Türkiye Cumhuriyeti'nin önemli hayati meseleleri vardır. Bu meselelerle tavizsiz ve akılcı bir şekilde mücadele etmek gerekir nedir bu meseleler: Terörle mücadele, ekonomik mücadele, şu anda dönemsel olarak korona ile mücadele ve dışarıda Türkiye Cumhuriyeti'nin devlet menfaatlerinin korunması mücadelesi. Bu mücadeleler bir beka mücadelesidir. Bu mücadelelerin iyi yapılması için, cesur, akıllı ve deneyimli devlet adamlarına, yönetenlere ihtiyacımız vardır.
Bana göre meselelerin en önemlisi de, içte ve dışta terörle mücadeledir. Ekonomi bir şekilde halledilir. Corona dönemseldir, ilacı bulunur aşısı bulunur, insanlar bağışıklı kazanır halledilir. Ama terörle mücadele öyle değildir. En küçük bir gevşemede en küçük bir duraksamada, tehdit büyür önüne geçilmez hale gelir.
Teröristle mücadele
İşte bu piyon teröristlerle mücadeleye MHP’nin karşılıksız olarak, kayıtsız şartsız destek vermesinin sebebi de budur. Çünkü terörle mücadele ülkemizde 50 yıldır sürüyor. Arkasında ABD, BATI ve de İsrail vardır. Amaç Türkiye Cumhuriyeti'nin bölünüp parçalanmasıdır. Bu kirli mücadele bize şimdilik bir trilyon dolara mal olmuştur. Kundaktaki bebekler dâhil binlerce sivil insanımız, askerimiz, korucumuz, jandarmamız, Mehmetçiğimizin bu yolda kanı akmış şehit olmuştur, gazi olmuştur.
Türkiye Cumhuriyeti olarak “AÇILIM” denen bir ihanet sürecini yaşadık. Türkiye Cumhuriyeti'ni bölünmeye götürecek, öngörüsüz yönetim süreçlerinden geçtik. Beşir Atalay’ların devleti teslim etme bölünmeye ön ayak olma derecesinde, garip bakanlık yönetimlerini, dönemlerini gördük, geçirdik ve son 6–7 yıl. Bu yıllar yönetenlerin bazı gerçeklerin kafalarına DANK etme dönemidir.
Hendek savaşları, kurulmak istenen YPG-PYD-PKK ordusu, Kürdistan projesi ve Türkiye’den istenen “”23” il. Ülkemiz için hazırlanan senaryonun bir beka sorunu olduğunu, bunlarla tavizsiz mücadele etmemiz gerektiğini bize bir daha gösterdi.
Soylu mücadele
Terörle mücadele bir beka mücadelesidir. Terörle mücadele bir vatan millet bayrak ve toprak mücadelesidir. Terörle mücadele aynı zamanda, Türkiye Cumhuriyeti üzerinde emelleri olan, dış güçlerle mücadeledir. Turgut Özal döneminde terörle yeterince mücadele edilmedi. Tansu Çiller’in hakkını vermemiz gerekiyor. O dönemde kora kor mücadele edildi.
Ve şimdiki Cumhur İttifakı dönemi. İçişleri Bakanlığına Süleyman Soylu’nun getirilmesi ile terörle mücadele büyük bir ivme kazandı. Diyebiliriz ki son 50 yılın en başarılı mücadelesidir. Terörle, teröristle işbirlikçi ile mücadelede altın bir sayfa açılmıştır İçişleri Bakanı olarak Süleyman soylu bu mücadelede ne kadar başarılıysa. Bursa’da Azerbaycan bayraklarını yasaklatan, zamanın dışişleri Bakanı Abdullah Gül’de “Dışişlerinde” kadar başarısızdır.
Öze gelirsek, Süleyman Soylu’nun İçişleri Bakanı olduğu dönemde, Terörle mücadelede altın bir sayfa açılmıştır PKK bitme sürecine girmiştir. Artık dağlarda ki teröristler gezmeyi bırakın, Bulundukları pis mağaralardan burunlarını çıkaramaz hale gelmişlerdir.
İHA, SİHA’LAR, jetler hep tepelerindedir. Mehmetçik, Polis korucular aman vermemektedir. Diyarbakır Anneleri PKK’nın gerçek yüzünü göstermiştir. PKK’ya katılım sıfır derecesine gelmiştir. Uyuşturucu kaynakları, belediye kaynakları kurutulmuştur.
Özetle bu dönemde PKK’nın ayakta kalması için elzem olan, Bütün kaynakları kurutulmuştur. Dağlardaki PKK’lı sayısı nesli tükenme aşamasındaki, Kelaynak kuşlarına dönmüştür Ve de PKK’yı sonuç alma bitirilme dönemine geçilmiştir. İşte bu mücadele yüzünden Süleyman Soylu, PKK, HDP, PYD, YPG, ABD ve de onun partneri durumundaki, Bazı siyasetçilerce terör yandaşlarınca sevilmemektedir.
Bir şekilde yok edilmek görevden alınmasını sağlamak için fırsat kollanmaktaydı. Bu fırsat iki günlük yasak kararı ile onlara doğdu. Kararın uygulanmasını tartışmayacağım. Çünkü bu Soylu’nun tek başına aldığı bir karar değildir. İşin içinde bilim kurulu dâhil herkes vardır. Hem bunları söylerken, O aç kurtlar gibi CORONA tehdidini hiçe sayarak, Sokaklara dökülen marketlere üşüşsen cahil cühela, İnsanların hiç mi? Suçu yok Allah aşkına! Özetle dostlar sosyal medyada terör yandaşı, Trollerin hedefi olan Soylu’nun elemine edilmesi süreci, Cumhurbaşkanlığından döndü. İyi de oldu.
Cumhurbaşkanı kendine yakışanı yaptı. Soylu da bu süreçte iyi yolda olduğunu devletin ve TÜRK insanının arkasında olduğunu gördü. Ne diyelim dostlar; “İt ürür terörle mücadele yürür”. Ötesi hikâye.