YORULDUK... Hem de çok yorulduk. Şimdi rahatlama zamanı. Belki de normalleşme dönemi. Referandum, Cumhurbaşkanlığı, yerel yönetimler seçimi derken bir yıldan fazladır seçim odaklı yaşıyoruz. Muazzam bir mücadele dönemi geride kaldı. İtirazlar artık gündem dışı. Yargı kararı doğal süreç olacak ve önümüze bakacağız. Allah’tan gelecek hafta kutlayacağımız bayram imdadımıza yetişti.
Normalleşmeye katkısı olacaktır. Hele de 4 günlük tatil dönemi tam bir mola kıymetinde.
Ekrem İmamoğlu mazbatasını alarak görevinde resmiyet kazandı ve tartışmalar geride kaldı. Bana göre sürpriz, kendilerine göre normal, fanatiklere göre ganyan kazanım oldu İmamoğlu.
Aslında başkanlığı ‘başarı’ övgüsü çerçevesinde kalacaktı. Ancak tartışmalar, itirazlar, taraflar arasındaki diyalog, seçim kurulları arasındaki trafik başarı övgüsünün yerini ‘zafer kazanım’ çatısına taşıdı.
Genç, bilgili, azimli ve muhafazakar bir ailenin sosyal demokrat siyasetini benimsemiş birisi Sayın İmamoğlu... Klasik tanıtım ve propaganda dışında hareket etti. Rakip oy potansiyeli yüksek ilçeleri dolaştı önce. Sokaklara indi, ev gezmeleri yaptı. Yıpranmış, yorgun ve yenilgiye alışmış partisi CHP’nin ne sloganını kullandı ne de siyasetini.
Tam anlamıyla İmamoğlu portresi sergilendi. Küçük ama kendisine yakın kurmay heyetiyle sade, gösterişsiz, medya desteğinden yoksun hareket etti.
Centilmenlik sınırları içinde
Büyük unvanları olan rakibiyle centilmenlik sınırları içinde bir yarış izledik aslında. Beyefendi kimliğiyle, bakan, başbakan, TBMM unvanlı Binali Yıldırım’ın da bu kalite kokan mücadelede payı büyük oldu. Bana göre ganyan aday idi Sayın Yıldırım... Söz konusu koca İstanbul olunca gündemlilik sıralamasında hep ilk sırada oldu.
İstanbul seçimi siyasete bakışımızı da farklılaştırdı. Sağ-sol oy kaymalarını gördük. İttifakların etkisine tanık olduk. Muhafazakarliberal kucaklaşmasını izledik. Kürt-Türk, Alevi- Sünni işbirliğini ve katkılarını saptadık. Hesap ortada. 25 ilçeyi AK Parti kazandı. Ama aynı sandıklarda İmamoğlu etkisi dengeyi bozdu.
Yani İmamoğlu, CHP ve destekçilerinin yanı sıra AK Parti’den de oy almış görünüyor. Belki AK Parti’de iç mesele, belki de İmamoğlu karizması... Bilinmez... Aslında bilinir. Ama bu değerlendirme partilerin meselesi.
Birlikten güç doğar
Şimdi birlik ve beraberlik dönemi. Kimseye ‘azınlık’ veya ‘zenci’ gözüyle bakmamak için iyi bir zamanlama. Samimiyet, hoşgörü, iyi niyet, çalışkanlık ve hesaplaşmaktan uzak bir yönetim özlemimiz var. Toplumu saymak, bölmek, ötekileştirmek, azınlık görmek hakaret gibi bir davranış.
İmamoğlu bir marka şehre başkan oldu. AK Parti’nin İstanbul’a yaptığı yatırım unutulmamalı. Marmaray, köprüler, havalimanı, metrolar, park ve bahçeler, stadyumlar, TOKİ seferberliği, yollar vs... 25 yıldır İstanbul’un profili değişti. İmamoğlu başkan ama meclis çoğunluğu açık ara Cumhur İttifakı’nda. Demek ki seçmen, beraber çalışmaları gereğini düşündü. Birlikten güç doğar aslında ama bu uyumun gerçekleşmesi gerek.
Merkezi hükümet, yani Ankara’nın yatırımlar konusunda katkısı çok önemli. İstanbul aşkı bilinen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın köstek olacağı düşüncesinde değiliz.
Devlet desteği şart
İstanbul’un gelirleri kendi bütçesini oluşturabilir mi? Yani kendi yağıyla kavrulabilir mi? Olabilir... Ancak büyük yatırım ve projeler, devlet desteksiz zor gerçekleşir.
Her ne kadar Dünya Bankası, AB fonları ve ilginç projeleri ile Eskişehir örneği gösterilse de İstanbul potansiyeli ile kıyaslanamaz.
Yol, su, enerji, temizlik, hafriyat, trafik, nüfus yoğunluğu, toplu taşıma, kara, deniz, hava ulaşımı, turizm, fuarlar, sanat, spor, kongre, sanayi, ticaret, alt yapı, üst yapı diye sıralarsak, İstanbul ölçekli hacim hiçbir il ile örneklenemez.
Belediye hizmetleri sıkıntılı iştir aslında. Memnuniyetsizlik süreklidir. Ne yaparsanız yapın mutlaka bir şeyler eksik kalacaktır. İstanbul da artık eski İstanbul değil. 12 milyar liralık bütçesiyle büyük bir metropol. Yüzde 72’si Anadolu’dan göç alarak kentleşmeye çalışan bir nüfus. Ne kentli ne de köylü. İstihdam açığı yüksek. Afrika ve Asya ülkelerinden aldığı ipsiz sapsız yoğunluk ayrı bir yük.
Rövanşist bir davranış yönetimi İmamoğlu’nu hüsrana uğratır. Çoğunluktaki meclisi asla çalıştıramaz. Merkezi hükümet blokaj uygular. Olan İstanbul’a olur.
Taşı toprağı altın İstanbul partilerin değil, Türkiye’nin markasıdır. Vatandaş odaklı yönetim özlemimiz olacaktır. İstanbul hata kabul edemez. ne sabrımız ne de tahammülümüz kaldı.
Lütfen artık sakinleşelim