NE yapacağız biz bu dolar ile. Yaban otu gibi. Rüzgarın estiği yöne doğru savruluyor. Merkez Bankası’nın hamleleri, Maliye Bakanlığı’nın paket programları, sıkılaştırma politikaları hiçbiri çare olamadı. 5 TL ye kadar düşen dolar, bu günlerde yine 6 TL ye dayandı. Bunun anlamı fiyatlarda, enflasyonda, benzinde, mazotta, garibanın alım gücünde. Sebzede, meyvede yeni hesaplamalar olacak, yeni vurguncular türeyecek demektir.
Dolar durmuyor
İşin garip tarafı dolar artık durulmuyor. Olumlu bir haberde bir tık yukarı giderken, olumsuz haberde ise üç tık yukarı gidiyor. Yani hep yukarı hep yukarı. İmamoğlu mazbata alamadı, dolar yukarı, AKP seçimin yenilenmesini istedi, dolar yukarı. İmamoğlu mazbata aldı, dolar stabil. Merkez Bankası önümüzdeki toplantıda, faiz oranlarını düşüreceğinin sinyallerini verdi, dolar çıldırdı. Yani birileri dolar ile oynuyor resmen. Yani şer odaklar iş başında. Rezervlerin zayıfladığını gören, maliye politikalarının etkili olmadığına kanaat getiren para baronları (lobiler, ABD, bizdeki bıyıklı yabancılar) sazı ellerine aldılar, dolar dolmaz diye çalıp duruyorlar. Dolar hep yukarı, hep yukarı.
Dolar seçimi etkiledi
Siyasi iktidarların en büyük düşmanı, iktidardan düşmelerinin en büyük sebebi, enflasyondur. Alım gücünün düşmesidir. Adam Suriye’de olanlara beka meselesi olmasına rağmen aldırmaz da! Spekülatörlerin fiyatını fırlattığı, soğanın kilosunun 10 bin lira olmasına tepki gösterir. Küçük hesaptır ama soğan cebini mutfağını yakmaktadır. Koltuklarının altına tavus kuşu yumurtası koyarak gezen Kılıçdaroğlu’nun, İstanbul, Ankara, Adana, Mersin, Antalya gibi şehirleri, kazanmasının başlıca nedeni çok başarılı bir politikacı olması değildir. Vatandaşın mutfağında çıkan yangındır, alım gücünün düşmesi, özellikle sebze fiyatlarının baş döndürücü bir fiyat artışı ile karşımıza çıkmasıdır. Hal böyle olunca ‘bir umut’ diyerek bir kısım vatandaşımız tercihini muhalefetten yana kullanmıştır.
Seçimde dış etki var mıdır?
Evet, sorulması gereken en önemli soru; “Seçimlerimizde dış etki var mıdır? İsrail ile ABD’nin payı nedir?’’ Bence kesinlikle vardır. CHP’nin YPG’yi terörist bir örgüt olarak saymaması, Suriye’de bulunmamamız gerektiğinin söylemesi. Hele hele PKK’nın siyasi uzantısı, HDP ile işbirliği yapması ABD için bir nimettir. Zaten son söylemler ABD’nin, Cumhur İttifakı’ndan çok, CHP ve HDP ittifakına ilgi gösterdiği yönündedir. Çünkü Cumhur İttifakı’nın milliyetçi bakış açısı, ABD politikalarına karşı çıkması, Suriye’de, Güneydoğu’da, PKK ile oynaşan ABD’nin karşısına dikilmesi, stratejik düşmanı kızdırdı. Özetle Cumhur İttifakı’nın boynuna ip geçirip çekemeyeceklerini, hele hele Devlet Bahçeli ve Milliyetçi Hareket faktörü, ABD gibi stratejik ortak dediğimiz, stratejik düşmanı ve kankası İsrail’i resmen Cumhur İttifakı’na düşman yaptı. Bu işin silahla halledilmeyeceğini gören bu lobiciler, evangelistler, Pentagoncular, Türkiye Cumhuriyeti’ne ekonomisi ile saldırıyorlar. Doları ile saldırıyorlar. Sıcak paranın gelişini engelleyerek saldırıyorlar. F-35 ile saldırıyorlar, S-400 ile saldırıyorlar. İran’dan petrol alamazsın, ticaret yapamazsın, pahalı olarak Suudilerden al diyerek seni zarara uğratarak saldırıyorlar. Senin komşunla ticaretine bile ambargo koyacak kadar pervasızlar. Özetle Cumhur İttifakı’nı yıkmak için, ABD, Batı, İsrail ellerindeki her türlü şer argümanını masaya sürdüler, diz çökertmeye çalışıyorlar. Hayallerinde hala bir Sevr paranoyası var. Ne olur ne biter bilmiyorum ama hükümetin bizim ekonomimiz için başkalarının tedbir almasına fırsat vermeden, çok radikal kararlar almasının zamanı gelmiştir. Zaman zengin gibi görünüp, fakirliğini saklama zamanı değildir. Ayağımızı yorganımıza göre uzatacağız ve 4 milyon Suriyeli’yi besleyecek durumumuz da artık yok. Olsa bile, bu ekonomik koşullarda, nereye kadar!