Türkiye'nin en kuzeyinde. Doğal güzelliklerinin yanı sıra tarihi de çok zengin. Öyle hikayeler barındırıyor ki 5 bin yıllık geçmişinde... Ama kimse bu güzelliğin farkında değil; nedense!
DİYOJEN, günümüzden 2 bin 400 yıl önce yaşamış. Sinoplu. Bir fıçı içinde, tek mal varlığı tasıyla birlikte. "Akıllı bir deli" deniliyor. Gündüz vakti elinde fenerle gezip "Adam arıyorum adam" demesi neyse de... Zamanın en kudretli imparatoru Büyük İskender'in "Benden ne istersin?" sorusuna, "Güneşimi kesiyorsun, gölge etme başka ihsan istemem" diyebilecek kadar cesur bir filozof. Babasıyla birlikte sürgün edilip de Atina'ya gittiğinde "Sinoplular seni sürgün etti" demişler. O da "Ben de onları oldukları yerde (Sinop'ta) kalmaya mahkum ettim" karşılığını vermiş. Belki de bedduasından olacak; Sinop yüzyıllar sonra da zindanları ile anılan sürgünlerin şehri olmuş. Bugün Diyojen'in elinde fener olan heykeli karşılıyor Sinop'a gelenleri; 2400 yıl önce yaşarken karşıladığı gibi.
Sinop, 5 bin yıllık geçmişiyle ülkemizin en eski şehirlerinden. Sinop Yarımadası üzerinde. Karadeniz'in en korunaklı doğal limanına sahip. İpek Yolu güzergahında önemli bir konumda yer alıyor. Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı hâkimiyetine girmiş. Antik çağlardan beri ticari ve kültürel yoğunluğa sahip. Aynı zamanda tüm bu dönemlerde kalesi ve Selçuklular döneminde yapılan tersanesi ile de bölgenin en önemli askeri üssü olmuş. Sinop'a gidince önce Şahin Tepesi'ne çıkın, şehire şöyle bir bakın.
ÖLÜM HAPİSHANESİ
Sinop Cezaevi: Burası "Girilir ama çıkılmaz" denilen, nemden kibritin bile yanmadığı söylenen, mahkumların çürümek veya ceza sürelerini tamamlayamadan ölmekle karşı karşıya kaldıkları dile getirilen, kaçmanın imkansız olduğu, 3 tarafı denizle çevrili bir hapishane. İçindeki kalenin 4 bin yıl önceye dayandığı söyleniyor. Ünlü yazar Sabahattin Ali, en ünlü şiirlerini 14 aylık cezasını çektiği hücresinde yazmış. İttihat ve Terakki karşıtı Refik Halit Karay ile kısa süreli de olsa aynı kaderi paylaşan Burhan Felek burada kalan ünlülerden. Dizilere mekanlık yapınca ününe ün katmış. Ama ne yazık ki işkenceleriyle aklımıza kazınmış Sinop Cezaevi'ne gitmek içinizi acıtsa da gerçeklerle yüzleşmek için buna mecbursunuz.
TARİH VE DOĞA
Sinop Kalesi: MÖ 8. yüzyılda Sinop'ta koloni kuran göçmenlerce yapıldığı düşünülüyor. MÖ 7. yüzyılda Kimmer saldırılarıyla yıkılan kale surları Pontus döneminde onarılmış. Roma ve Bizanslılar döneminde de devamlı onarım gören kale, 1214 ve 1261 yıllarında Selçukluların eline geçmiş.
Aşıklar Parkı: Sinop Kalesi'ne çok yakın, sahilin kenarında içinde Barış Manço Parkı var.
Hamsilos Koyu: Türkiye'nin tek fiyordu niteliğinde en güzel ve hatta muhteşem yerlerinden birisi. Ne yazık ki "Nükleer Santral" projesiyle manzara katledilmek isteniyor.
Arkeoloji Müzesi: Zengin bir koleksiyona sahip, koridor, küçük buluntular sarayı, taş eserler salonu, amphora salonu, sikke bölümü, ikona salonu ve bahçe tesiri gibi yerlerden oluşuyor.
Etnografya Müzesi: Ahşap karkas ve tuğla karışımından yapılan konağın ön cephesi ana caddeye bakarken; yapıldığı zamanlarda asıl giriş olan arka cephesi de bahçe kısmına bakıyor.
Sinop Müzesi: Müzede Prehistorik, Helenistik, Roma, Bizans, Etnoğrafik eserlerle Sinop çevresinden toplanmış ikonalar bulunuyor.
TÜRKİYE'NİN EN KUZEYİ
İnceburun Feneri: Türkiye'nin en kuzey ucu olmak sıfatıyla önemli konumda. 1863 yılında inşa edilmiş olup 12 metre yüksekliğinde. İl merkezine 20 kilometreuzaklıkta olan Fener'e gelmek için Akliman yani Hamsilos yolunu takip etmek gerekir.
Balatlar Kilisesi: 7. yüzyılda Bizanslılar tarafından kilise olarak, Roma çağında ise tiyatro ya da hamam olarak kullanıldığı düşünülüyor.
Alaaddin Camii: Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubat tarafından 1214 yılında Sinop'u fethinden hemen sonra yapıldığı sanılıyor.
Boyabat Kaya Mezarları ve Kalesi: Salar Köyü'nün güneydoğusundaki kaya mezarları kalker kayalara oyularak yapılmış ve yüksekliği 200 metreyi buluyor. Aslan figürlerinin bulunduğu sütun başlıkları ve sütun kaideleri kare şeklinde.
MUHTEŞEM PLAJLAR
Başlıca plajları: Güzelyalı, DSİ, Mobil Halk, Yuvam, Kumkapı ile Öztürkler Plaj ve Aile Kampı.
Karakum Yöresi ve plajlar: Kent merkezine sadece 2 km uzaklıkta. Mevcut plajları gerçekten çok güzel ve çok ilginçtir ki simsiyah kuma sahip. Kamu ve özel kişilere ait oteller, tatil köyü, kafe, restoran, bungalov tipi evler, kamp, çadır yerleri var.
Akliman: İnce beyaz kumlu plajları var. kamp yapılabilir. Ormanla denizin adeta kucaklaştığı orman içi piknik yerleri güzel. Moteller de bulunuyor.
Erfelek Tatlıca Şelaleleri: Erfelek İlçesinde 28 irili ufaklı şelalenin birleşiminden oluşuyor.
İnaltı Mağarası: Travertenlerle kaplı sarkıtlar var. Astım hastalığı ile çeşitli hastalıklara iyi geldiği belirtilen ve 3.5 kilometresine kadar gidilebilen mağarayı ziyaret edenler hayran kalıyor.
Akgöl: Deniz seviyesinden 1200 metre yükseklikte olan yaylada sık ağaçlar ve her an karşınıza yaban hayvanları çıkabilir.
Babaçay Kanyonu: Ayancık'ta, Kastamonu yolunun 17. kilometresinde. Kanyondaki parkurun sonunda İnaltı Mağarası yer alıyor.
Nasıl gidilir?
Kara ve hava ulaşımı mümkün. Karadan çok sayıda şehre direkt otobüs var. Havaalanı şehir merkezine 8 kilometre. Her ne kadar Karadeniz'in liman şehri olsa da deniz yoluyla ulaşım gerçekten soru işareti.
Nerede kalınır?
Konaklama sıkıntısı olmayan bir yer. Her türlü keseye uygun otel, motel ve kamu kuruluşlarının misafirhaneleri bulunuyor.
Ne yenir?
Mısır çorbası, etli mantı, sirkeli pırasa, içli tava, nokul, katlama, ıslama, kaşık çıkartması, Sinop usulü prenses, palamut pilaki, mısır pastası, keşkek, akkabak böreği, pilaki, içi etli hamur, hamursuz tatlısı, içli tava.
Yorum
Sanırım Diyojen'in ahı tutmuş. Bir şehirde olması gereken her şey var ama nedense sanki bir kasaba havası hakim. Kimse buranın muhteşem bir yer olduğunun sanki farkında bile değil. Nerede gelen gidenler? Birkaç kez gittim ve tekrar gitmeyi düşüneceğim yerler arasında ama nedense ülkemizdeki ilgisi az olan yerlerden birisi.