POLİTİKA

Kılıçdaroğlu: Ülkücü milliyetçi kardeşlerime sesleniyorum. Bu suça ortak olma!

İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Eğer ben Kandil'le veya PKK'yla görüşüyorsam sen bunun delillerini çıkarırsın, milletin önüne koyarsın, elime de vurursun kelepçeyi atarsın mahkemeye. Yok böyle bir şey. Eğer bir terör örgütüyle muhatap olduysam, eğer bir teröristle yan yana gelip konuştuysam, Allah belamı versin. Aksi halde bu iftirayı atanın Allah belasını versin. Nokta." dedi.

Kılıçdaroğlu, Fox Tv canlı yayınında açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

Vatandaşlara gönderdiği kredi kartları ile ilgili SMS'in Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından yasaklanmasına ilişkin soruya karşılık Kılıçdaroğlu, getirilen yasağın demokrasiye ve kurallara aykırı olduğunu savundu.

Kılıçdaroğlu, inançlı mütedeyyin seçmene seslenmek istediğini belirterek, "Kul hakkı yemek en büyük günah mı? En büyük günah. Yüce Yaradan diyor ki 'Bütün günahlarınla gelebilirsin ama kul hakkıyla karşıma gelme.' diyor. Şimdi kul hakkı yemek günahsa, kul hakkı yiyenlere oy vermek o günaha ortak olma anlamına gelmiyor mu? Verme kardeşim. Kul hakkı yiyene niye oy veriyorsun sen? Temiz, ahlaklı insanlara oy ver." diye konuştu.

Montaj video iddialarıyla ilgili bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, "Yalan, iftira üzerine işlenen şeyler. Yalan söylemek günah değil mi? Montaj yapıyorsunuz. Sesleri taklit ediyorsunuz. Görüntüleri getiriyorsunuz ve bununla kendi halkına, vatandaşına yalan söylüyorsun. Sahte video yapan adama ne denir? Sahtekar denir. Sahtekar adamdan cumhurbaşkanı olur mu? Sahte video var mı? Evet var. Montaj dedi mi? Evet dedi. İtiraf etti mi? İtiraf etti. Bir cumhurbaşkanı adayı montaj videolara sığınır mı?" ifadelerini kullandı.

Konuyla ilgili mahkemeye başvurduklarını kaydeden Kılıçdaroğlu, "Mahkeme yasakladı. Niye? Mahkeme de bunların sahte olduğunu biliyor. Yani bir ülkenin cumhurbaşkanının sahte video yayınladığını, insanları karaladığını, iftira attığını mahkeme kararıyla tespit ettik." dedi.

Kılıçdaroğlu, "Sayın Erdoğan, sizi teröristlerle işbirliği yapmakla suçluyor. Siz de 'Karşıma çıkın, bu teröristlerin hamisi olduğunuzu ispatlayacağım.' dediniz. Bize bu konudaki ispatınızı nasıl ifade edersiniz? Erdoğan teröristlerin nasıl hamiliğini yapıyor?" sorusu üzerine şunları söyledi:

"Şimdi onlarla oturup konuşan o. Günün 24 saatinde onlarla konuşup bizi karalayan o. Her türlü suçlamaya biz muhatap oluyoruz. Ya biz devleti yönetmiyoruz ki. Efendim işte 'Kılıçdaroğlu, Kandil'le konuşuyor, Kandil'le görüşüyor.' diye. Bunu söyleyen insanı, insan olarak kabul etmiyorum. Kardeşim sen bir devleti yönetiyorsun. Bu devlette Milli İstihbarat Teşkilatı denen bir kurum var. Eğer ben Kandil'le veya PKK'yla görüşüyorsam sen bunun delillerini çıkarırsın, milletin önüne koyarsın, elime de vurursun kelepçeyi atarsın mahkemeye. Yok böyle bir şey. Peki niye, hangi gerekçeyle iftira atıyorsun? Eğer bir terör örgütüyle muhatap olduysam, eğer bir teröristle yan yana gelip konuştuysam, Allah belamı versin. Aksi halde bu iftirayı atanın Allah belasını versin. Nokta."

PKK/PYD Eş Başkanı Salih Müslim ile ilgili konuşan Kılıçdaroğlu, "Şimdi o da konuşmuş. Onu konuşturanı da biliyorum. Salih Müslim'i devlette kimin konuşturduğunu da biliyorum. Yeri gelirse onun ismini de açıklarım. Devletin en hassas kurumlarında çalışıp devleti için değil sarayı için çalıştıranlar onları konuşturuyorlar." ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yaptığı televizyon yayını çağrısına karşılık Erdoğan'ın kendisine "Şöhret olmak istiyorsun" dediğinin hatırlatılması üzerine, "Siyasetçilerin şöhret olma gibi bir merakları yoktur. Siyasetçiler halkın önüne temiz yüzleriyle çıkmak zorundadırlar. Siyasetçiler halkın önüne neyi, nasıl, hangi sorunu, nasıl çözecekleriyle ilgili görüş bildirmek için halkın önüne çıkarlar." ifadelerini kullandı.

Türkiye'deki sığınmacılarla ilgili politikaları sorulan Kılıçdaroğlu, meydan okuduklarını ve sığınmacıları göndereceklerini belirterek, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ın da kendisine "1 yıl içinde ben bunları göndereceğim." dediğini ve sığınmacıları 1 yıl içinde insani koşullarda göndereceklerini söyledi.

Sığınmacılar konusunda Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'a devlette sorumluluk verilip verilmeyeceğine dair soruyu cevaplayan Kılıçdaroğlu, bir pazarlık yapılmadığını belirtti.

Kılıçdaroğlu, Sinan Oğan'ın Millet İttifakı'yla görüşmesinin ardından Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'ın Oğan'ın bakanlık istediğine dair açıklamaları hatırlatarak, "Pazarlık yapıldı mı?" sorusunu, "Mansur Bey bir şey söylemişse doğrudur. Ayrıntıya girmek istemem. Ama Mansur Bey bir şey söylüyorsa doğrudur." diye cevapladı.

HÜDA PAR'ın milletvekillerinin TBMM'deki yemin metninin değiştirilmesine yönelik açıklamaları sorulan Kılıçdaroğlu, "Şimdi MHP, yani ülkücü kardeşlerime, yani kendisini milliyetçi olarak tanımlayan kardeşlerime seslenmek istiyorum. Eğer bu suça ortak olmak istemiyorsan ve bana da oy vermek istemiyorsan sandığa gitme o zaman. Bu suça ortak olma. Yani, 'Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin anayasasının ilk 4 maddesini değiştireceğiz.' diyen partiye, kişiye oy verme kardeşim. Verirsen, kusura bakma sen milliyetçi falan değilsin. Milliyetçilikle senin de bir ilgin yok. Türk bayrağı değil de Türkiye bayrağı olsun diyorsan kardeşim kusura bakma senin milliyetçilikle falan da bir ilgin yok." ifadelerini kullandı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanı seçilirse "konut satışıyla vatandaşlık verilmesi" konusunda bir düzenleme yapıp yapmayacağı sorusu üzerine, "Vatandaşlık verme konut satışına bağlanmaz. Bu ülkenin bir onuru vardır. Haysiyeti vardır. Vatandaşlık pazarlık konusu mu olur? Vatandaşlık verecekseniz bakarsınız, bilgisine birikimine bakarsınız. Türkçe biliyor mu? Kaç yıldır bu ülkede kalıyor? Kaç yıldır bu ülkede çalışıyor? Bu ülkeye bir faydası var mı yok mu? Oturursunuz ona göre düşünürsünüz. Devletin ilgili kadroları bakarlar. Ondan sonra vatandaşlık verilmesi gerekiyorsa verirsiniz."

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun kolluk kuvvetlerine "Oy ve Ötesi'ni sandıklara yaklaştırmayın" şeklinde talimat verdiği belirtilerek, bu konudaki değerlendirmesi sorulan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Buradan bütün vatandaşlarıma çağrı yapıyorum. Oy kullandıktan sonra oy kullandığınız sandığa sahip çıkın. Biz çağrı yaptık, 'En az 1 milyon müşahit bekliyoruz.' diye. Çok sayıda başvuru var. Oy ve Ötesi de dahil olmak üzere, onlara da müşahit kartı vereceğiz. Değil Süleyman Soylu kim gelirse gelsin hiç kimse engelleyemez. Her vatandaşın oy kullandığı sandığı oylar sayılırken bakma, görme, denetleme hakkı var. Bu onun anayasal hakkıdır. İnsan olarak hakkıdır, demokrasi olarak hakkıdır. Kim oluyorsun da sen engelleyeceksin? Hangi valiye talimat vereceksin sen? Şunu da yapmak istediler, Yüksek Seçim Kuruluna dediler ki 'Biz İçişleri Bakanlığında özel bir merkez kurduk. Bu merkeze polisler gidecek. Bu bilgileri alacaklar, bize gönderecekler. Polislerin ne işi var seçim sandığında, hangi gerekçeyle gidiyor? Yüksek Seçim Kurulu reddetti bunu. Bir daha başvurdular. Yüzsüzlüğe bakın."

Kılıçdaroğlu, "Bugün seçim otobüsüyle gezerken genç birisi bir kalp işareti yapmış. Hemen gözaltına alıp götürmüşler. Akıl alacak şey değil. Korkuyorlar. Gidişin maliyetini biliyorlar. Gerçeğin halk tarafından öğrenileceğinden korkuyorlar. Türkiye'nin ne kadar kötü yönetildiğini, nasıl bir batağın içine sürüklendiğini aslında onlar da çok iyi biliyorlar. Para dilenmeleri ondandır. Böyle şükran ziyaretine çıkmaları tamamen ondandır. Yalvarıp yakarmaları ondandır. 'Ne olursunuz bize para verin.' diyenler onlardır. Türkiye böyle bir duruma hiç ama hiç düşmemişti." ifadelerini kullandı.

Sonuç tahmini sorulan Kılıçdaroğlu, "Alacağız. Yani bu kadar şey söyledik. Bizi dinleyenler de elini vicdanına koyup herhalde sandığa gidecekler, oy vereceklerdir." dedi.