önemli noktalarını halen kontrol ediyor olması gibi faktörler de çatışmaların devamlılığına işaret olarak okunabilir. Bu anlamda İran destekli Husilerin maksimalist ve imkansız taleplerde bulunması süreci daha da zora sokuyor. Nitekim uluslararası toplum tarafından kabul edilen meşru hükümet Yemen’in üçüncü büyük şehri Taiz’in de Husiler tarafından ablukaya alınmasına rağmen ateşkesin devamlılığından yana. Ayrıca Yemenli analist Nedve el-Devseri gibi isimlere göre de ateşkesin uzatılmasına karşı çıkanlar Husiler. Bu noktada birçok uluslararası insani yardım örgütü Husilerin savaş çığırtkanlığı yaptığını ve ateşkes sürecini yeni savaşçı mobilize etmek için fırsat olarak değerlendirdiğini ifade ediyor.
Yemen’de 6 aylık ateşkesin son bulmasının ülkedeki savaş halini ve insani krizi daha da kötü hale getirmesi yüksek ihtimal
İnsani krizin derinleşmesi
Yemen’de devamlılık gösteren ve kronikleşen bir diğer dinamik ise çatışmalardan kaynaklı sivil ölümlerinin, açlığın ve kolera gibi hastalıkların artmasıdır. 7 yıldır süregelen savaşta, çatışan taraflardan daha çok siviller zarar görmüştür. Bu anlamda BM Mülteciler Yüksek Komiserliği raporlarına göre, iç savaştan ötürü Yemen halkının yüzde 73’ü (yaklaşık 23,4 milyon) insani yardıma muhtaç hale geldi ve 4,3 milyon insan yerinden edildi. 13 binden fazlası sivil olmak üzere 377 bin insan çatışmalardan kaynaklanan sebeplerden ötürü hayatını kaybetti. Nisanda varılan ateşkes insani krize bir nebze de olsa fayda sağlamıştı. Bu anlamda BM raporlarına göre ateşkes döneminde sivil ölümler yüzde 60 azalmış, Hudeyde limanına petrol girişi önündeki engeller kalkmış ve yaşam pahalılığı, petrol sorunu gibi krizler aşılmaya başlanmıştı. Ateşkesle birlikte petrol akışının sağlanması ve Sana havalimanının açılması ekonomiyi canlandırmıştı.
Ateşkesin sona ermesi, ekonomik toparlanma sürecini de olumsuz etkilemeye başladı. Ateşkes sürecinde Sana havalimanını kullanan 27 binin üzerinde Yemenli sağlık, eğitim gibi hizmetlere erişebildi. Ayrıca Hudeyde limanı üzerinden 1,4 milyon metrik ton petrol akışı ve insani yardım (tıbbı malzeme ve yiyecek) geçişi yapıldı. Buna rağmen ateşkes döneminde insani durum iyi değildi. Nitekim yollar kapalıydı ve fonlama yoktu. Fakat ateşkesin sona ermesi ile birlikte bütün bu olumlu gelişmelerin tersine dönüp insani durumun daha kötü hale gelmesi yüksek ihtimal. Nitekim BM İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi’nin Ekim 2022’de yayınladığı rapor da bu işareti doğruluyor. Bu anlamda temiz suya sadece Yemen nüfusunun yüzde 25’i erişebiliyor. İnsani krizin bir diğer noktası da eğitim. Savaş sebebiyle 10 bin 200 Yemenli çocuk hayatını kaybetti ve yine savaş sebebiyle Yemenli çocukların yüzde 40’ı okula gidemiyor. Hastane gibi temel ihtiyaç noktalarına erişmek için de en az 2 saatlik yol katediliyor. Savaş şartları altında bu oldukça zor. Nitekim yollar kapatılıyor ve rehin alınma tehlikesi devam ediyor. Ayrıca savaş nedeniyle hastane imkanlarının kötüleşmesi ve hijyenin azalması nedeniyle kolera artış gösterdi. 2,5 milyona yakın insanın koleraya yakalandığı, 4 bin kişinin de kolera nedeniyle vefat ettiği rapor ediliyor. Kovid-19 nedeniyle de bazı ülkelerin Yemen’e gönderdikleri destekleri kesmesi insani krizi derinleştirdi. Bununla birlikte ithalata bağımlı olan Yemen, Ukrayna işgali nedeniyle buğday, arpa gibi temel gıda maddelerini tedarikte zorlandı ve fiyatlar arttı. Türkiye’nin girişimiyle açılan tahıl koridoru bir nebze de olsa bu sorunu hafifletti.
Sivilleri bekleyen bir diğer tehdit mayınlar. Eylül ayında mayınlar ve çeşitli patlayıcılar sebebiyle 70 kişi hayatını kaybetti. Bu alana dair bir adımın atılmamış olması sivil kayıplarının devam etmesine neden olabilir. Mezkur tehditler; insanların tarım, balıkçılık, iş-okul gibi günlük aktivitelerini olası ölüm senaryolarına dönüştürüyor. Ayrıca savaşan tarafların doğal kaynakları istismar etmesi ve işkence, tecavüz gibi hukuksuz uygulamalara başvurması da Yemen’deki insani krizin devam ettiğini kanıtlıyor.
Norveç Mülteci Konseyi isimli sivil toplum kuruluşunun yaptığı araştırmaya göre, BM’nin Ekim 2021’de aldığı Yemen’deki çatışmanın tüm taraflarınca işlenen insan hakları ihlallerini takip eden tek uluslararası, bağımsız ve tarafsız mekanizma olan Seçkin Uzmanlar Grubu’nun faaliyetlerini askıya alması da sivil ölümlerinin artmasına neden oldu. Bu anlamda BM’nin bu kararı öncesi 823 olan sivil ölümleri, karar sonrası 1535’e çıktı. Benzer şekilde 7 Haziran-6 Ekim arası hava saldırıları 14 iken, BM’nin kararı sonrası 7 Ekim-6 Şubat arası hava saldırıları 547’ye; aynı tarih aralığında dron saldırıları 3’ten 30’a çıktı. Dolayısıyla BM’nin aldığı karar savaşın bitmesine değil, çatışmanın şiddetlenmesine sebebiyet verdi.
Sonuç olarak 7 yıldır çatışmaların gölgesindeki Yemen’de 6 aylık ateşkesin son bulmasının ülkedeki savaş halini ve insani krizi daha da kötü hale getirmesi yüksek ihtimaldir. BM İnsani Gelişme İndeksi’ne göre 160. sıradan 178. sıraya gerileyen Yemen’de uluslararası toplum inisiyatif almaz ve çatışan taraflar savaşı sonlandırmazsa yüzyılın en ölümcül açlık krizi ile karşılaşan ülkede daha kötü bir "insani" senaryo ortaya çıkabilir. Çatışan tarafların politik hırsları, dış aktörlerin istikrarsızlaştırıcı etkisi ve uluslararası toplumun işlevsizliği Yemen’deki insani krizin neden çözümlenemediğini ortaya koyuyor.