İzmir'in Selçuk ilçesinde elektrik sobasının devrilmesi sonucu çıkan yangında can veren 5 kardeşin halası, anne Melisa Akcan'ın, yangının çıktığı gün hurda toplamaya değil, hırsızlığa gittiğini iddia ederek, "Hurda toplamaya gitmiyormuş hırsızlığa gidiyormuş. Kamera kayıtları var insanlar söylüyor" ifadelerini kullandı.
Ekol Tv'ye röportaj veren hala şu ifadeleri kullandı; "Ben çocukların halasıyım. Bir tane halaları var zaten. İzmir'de oturuyorum Selçuk'ta değilim. Ama yine de her zaman buradan yetişmeye çalıştım. Orada yanlarında olamıyordum. Üç günde bir maddi destek yolluyordum çünkü sürekli istiyordu. Ben de çocuklara kıyamadığım için. Biliyorum madde alacak o parayla ama çocuklara kıyamıyordum. Onlara ekmek alır belki diye yolluyordum. Eşim erzak götürüyordu, çok para verme taraftarı değildik. Uyuşturucu almasın diye azar azar yolluyordum. Eşim hep alışveriş yapıp gönderiyordu. Bez alıyordu, mama alıyordu, yiyecek içecek alıyordu götürüyordu. Hep gittiğinde sarılıyorlardı koşturuyorlardı onu görünce.Anne madde bağımlısı. Kardeşim içmese içmezdi. Kardeşim zaten nasıl anlatıyım size dağda yaşıyordu, koyunlarımız vardı bizim bir dört kardeş işte öyle yoksul bir aile değiliz çok şükür. Annem vefat etti oradan miras filan kalmıştı. Ona dört kardeş koyun aldık. Onların işi yok koyunculuk küçükbaş hayvancılık yapsınlar diye. Bu kadın oraya gidip buluyor o gün bugündür yapıştı yani. Öyle başladı.
Evliliklerini desteklemiyordum ama kardeşim istediği için gidip onun annesiyle de tanıştım. Sonra nikah yaptık. O ev sıfır bir ev o ev baraka bir ev değil. Biz Selçuk'un içinde evimiz vardı orayı sattık, bahçe evini yaptık. O evin önünü baraka gibi gösteren o tahtaları çakan o kadın çünkü hurdacılığın arkasına sığınıyor. Yoksulluğun arkasına sığınıyor ki yardım gelsin. Bu kadar yardım eden var. Bu çocuklar bu kadar sefalet içinde olmamalıydı yani. Paralar hep başka taraflara gidiyordu, başka yere veriyordu.
Hurda toplamaya gitmiyormuş hırsızlığa gidiyormuş. Kamera kayıtları var insanlar söylüyor yani. Motor parçaları çalıyormuş sanayiden.
25 gün önce de bir yangın çıktı. Dam vardı evin yanında orada ne olduğu belirsiz bilmediğimiz tanımadığımız bir kadını barındırıyordu. Masa kurmuş bilgisayar kurmuş, kadın orda kalıyor gidecek yeri yokmuş. Kalmasın tanımadığımız bir insan sığınma evine gitsin orada kalsın. Her böyle konuştuğumda ben kötü oluyordum zaten. O yangında da itfaiyeler geldi. Biraz eve duman kaçmış. Polisler gelmiş. Bu olayda da çocuklar alınmadı. Bu ilk değildi yani. Sürekli kilitleyip gidiyordu. Kapının kolunu çıkarmış kilit olmadığı için, çocuklar açamaz yani kaçamazlar. 20 dakika sonra gelmiş, kısa süreliymiş sobayı kapatsaymış. Donmazlar yani ölmezlerdi. Gelince açsaymış sobayı.
Tanımadığın insanları eve sokma senin kız çocukların var bebeklerin var bir sürü şey duyuyoruz. İstismara uğrarlar bir şey olur. Yani burada ben hep yüreğim ağzında yaşıyordum.
Yardım edildiğinde mesela buzdolabı, çamaşır makinesi için para verdiklerinde onları satabilecek kapasitede bir insan, para için. Sosyal güvenlik onlara geldiğinde onları bile kandırabilecek kapasitede bir insan. Temizliyormuş, annemde bakacağım diyormuş ya hep hikaye. Çocukları kullanıyor. Hangi anne bunu kullanır?
Bir diğer iddia ise çocukları eve kapatıp eğlence yaptıklarıydı. Hala bu soruya ilişkin"Neler neler söylüyorlar inanamıyoruz söyleniyor. Bu kadın böyle gezmemeli elini kolunu sallaya sallaya gezmemeli. Sadece doğurmakla anne olunmuyor." ifadelerini kullandı.
Kardeşi için ise şunları aktardı; "Hiç kıyamıyordu çocuklarına, kadın biraz rahattı umursamazdı. O daha ilgiliydi. Bir sürü suç kaydı var bu kadının herkes biliyor. Neden alınmadı çocuklar? 18 kere gidildi neden alınmadı?"