Tirmizi...
İslam dünyasının sekiz büyük hadis bilgininden birisi. Kütüb-i sitte olarak anılan en güvenilir altı hadis derlemesinden birinin sahibidir.
Dördüncü Müslüman kuşak ''etbau etbau't-tabiin'' içinde yer alır.
Hadis ilminde en yüksek dereceye ulaşanlara mahsus olan "hafız" unvanına sahip ender kişilerdendir.
Tirmizi'nin doğum yeri ve yılı konusunda farklı rivayetler vardır.
Buna göre Tirmizi ya Mekke'de 824 yılında doğdu; Tirmizi'de 892 yılında öldü.
Kör olarak doğan ya da sonradan gözlerini kaybeden Tirmizî, ilk öğreniminden sonra çalışmalarını hadis ilmi üzerinde yoğunlaştırdı.
Hadis derlemek amacıyla Horasan, Irak ve Hicaz'da geziler yaptı. Başta Buhari, Müslim ve Ebu Davud olmak üzere birçok bilginden hadis aldı. Kendisinden de Heysem bin Kulab el-Sasi, Mekhul bin el-Fald, Muhammed bin Mahbub el-Mahbubi el-Mervezi gibi bilginler hadis rivayet ettiler.
Tirmizi Kitab-u'l-İlel, Kitabu's-Semail, Kitabu Esmai's-Sahabe, Kitabu'l-Esma ve'l-Küna gibi eserler bırakmışsa da büyük ününü es-Sünen de denilen el-Cami'u'l-Kebir adlı eseriyle kazandı.
Tirmizi, cami' türündeki bu eserde yalnız hadisleri derlemekle kalmamış, her hadisten sonra; "Ebu İsa der ki" diyerek, hadise ilişkin düşüncelerini açıklamış, değerlendirmeler yapmıştır.
Hadisleri İslam hukukunun konularına uygun bir düzen içinde sınıflaması ve tekrarlardan sakınması, eserine yararlanma kolaylığı kazandırır.
Hadis bilginlerine göre es-Sünen'in diğer hadis derlemelerine üstünlük sağlayan başlıca özellikleri şunlardır;
''Hadislerin güvenirlik derecelerini belirtmesi, taşıdığı zaaflara dikkat çekmesi, ravilere iliskin bilgi vermesi, hukukçuların hadislerden çıkardığı sonuçlara değinmesi ve mezheplerin görüşlerine yer vermesi.''
Tirmizi, eseri hakkında söyle der:
"Ben bu Cami'u'l-Kebir'i yazıp bitirince, onu ilkin Hicaz alimlerine gösterdim.
Hepsi de beğendiler. Daha sonra alıp Irak alimlerine götürdüm. Onlar da ağız birliğiyle eseri övdüler. Nihayet Horasan diyarı alimlerine takdim ettim.
Onlar da memnun oldular, bilahare eseri ilim alemine sundum. Bu eser kimin evinde bulunursa orada konuşan bir Peygamber vardır"
Endülüs bilginlerinden birisi, Tirmizi'nin eserinin özelliklerini ve değerini yazdığı bir şiirle söyle anlatır;
"Tirmizi'nin kitabı bir ilim bahçesidir.
Çiçekleri adeta gökteki yıldızların parlaklığını aksettiriyor. O eser sayesinde hadisler vuzuha kavuşur.
Güzel lafızlara meydana konulmuş, adeta resim gibi yerli yerince tanzim edilmiştir."
"Hadislerin en yüksek nevi sahihlerdir.
Onlar nurlu yıldızlar halinde, her yanı aydınlatırlar. Hadislerin sahihini hasenleri takip eder.
Sonra garibler gelir.
Hadislerin sahihi sakiminden ayrılmıştır.
Tirmizi onları tek, tek işaretleriyle ilim erbabına açıklamıştır.
Bu hadisleri, sahih eserler hâlinde sıraya dizmis, onları ciddi akıl sahipleri de beğenip seçmislerdir. Onu beğenenler; fakihlerin ve bilginlerin en önde gelenleri fazilet erbabının, doğru yola gidenlerin en üstünleridir."
"Tirmizi'nin kitabı böylece enfes bir eser;
ilim erbabının takdir ettiği, okuyup konuştuğu bir çalışma olmuştur.
Onlar, ruhlarına en yüksek faydayı bahşeden en kıymetli bilgileri, Tirmizi'nin kitabından iltibas etmişlerdir"
"Ondan, biz de hadisler yazdık; eseri biz de rivayet ettik. Bu işi, Cennet ırmağının suyundan kana kana içmek niyetiyle gerçekleştirdik."
"Düşünce, mana denizine daldı. Oradan en doğru manalara ulaştı.
Rahman olan Allah, Ebu İsa et-Tirmizi'yi bu şerefli işinden dolayı hayır üstüne hayır vererek mükafatlandırsın."
Vikipedi..
