BEŞİKTAŞ-Fenerbahçe mücadelesinin son yılların en ilginç maçlarından birisi olduğu kesin. İlk yarı bittiğinde birçok kanalın spor yorumcusu, 3-0'ı yakalayan Beşiktaşlı oyuncular ve Şenol Güneş'e övgüler düzerken, Ersun Yanal'a ve Fenerbahçeli futbolculara giydiriyordu. Hem de ne giydirme. 
 
Ama maç bittiğinde oklar yön değiştirmiş, eleştiri tahtasına Şenol Güneş'in adı yazılırken, aynı isimler bu kez Ersun Yanal'ı göklere çıkartıyordu. İlk yarıda kötü dedikleri iyi, iyi dedikleri de kötü olmuştu. 
 
Ertesi güne yansıyan yorumlarda Ersun Yanal'ın nasıl bir dahi olduğunu, ilk yarıda çıkardığı yanlış kadro ile aslında Beşiktaş'ı yanılttığını, Ayew ve Valbuena'yı ikinci yarıya saklamasının teknik adamlık dehası olduğunu yazan da vardı. Şenol Güneş'in Beşiktaş'ı iyi hazırlayamadığını ve takımın fizik gücünün ikinci yarıya yetmediğini yazan da. 
 
Maçın sonucuna paralel olarak, yazarların görüşleri de çok çabuk değişmişti. Yıllardır tanıdığımız, milli takımımızda da görev almış iki teknik adam hakkındaki düşüncelerin bu kadar çabuk değişmesi elbette bizim mesleğimiz açısından oldukça düşündürücüydü. Çünkü "İyi, kötü ve çirkin" kavramları kovboy filmlerinde bile bu kadar kolay yer değiştirmiyor.
 
ANKARA HAVASI
 
Ankara yeni stadına kavuştu. Eryaman'da yapılan stat şehir merkezine biraz uzak ama olsun. 20 metre yanında metro durağı var ve bu durağa 5 dakikada bir metro ile ulaşım mevcut. Ama metro durağı ile stadın girişi arasındaki 20 metre mesafeyi gidebilmek, yaklaşık yarım saat sürüyor. Çünkü iner inmez metronun uzak çıkışına yönlendirilip, bir alışveriş merkezi ve iki sitenin etrafını dolaşarak, mahalle aralarından geçip geniş bir daire çiziyor ve giriş kapısına öyle ulaşıyorsunuz. Niye böyle diye sormayın. Sizi stada götürecek 20 metrelik yol, bariyerlerle kapatılmış.
Geçtiğimiz hafta sonunda Gençlerbirliği de Ankaragücü de maçlarını iki gün üst üste bu stadyumda oynadı. İlk kez gittiğim stadı çok beğendim. Bazı eksikleri var ama hızla gideriliyor. Zemin muhteşem. Seyirci etkisini Ankaragücü maçında gördük. Akustik etkileyici. Tribünler sahaya çok yakın.
 
9 maçlık galibiyet serisinden sonra haftalardır üst üste kaybeden ve liderlikten olan Gençlerbirliği, üst kendisi gibi şampiyonluk iddiası taşıyan Ümraniyespor ile çok kritik bir maç oynadı ve son dakikalarda gelen golle 2-1 kazanarak süper lig yolunda küçük de olsa bir adım attı. Ama takımla ilgili endişeler hala devam ediyor. En fazla söz edilen ise, ekibe teknik direktörden çok takım kaptanı Selçuk'un hakim olduğu ve kadroyu belirlediği ki, bunu Gençlerbirliği'nin içini çok iyi bilen iki ayrı kişiden dinledim.
 
Düşmeme mücadelesi veren Ankaragücü ise aynı statta, belki de sezonun en kritik maçlarından birisini Erzurumspor ile oynadı. Onlar da son dakika golü ile 3 puana ulaşmanın sevincini yaşadı. Mehmet Özdilek'in takımı 10 kişi kalana kadar iyi oynadı. Dadaşlar, en önemli oyuncusunu kaybettikten sonra, Ankaragücü'nün artan baskısına dayanamadı. Son dakika golünden sonra Ankaragücü çalıştırıcısı Mustafa Kaplan'ı saha içinde yerde yatarken gördük. Bayıldı mı, yoksa son 30 saniyeyi çalmak için bayılma numarası mı yaptı çözemedim. Saha kenarındayken, oyun alanına girip bayılanı görünce, insan emin olamıyor. 
Ama şunu söylemeden edemeyeceğim. Ankaragücü seyircisi yine müthişti ve maçın kazanılmasında önemli rol oynadı.
 
HAFTANIN ZAYTUNG HABERİ: Bursaspor'da işler güllük gülistanlık. Herkesin keyfi yerinde.
 
HAFTANIN SORUSU: Kostas Mitroglou'nun son dakikada gelen şans golü ile sevinen Galatasaray'ın oynadığı futbol, lider Başakşehir'i yakalayıp geçmeye yeter mi?
 
HAFTANIN SEMPATİSİ: Bu haftanın alkışı Göztepe taraftarına gitti. Takımlarını yenen Trabzonspor'un genç futbolcularını maç sonunda gönülden destekledikleri için.