BURASI HUŞ'TUR YOLU YOKUŞTUR SABA MELİKESİ BELKIS ORADA YAŞADI
Yemen…
Şarkıları dilimizde,
Hüznü gönüllerimizde olan,
Saba Melikesi Belkıs'ın ülkesi.
Kahve, cembiye ve GAT ile bütünleşmiş,
Bir masal ülkesi.
Hoş artık kahvesi de bitmiş ya!
Yemenliler son yıllarda kahve ağaçlarını kesmişler,
Yerine keyif verici,
Bir tür uyuşturucu olan GAT ağaçlarını dikmişler.
Bir nevi esrar gibi o ağacın yaprakları çiğneyerek,
Rüya âlemine geçiyorlar.
Bu sebeple oynanan oyunu da göremiyorlar.
Aslında rüya âleminden de artık uyanmaları lazım.
Çünkü YEMEN emperyalistlerin oyun alanı.
Tarih boyunca hep öyle oldu(Osmanlı dönemi hariç).
Hala da öyle.
Oraya İngiliz Alçağının "Bizans" eli değdiğinden beri,
Ülke insanı hiç mutlu olamadı.
Yemenliler en mutlu zamanlarını, 401 yıllık Osmanlı idaresinde yaşadılar.
Burunları bile kanamadı.
Osmanlı, camiler, yollar, hanlar hamamlar, kervansaraylar ve kalelerle ülkeyi ihya etti.
Yemen stratejik bir ülke.
İpek yolunun güney kesiminin üzerinde.
Hindistan'dan yapılan ticaretin ana üs geçiş yeri.
Yemen'i elde tutan STRATEJİK bir konum elde eder.
Çünkü Hint okyanusunun ana kontrol hattı da burası.
Osmanlı Yemen'in bu stratejik durumunu biliyordu.
Özetle, imparatorluğun korunması;
"Tuna nehrinde başlar, Yemen"de biter" deniyordu
Ve bu ülkenin mutlaka korunması gerektiğini düşünüyordu.
Çünkü bu ülke kutsal toprakların korunması için de önemliydi.
Hicaz; Mekke Medine'nin güvenliği,
Bir yerde YEMEN'İ elde tutmakla ilgiliydi.
Bu amaçla İmparatorluk son zamanlarında,
Yemen'i elde tutmak için stratejik bir hamle yaptı.
Binlerce askerini Yemen'e gönderdi, bu uğurda 350 bin Mehmetçiği şehit verdi.
İmparatorluk gerileme devrindeydi,
Askerin Yemen"e ulaşım imkânları, iaşe, bakımları, sağlık hizmetleri sınırlıydı.
15 bin duka altına binlerce askerimizi İngiliz gemileri, Mersin"den alarak,
Yafa limanına götürdü.
Oradan da demiryolu ile MAANA şehrine taşıdı.
Maana"dan At ve eşek arabalarıyla AKABE limanına intikal ettiler.
Oradan da HUDEYDE limanına götürüldüler.
Buradan da kara yolu ile 250 kilometrelik THEMA çölünü at eşek, sırtında geçtiler.
Askerlerimizin yarısı bu ÇÖL yolunda sıcaktan, hastalıktan ve de gıdasızlıktan şehit oldu.
Yemen" ulaştıklarında ise,
Kendilerini Zeydi Aşiretinin, ŞİA militanları bekliyordu.
İngiliz altını ile kışkırtılan,
İmam Yahya alçağı,
Ülkesine yardıma gelen TÜRK askerini, HUŞ-HACERA Dağlarında karşıladı.
Pusular kurarak,
Baskın saldırıları yaparak,
Kendi gibi Müslüman olan,
Kutsal toprakları kurumaktan başka gayesi olmayan,
Askerimizin büyük bölümünü şehit ettiler.
"Burası HUŞ'TUR, yolu yokuştur,
Giden gelmiyor acep ne iştir" dizeleriyle başlayan,
Hüzünlü türkü, burada kalleşliği dile getirir.
Şehitlerimizi anlatır.
Bu türkü bizi arkadan hançerleyen Şia Çeteleri için yazılmıştır.
Özetle dostlar o zaman da Yemen'de Müslüman kanı akan çatışmalar vardı.
Şimdi de var.
Mezhep olayı birilerinin kanlarına işlemiş,
Kışkırtılarak kullanılarak hep kardeş-dindaş kanı dökülmüştür.
Yemen,
Osmanlı eserleri hala göz kamaştıran,
Ülkenin büyük bir kesimi hala Osmanlıyı sevgi ile anan bir ülke.
Yemen"in şu anda ki savunma bakanlığı.
Osmanlı askerinin o zamanlar ana karargâh olarak kullandığı,
7. ordu karargâhıdır.
1990 yılında İngiliz hegemonyasından kurtulan Yemenlilerin,
71 yıllık İngiliz esaretinde de hiç yüzleri gülmedi.
Hala fakir bir üçüncü dünya ülkesi olan Yemen insanı,
Kuşaklarından erkeklik ibaresi olan,
Cembiye'lerini
Yanı süslü kamalarını takmaya devam ediyorlar.
Ve şimdi bu güzel ülkede,
Bu esrarengiz ülkede emperyalistlerin,
Kendi menfaatlerinden başka bir şey düşünmeyen sömürgecilerin oyunu devam ediyor.
Kardeş kardeşi, Arap, Arap'ı öldürüyor, düşünmeden birbirlerinin boğazını kesiyorlar.
Ne için?
Mezhep için!
Bu çağda mezhepçilik ne kadar alçakça bilmiyorum!
Amerikalı Zenciyi içine sindirmiş, Mormon'a saygı göstermiş,
Avrupalı Katolik-Ortodoks savaşını kapatmış,
Müslümanlar ise hala mezhep için kan döküyorlar.
Ne kadar acı.
Allah Yemen'deki kardeşlerimizin yardımcısı olsun demekten başka bir şey elimizden gelmiyor,
Ve dünyanın en güzel dini İslam'ı bu hale getirenlerin de,
Allah belasını versin.
Yemen'de olanları, Prof.Dr. Orhan Gedikli Hocamız da,
"YEMEN TÜRKÜSÜ" isimli belgeselinde anlatmıştır.
Ve bu belgesel bize dün olanların bugün değişmediğini,
Aynı alçakça tezgâhlarının hala kurulmaya devam edildiğini net ifadelerle gözlerimizin önüne serer.
