Cumhuriyet ilan edileli 98 yıl olmuş.
98 yıldır; özellikle de Mustafa Kemal Atatürk sonsuzluğa göç ettikten sonra hiç bitmemiş milletimizde tartışma; hem de her alanda.

Çok partili siyasi hayata geçmemizin ardından daha da artmış.
Bölünmüşüz yere düşen karpuz gibi parça parça!

En çok vatan haini ilan eden ülkelerden olmuşuz dünyada sanırım! Senin gibi düşünmüyorsa yapıştır hemen üstüne etiketi; 'Vatan haini' diye!
Herkes kendince Atatürkçü, ya da Kemalist olarak görmüş kendini! Ama yolları farklı!

Kimi darbe yapmış 'Kemalistim' diye, kimi ezmiş diğerini 'Ben daha çok Kemalistim' diye...
Kenan Evren, Atatürk'ü yıllarca dilinden düşürmemiş mesela! Ama ne yapmış Atatürk için derseniz; sadece Yeşilköy Havalimanı'nın adını Atatürk Havalimanı yapmış o kadar! Gerisi laf!

Bir türlü güle oynaya gidememişiz seçim sandıklarına.
Hem bölünme, hep kamplaşma!
Oysa birlik içinde olunmasını vasiyet etmiştir Büyük Önder; Türkiye Cumhuriyeti'nin ilelebet payidar kalması için en önemli şart budur!

Sporda da bu böyle maalesef!
Yıllardır futbol kulüplerimizin taraftarı birbirleriyle 'Atatürk hangi takımı tutardı' diye tartışır, durur!

- Beşiktaşlıdır!
- Olur mu efendim, Galatasaraylıdır!
- Ne alakası var, Fenerbahçelidir!
- Trabzon'a gelmiştir, Trabzonsporludur!

Ortaya belgeler koyarlar kendilerince... Herkes haklılığını kanıtlamaya çalışır.
Doğrudur. Ulu Önder zaman zaman kulüpleri ziyaret etmiş, sporcularla ilgilenmiştir.
 
Süleyman Bulut'un Can Yayınları'ndan çıkan "ATATÜRK'TEN KÜÇÜK ÖYKÜLER" kitabında bir bölüm özetle şöyledir:
 
Atatürk bir gün yakın arkadaşı Kılıç Ali'nin evine ziyarete gider. Kapıyı sonraki yıllarda Türk futbolunun efsane isimlerinden biri olacak olan Gündüz Kılıç açar. Genç Gündüz Galatasaray Lisesi'ndedir ve futbol oynamaktadır. Milli takımda da yer almaktadır. Milli takım, "Halkevleri takımı" adıyla Rusya'da maçlar oynamış, çoğunu kaybetmiştir. Atatürk, babası olmasa da bir delikanlıyı önemsediğini göstermek için içeri girer ve sorar:
- Neden yenildiniz? Bu yenilgiler seni çok üzdü mü?
 
Gündüz nasıl üzüldüğünü anlatırken; Atatürk sözünü keser:
 
- Dünyada yenilmeyen kimse, yenilmeyen ordu, yenilmeyen takım, yenilmeyen kumandan yoktur. Yenildikten sonra üzülmek de tabiidir. Ancak, bu üzüntü insanın maneviyatını yok edecek, onu çökertecek seviyeye varmamalıdır. Yenilen, hemen toparlanmalı, kendini yeneni yenmek için olanca gücüyle, azmiyle daha çok çalışmalıdır."

Önemli olan budur işte; Atatürk'ün hangi takımı tuttuğundan çok; anlayışıdır.
Yoksa...
Atatürk Galatasaray'dır.
Atatürk Fenerbahçe'dir.
Beşiktaş'tır, Trabzonspor'dur.
Hepsinden önemlisi Atatürk Türkiye'dir.

Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç'un şu sözleri çok önemlidir:
"Önemli olan Atatürk'ün hangi takımı tuttuğu değil, hangi takımın onun yolundan yürüdüğüdür."
Hangi takımın ve hangi sporcunun...
Büyük önder boşuna dememiştir:
"Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim."

Siz hangi takımı tutardı diye tartışacağınıza bunlara bakın. Kulüp olarak onun yolunda yürüyor musunuz? Sporcu olarak zeki, çevik ve hepsinden önemlisi ahlaklı mısınız?
Bu soruları yanıtlayın.

Eğer "Evet" diyorsanız... Ne mutlu size; Atatürk sizi tutuyordur işte...
Yoksa ne yapsanız, nafile!

Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun.