Osmanlı Devleti Şeyhülislamı II. Abdülhamid dönemi şeyhülislamı Kara Halil Efendi Mecitözü’nde dünyaya geldi. Amasya’da bir süre eğitim gören Halil Efendi, eğitimini tamamladıktan sonra Konya’ya gitti.
Burada sonraki süreçte şeyhülislam olan Hasan Fehmi Efendi ile aynı medresede okudu ve iyi arkadaşlık ilişkisi kurdu. İcazet almasının ardından İstanbul’a gelen Halil Efendi, İstanbul’da Vidinli Hoca Mustafa Efendi’nin ve Dersiam Abdurrahman Efendi’den dersler aldı.
Ruûs sınavından elde ettiği başarıyla birlikte ilmiye sınıfına dahil oldu. İlmiye sınıfı içerisinde kendini göstermesiyle birlikte Sırrızade Mescidi’nde Vahid Bey Dersiyesi müderrisliğine getirildi. Daha sonra ise fetvahaneye devam ederek müsevvid oldu.
1861 yılında İstanbul kadılığı bâb naibi olan Halil Efendi ertesi yıl fetva emaneti baş müsevvidliğine, 1865’te ise Kassam-ı askerlik görevine getirildi ve hızlı yükselişini devam ettirdi. 1867 yılında Evkaf-ı Hümayun müfettişliğine tayin edilen Halil Efendi üç yıl sonra görevden ayrılarak hacca gitti.
İmam-ı Sultani Hayrullah Efendi’nin makamından ayrılmasının ardından II. Abdülhamid tarafından şeyhülislamlık makamına getirilen Halil Efendi yaklaşık dokuz ay boyunca bu makamda kaldıktan sonra azledildi.
Azledişinin nedeni olarak Abdülaziz’in hal fetvasını kaleme alması olduğu gösterilir. Bu dönemde birçok idari ve siyasi toplantıya katılan Halil Efendi, önemli kararların alınmasında da öncül rol oynamıştır.
Özellikle Abdülaziz’in haline dair fetvayı Midhat Paşa’nın isteği üzerine hazırladığı belirtilir. Diğer taraftan 2 Temmuz 1878’de Kıbrıs meselesiyle ilgili olarak vekillerin ve şeyhülislam mazullerinin katılmasıyla Mabeyn-i Hümayun’da akdedilen olağanüstü mecliste, Rumeli ve Anadolu’da mahiyeti belli olmayan bazı kazançlar karşı≠lığında Kıbrıs gibi çok önemli bir toprağın terkinin asla doğru olmayacağını söyledi.
Kendisinden ders alan ve fazlasıyla istifade eden Cevdet Paşa Halil Efendi’yi; ulemadan bir şahıs olmasına rağmen çocuk gibi her şeye aldanan ve devlet erkanı tarafından aldatılabileceğine ihtimal vermeyen saf kişiliğiyle zayıf bir kimse olarak tanımlamaktadır. Derin bir hukuk bilgisine sahip olan Kara Halil Efendi, ayan üyeliği devam ettiği süreçte vefat etti, cenazesi Fatih Camii haziresine defnedildi.