Kısas; sözlükte aynıyla karşılık vermek demektir.
Herhangi bir hakkı dengiyle takas etmek,
değiştirmek anlamına da gelmektedir.
Kavram olarak bir suç işleyenin aynı cinsten bir ceza ile cezalandırılmasıdır.
İslama göre insan öldürmek, intihar etmek, kana, mala ve ırza iffete tecavüz haramdır.
Müslümanın canı, malı, ırzı ve şerefi koruma altındadır.
Yine müslümanın müslümana, hakaret etmesi,
alay etmesi, ona karşı kibirlenmesi,
ona eliyle ve diliyle zarar vermesi de helal değildir.
Bir kimse diğerini öldürürse veya bedenine zarar verirse; İslam bunun cezasının verilmesini öngörür.
Hem insan haklarının korunması,
hem toplumun huzurunun sağlanması,
hem de kin ve nefret duygularının azalması için
buna ihtiyaç vardır.
Karşılığı verilmeyen suçlar, sahibini daha da azdırır.
Allah'ın insana verdiği en kutsal şeylerden biri de hayattır.
Hayatı sona erdirmek hakkı da sadece onu veren Allah'a aittir.
Hiç kimse haksız yere bir cana kıyamaz.
Allah, haksız yere cana kıyanlara ve insanların bedenlerine zarar verenlere belli cezaların verilmesini emrediyor.
Kur'an-ı Kerim de;
''Bu nedenle, İsrailoğullarına şunu yazdık;
Kim bir nefsi, bir nefse ya da yeryüzündeki bir fesada karşılık olmaksızın haksızca öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibi olur.
Kim de onu öldürmesine engel olarak diriltirse, bütün insanları diriltmiş gibi olur….'' (Maide;32)
Böylesine ağır bir suçun cezası da kendi cinsinden olmalıdır.
Bu da adaletin gereğidir.
Bir kimsenin hayatına saldıranın, bunu hayatıyla ödemesi, bir kimsenin bedenini zedelemesi,
kendi vücudunda bunun karşılığı kadar zedelemeye uğraması gerekir.
Bu insana ve onun haklarına bir saygıdır.
Öldüreni affetmek, ölenin hakkına tecavüzdür.
Kur'an, katilin bağışlanmasını tavsiye ediyor.
Ancak bu af yetkisi yalnızca ölenin yakınlarına aittir.
Onlar dilerlerse af ederler, dilerlerse diyet kan bedeli alırlar.
Ama affetmezlerse, suçlunun cezası verilmelidir. Bu cezayı da ancak müslümanların işlerini yürüten yetkililer yerine getirebilir.
Kısas, Kur'an'ın tesbit ettiği bir cezadır. Peygamberimiz bunu hem uygulamış,
hem de tavsiye etmiştir.
Bütün İslam alimleri bu konuda fikir birliği etmişlerdir. Akıl yönünden de bu cezanın gerekliliği ortadadır.
Bir tarafta suçlu, bir tarafta ise, haksızlığa uğrayan taraf vardır.
Suçlunun ceza alması, haklının da hakkının ödenmesi gereklidir.
Bu konuda Kur'an-ı Kerim şöyle diyor;
''Ey iman edenler!
haksızca öldürülenler hakkında size kısas yazıldı ''farz kılındı''.
Özgüre karşı özgür hüre karşı hür, köleye karşı köle, kadına karşı kadın.
Ancak her kimin kardeşi öldürülenin varisi tarafından bir miktar bağışlanırsa artık taraflar haklarına razı olmalı ve öldüren ona gereken diyeti güzellikle ödemelidir.
Bu söylenenler Rabbinizden size bir hafifletme ve rahmettir.
Her kim bundan sonra hakkına razı olmazsa onun için elem verici bir azap vardır.
Ey akıl sahipleri, kısasta sizin için hayrat vardır. Umulur ki suç işlemekten sakınırsınız.'' (Bakara;178-179)
Maide Suresi beşinci ayetinde ise, cana can, kulağa kulak, göze göz, buruna burun, dişe diş karşılığı kısas olduğu bildirilmektedir.
Kısas, dengiyle karşılık vermektir, yani adaleti yerine getirmedir.
Üstelik katilin varislerine af etme veya diyet alma yetkisi de verilmiştir.
Katile ceza vermemek, bir başkasının hakkına saldırıdır.
Aynı zamanda ölenin varislerinin intikam duygularını kabartır.
Nitekim bir çok yerde, katillere hak ettiği ceza verilmediği için ölünün yakınları ceza vermeye kalkıyorlar ve kan davaları sürüp gidiyor.
Öldüren katilin yaşama hakkı öleninkinden daha kutsal değildir.
Kısasta insanlar için hayat vardır.
Hem ahlak yönünden, hem sosyal barış yönünden, hem caydırıcılık yönünden, hem de merhamet yönünden en tutarlı yoldur.
Allah, insanları bu konuda akıllı davranmaya çağırıyor.
Kur'an-ı Kerim, haklının hakkını ortaya koyduktan sonra, hakk sahibini af etmeye çağırır.
Bu da tam bir dengedir.
Kısas cezasını uygun gören bizzat Rabbimizdir.
Kısas cezasının uygulanması için bir takım şartlar aranır.
Bir kısmı kısaca şöyle;
Kısas, cinayeti kim işlemişse ona uygulanır.
Kısası ancak müslüman otorite sahipleri yerine getirir.
Bir kişi veya bir topluluk bunu yapamaz.
Bir cinayeti bir kaç kişi işlemişse, kısas hepsine uygulanır.
Suçlulara bu ceza uygulanırken makamlarına göre ayrım yapılmaz.
Suçun kasten yani bilerek işlenmesi gerekir.
Hatalı öldürme ve yaralamalarda ayrı cezalar uygulanır.
"Biz Tevrat'ta onlara şu hükümleri farz kılmıştık;
Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak,
dişe diş ile kısas yapılır.
Yaralarda da kısas vardır.
Fakat kim hakkından vazgeçerse, bu onun günahlarının affına bir sebeptir.
Kim Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse,
işte onlar, zalimlerin ta kendileridir"
(Maide; 5/45).
Bu kudsi hükümler uygulanmadığı müddetçe,
ülkemizde cinayetler bitmeyecektir...