İyilere ve kötülere iyilik etmek

Birisi çölde bir köpek gördü, baktı ki hayvancağız sususzluktan ölmek üzere adam başından külahını çıkarıp kova yaptı ve sarığınıda çözüp ip yaparak kollarını sıvayıp orada bulunan bir kuyudan su çekti ve köpeğe içirdi.

Zavallı köpek su içti ve canlandı. Hz peygamber keyfiyeti öğrendikten sonra Cenab-ı Hakk'ın o adamın günahlarını bağışladığını haber verdi. Dostum ! Zalim isen sonunu düşün vefadar, vefakar ol iyilik yapmaya alış ve bunu kendine meslek ittihaz et.

Bir köpeğe yapılan iyilik Allah'ın yanında zayi olmuyorda bir insana yapılan iyilik mi zayi olur sanırsın.Cenab-ı Hak iyilik kapısını kimseye kapatmamıştır. Elinden geldiğin kadar iyilik et.

Bir zenginin hazinesinden bir kantar altın vermesi, bir fakirin elinin emeğiyle kazandığından bir kırat gümüş kadar bile olamaz. Herkes kendi gücü kadar yük kaldırabilir. Çekirgenin ayağı karıncaya ağır gelir. 

Zavallılara acımak

Fakirin biri suratsız bir zengine gidip yoksulluğundan bahisle bir miktar yardım direndi. O kara kalpli zengin bir çare fakire azıcık olsun bir para vermedikten başka üstelik defol diye kovdu.

Fakir onun yaptığı bu hakaretten o kadar mütessir oldu ki adeta yüreğine kan doldu.Üzüntüsünden başını kaldırarak dedi ki '' Hayret doğrusu, ben fakirim. Surat assam yeridir fakat bunun surat asması neden?

Bir gün kendisininde böyle fakir olacağından korkmaz mı ? Zengin uşağına şu herifi hakaretle rezaletle kapı dışına at dedi. O varlıklı adam Hak tealaya şükretmediği için işi ters gitmiş servetiyle azemetinden eser kalmamış.

Utarit yıldızı kalemini siyah mürekkebe batırıp alnına karabahtını yazmış. Sarımsak gibi çırçıplak kalmış ne malı kalmış, nede malın çeken beygiri. Kaza ve kader onun başına yokluk toprağı saçmış.

Cebi delik kesesi ve eli bomboş kalmış hokkabaza dönmüş. Hali bambaşka ve tanınmaz olmuş. Bir müddet böyle geçmiş kölesini cömert bir adam satın almış. Hem de gani gönüllü hem de temiz ahlaklı bir adam.

O eski zengin ne kadar paraya, mala , mülke düşkün ve hevesli idi ise bu cömert de fakirlere bakmaya onların ellerinden tutmaya o derece hevesli idi. Bir gün gece vakti bu cömert adamın kapısını bir dilenci çaldı.

Öyle bir dilenci ki fakirlikten eli ayağı tutmuyor ve adım atamıyordu. Cömert adam kölesine ''Git şu zavallıyı memnun et ne isterse ver dedi'' Köle sofradan bir tabak yemek alarak götürüp fakire verdi fakat fakiri görür görmez öyle bir feryad edip ağlamaya başladı ki yerine mahsun ve perişan bir halde döndüğünde cömer zaat ''Hayırdır inşallah ! Ne oldu böyle sana ? Nedir bu gözyaşların ? diye sordu

'' Köle dedi ki :'' Bu fakir vakti ile zengindi benim efendimdi. Bu bahtsız ihtiyarın hali beni allak bullak etti. yüreğim parçalandı. Muazzam bir servet sahibi idi. O vaktiyle bugun ise kapı kapı dolaşıyor avuç açıyor.

Cömert adam acı acı güldü ve şöyle dedi:'' Çocuk ağlama! Zaman kimseye zulum etmez. Bu o eski asık suratlı ve fakirleri defol git cehennem ol yıkıl diye hakaret ederek kölesine kovduran tacir değil mi ?

Neuzubillah Allah'a bile kafa tutardı. Vakti ile beni de hakaretten kovmuştu.Allah bana yardım etti.Beni onun yerine onu da benim yerime koydu. İşte hikmeti ilahi budur.

    Şeyh Şadi ŞİRAZİ.